Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Gerçekten de öyle… Ekonomik olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Enflasyon son 24 yılın en yüksek noktasında! Hayat pahalılığı ile mücadele vatandaşı artık canından bezdirmiş durumda…

        Hal buyken Kemal Kılıçdaroğlu nereden çıkardı bu başörtüsü meselesini?

        Zamanı mıydı?

        Bir kısma göre değil.

        Onlara göre çünkü ülkede şu an bir başörtüsü sorunu yok!

        Aksine başörtüsü kullanılarak toplumun çeşitli katmanlarında hakimiyet kurulmaya çalışılan bir anlayış var.

        Sorun başörtüsü değil artık…

        Aksine örtüsüzlük!

        Başı kapalı olmadığı için iş başvurusu reddedilen kadınlar olduğu biliniyor.

        O nedenle de Bay Kemal’in yaptığı bu çıkış anlamsız ve yersiz!

        Son cümle hariç hepsine katılıyorum.

        Asla itiraz edemem.

        Çünkü şu bir gerçek ki; Başörtüsü en az 10 yıldan beri iktidar.

        Ve bu iktidarı sağlayan mimar da Erdoğan’dır.

        Bu yüzden de kim olursa olsun fark etmez..

        Başörtüsü özgürlüğü ile ilgili ne denilirse denilsin, ne adım atılmaya çalışırsa çalışılsın Erdoğan’a karşı oy kazanması mümkün değildir.

        O halde Bay Kemal ne yaptı?

        Dünyanın kabul ettiği bu realiteden bihaber olması mümkün değilken…

        Kendisine ya da partisine bir kazanç sağlamayacağını bile bile neden; “Başörtüsü özgürlüğünü yasal güvenceye alalım” dedi?

        REKLAM

        Yanlış yönlendirildi falan da istemeden bir hataya mı düştü?

        Söyleyeyim değerli okurlarım;

        Hiç öyle bir şey olmadı.

        Kemal Kılıçdaroğlu bu çıkışı bile/isteye ve tam da zamanında yaptı.

        Ha evet...

        CHP'ye oy getirmez bu hamle ama büyük seçime beraber gittiği Saadet, Deva, Gelecek partilerinin liderlerinin de elini rahatlatır.

        Erdoğan ve iktidarının muhafazakar, dindar kitlelere yönelik; “Biz gidersek ve yasakçı CEHAPE zihniyeti iktidar olursa ne başörtünüz kalır kafanızda! Ne de yaşam tarzına saygı!” metaforunu rafa kaldırır...

        Bu arada dün birçok kişiyle görüştüm.

        Hem AK Partili hem de 6’lı masada ki partilere sempati duyanlar…

        Hem de CHP’liler…

        Çok garip ama AK Parti’nin fanatikleri ile bir kısım CHP'li dışında hiç kimsenin rahatsızlığı yok Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışından!

        Aksine memnunlar ve bu çıkışın toplumsal uzlaşma adına çok kıymetli bir adım olduğunu düşünüyorlar.

        Ben AK Partili fanatiklerin Kemal Bey’in bu hamlesini küçümsemelerini anlayabiliyorum.

        Ayarları bozan bir çıkış oldu çünkü.

        Ancak çoğu CHP sempatizanı olan solcu ve liberal tayfanın niye rahatsız olduğunu ve Kemal Kılıçdaroğlu’yla çok çiğ söylemler ve garip hal, hareketler eşliğinde neden alay ettiklerini anlayamıyorum!

        Kılıçdaroğlu’nun dindar, muhafazakar seçmene; “Lütfen endişe etmeyin! Emin olun biz iktidara gelsek de asla hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Başörtünüzü de, yaşam tarzınızı da yasal olarak güvenceye almak için ne gerekiyorsa yapacağız!” demiş olması neden saçma bulunuyor?

        Diyecekler ki; “Erdoğan gibi kurt siyasetçiye öyle bir pas verdi ki… O da aldı pası ve CHP Liderine; ‘Madem çok istiyorsun. O zaman anayasal olarak güvence alalım. Gelin Anayasayı değiştirelim’ diyerek çok şahane bir gol attı!“

        REKLAM

        Ben de derim ki o zaman bunu diyen arkadaşlara…

        Hakikaten siz siyaset okumayı falan bilmiyorsunuz.

        Bildiğinizi sanıyorsunuz ama esasında zerre-i miskal anladığınız yok!

        Yahu kardeşim siz Kemal Bey'i ne sandınız?

        Bu çıkışı yaparken tahmin etmemiş olabilir mi Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini?

        Ne beklemiş olabilirdi yani?

        Tayyip Bey’in; “Yaşa Bay Kemal! Varol! Bunu düşündüğün için minnettar olduk. Büyüksün!” mealinde sözlerle karşılık vereceğini falan mı sanmıştı?

        İyi misiniz siz arkadaşlar?

        Yoksa gündemden mi kopuksunuz?

        Çünkü golse eğer mesele…

        O zaman golün babasını 90’a takarak; “Eğer kurnaz bir ajanda çıkmaz ise tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız” diyerek Bay Kemal attı!

        Ve bu maçı burada da bitirdi.

        Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız…

        Kılıçdaroğlu’nun bu son teklifine cevap bile vermedi.

        Ha verir mi bundan sonra?

        Sanmam.

        Çünkü Alevilerin talebi net!

        Bugün ziyaret edeceği Şahkulu Dergahı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi inancıyla alakalı çalışmaların yapılacağı bir enstitünün kurulacağını ve cemevlerinin elektrik, su gibi ihtiyaçlarının karşılanacağını, her cemevi dedesine ve bir çalışanına maaş bağlanacağını açıklayacağı söyleniyor ama bunlar bu talebi karşılamıyor.

        Kılıçdaroğlu’nun da son teklifinde kastettiği bu değildi.

        Çünkü Alevi yurttaşlar cemevlerinin, AİHM’in 2016’da aldığı karar doğrultusunda Anayasal güvenceyle ibadethane statüsüne kavuşturulmasını ve bu statüye bağlı olarak verilecek tüm hizmetlerin yine Anayasal olarak Diyanet çatısı altında güvenceye alınmasını talep ediyor.

        Ki, haksız değiller çünkü kabul edilsin ya da edilmesin bu ülkede milyonlarca Alevi var ve bu yurttaşlar da ibadeti için her türlü hizmeti alan sünni kardeşleri gibi aynı vergileri ödüyor ve dolayısıyla da aynı haklara sahip olmak istiyor.

        Diğer Yazılar