Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL gece hayatının en sürpriz mekânlarından biri şüphesiz Bebek Lucca'dır. Üniversitelerde ders olarak okutulması gereken bir başarı hikâyesi. Sabah, öğlen, akşam iş yapan, İstanbul'daki ender yerlerden biri diyebilirim. Yıllar önce, mekânın sahibi Cem Mihrap, Bebek'te yer açmak için dükkân dükkân geziyor. Tabii o zaman Bebek bu kadar popüler değil. Bir Divan iş yapıyor bir de Bebek Kahve. Kış aylarında kimse Bebek'e uğramazdı. O zamanlar şimdiki Lucca'nın yeri Türk Ticaret Bankası'na aitti ve satılıyordu. Uzun süren pazarlıklar sonucunda Cem Mihrap, Lucca'nın şimdiki yerini o zamanki parayla 800 bin TL'ye satın aldı. Sürekli seyahat eden Cem Mihrap nasıl bir yer açacağını çok iyi biliyordu. 200 bin TL de dekorasyonuna harcayıp yeni bir mekân ortaya çıkarmıştı. Duvarlar kendini gösterme imkanı bulamayan günümüz sanatçılarının fırsatı olmuştu. Hemen hemen her hafta bir sanatçı resimlerini Lucca'nın duvarlarında sergilemeye başlamıştı. Sunulan bu imkân o sanatçılar için çok önemliydi. İnsanlar hem bir şeyler yiyip içip hem de duvarda bulunan resimleri inceleme şansı bulmuştu.

        LUCCA GÜN GEÇTİKÇE İLERİYE GİTTİ

        Daha nice dâhiyane fikir mekânın bir anda sanat çevresinde popüler olmasını sağlamıştı. O zaman piyasadan uzak durmak isteyen, popüler mekânlardan kaçınanlar soluğu Lucca'da alıyordu.

        Hemen hemen her masada bir tiyatrocu bir ressam topluluğu görmek mümkündü. Zamanla Bebek Lucca, diğer kitlenin de dikkatini çekmeye başladı. Mekânda revizyon oldu. Popülerleştikçe ressam tayfası ve tiyatrocular yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Çünkü Lucca artık çok bilinen ve her saat gidilebilen bir yer olmuştu. Bu da tiyatro ve ressam tayfasını rahatsız etmişti. Ama Lucca gün geçtikçe geriye değil tam tersi ileriye gitmeye başlamıştı. Gidenlerin yokluğu bir nebze olsun hissedilmemişti. Ama sanatsal aktiviteler hiç hız kesmedi. Sergi açmak isteyen yine soluğu Lucca'da aldı. Lucca'nın popüler kimliğinden rahatsız olan ise bir daha sergi yapmadı. Aslında bunun farkında bile değildi çoğu insan. O resimler duvarda dururdu. Sanatçı eşini dostunu çağırıp tek tek gezdirirdi. Diğer müşteri grubu ise o resimleri mekânın dekoru zannederdi. Lucca'da artık kimse duvardaki resimlere bakmıyor. Şimdi herkes dışarda masa kapmak için yarış halinde. Resimlerin yerini lüks Ferrari'ler, Porsche'ler Bentley'ler aldı. Dışarıda oturan, kim kiminle hangi araba ile gelmiş onun yorumunu yapıyor. İş ve sosyete dünyasının uğrak yeri oldu. Her solukta nefes alınan bir mekân haline geldi. Bu kadar başarılı olmanın ardında mutlaka bir sebep vardır.

        KÖHNEYKEN ALDI, MİLYON DOLARLIK OLDU

        Cem Mihrap hem çok efendi hem de gözü doymuş bir adam. Başka Lucca yapmadı. Milyon dolar teklif geldi ama paraya kanıp kendini ve tarzını bozmadı. İkizleri var, daha küçük, onlarla ilgileniyor. Mekânına gelene yan gözle bakmadı. Herkes aile gibi eğlendi, yedi içti ve gitti. Personel hiçbir zaman değişmedi. Belli ki Cem Mihrap kazandığı kadar personeline de kazandırıyor. Turgay Yıldız ve Bahadır Gürceer çok teklif alıyor. Ama ikisi de açıldığı günden beri aynı yerde çalışıyor. Lucca'ya sponsor olmak için bütün firmalar kuyrukta. 10 metre kare mutfakta harika lezzetler sunuyor. Geçtiğimiz günlerde D.ream'in Lucca'ya, yüzde ellisi için 17 milyon dolarlık teklif verdiği konuşuldu. Görüşmeler devam ediyormus. Belki aslı astarı olmayan bir görüşme olabilir. Ancak Lucca'ya biçilen değer demek; 35 milyon dolar. Bu değeri yaratan Cem Mihrap'ı tebrik ediyorum.

        Diğer Yazılar