Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Diyette, kontrollü kilo kaybı için dengeli ve sağlıklı beslenmek kadar hormonların da rol oynadığını biliyor muydunuz?

        Son zamanlarda insanların hormonlara dair konuşmalarına sıklıkla tanıklık edebilirsiniz. Kimi zaman kilo alımı ile ilişkilendirilen konu, kimi zaman bundan ayrık bir konu olarak değerlendirilir. Hormon Esasına Dayalı Diyet, temelde 3 aşamadan oluşur. İlk etap hormonlan dengelemek için yeniden dizayn etmektir, sonra sağlığınızı yeniden kazanırsınız ve yeme alışkanlıkları yeniden yapılandırılarak kadınlarda da erkeklerde de doğru kilo kaybı sağlanır.

        Hormonların dengelenmesi, kilo kaybının önünde uzanan engelleri kaldırır. Çünkü çoğu zaman açığa çıkmasa da kişilerin normalin üzerinde kilo almalarının ve bir türlü kilo kaybetme konusunda başarılı olamamalarının altında hormon düzensizlikleri ve bozuklukları yatar. Gerçekten de hormonlar düzenlendiğinde uykunuz düzene girer. Buna bağlı olarak daha enerjik ve güçlü hissedersiniz. Elbette düzenli bir uyku stresi de bertaraf eder. İşte buna kısaca iyi hissetmek diyebilirsiniz.

        Hormon düzenleyici beslenmeler, az önce de söylediğimiz gibi 3 aşamada ilerler. Aşağı yukarı altı hafta ile bir yıl arasında sürer. Bu programın iki haftası detoks dediğimiz arınma fazından oluşur. Detoks süresince vücut direnç gösterdiği (alerjik olduğu) parçalardan arındılırken, bağışıklık artırılır.

        İlk haftada ortalama 2.5 ile 4 kilo arasında kaybedilebilir. Bu, ödem kaybını içeren parçadır. Yani vücudumuzda biriken su atılır. Bunun peşi sıra her hafta ikişer kilo kaybı hedeflenir.

        İkinci aşamada, diyetinize yavaşça ve deneyerek yeni besinler ilave edilir. Böylelikle bu besinlere gösterdiğiniz tolerans takip edilip ölçülebilir.

        Ve sonunda -üçüncü aşamada- kardiyo, yoga ve güç egzersizleri ile desteklenen bir program başlatılır. Böylelikle artık kişi, yeni beslenme alışkanlıkları edinerek kilosunu sağlıklı biçimde yönetmeye hazırlanmış olur.

        Hormonlar, kilo kaybında "elbette" rol oynar....

        Klinik Endokronoloji ve Metabolizma Yayınının, 2009 Kasım sayısında yayınlanan araştırmada iştah düzeyinin ve kilo alımının hormon seviyesiyle doğrudan ilişkisi olduğu belirtildi. Hormon seviyesine bakarak kilo almaya yatkınlığı da öngörebiliriz. Araştırmaya göre, kilo kaybı doğrudan vücudunuzdaki hormonların ritmi ile ilintili: "Hormonlar kilo alımımızın her parçasını yönetir. İştah düzeyinizden tutun da yağ depoladığınız bölgeye kadar..."

        Ne yiyebilirsiniz?

        Hormonları düzenlemeye yönelik bir beslenme programı uygulandığında, tercih edilen gıdalar doğal, temiz, organik olanlardır. Bu gıdalar koruyucu katkı maddelerinden arınmış olmalıdır.

        Bu tüketim ilkesi yalnızca hormonların düzenlenmesinde değil, sağlıklı, uzun bir yaşamın; iyi uykunun ve verimli cinsel yaşantının olumlu temellerini oluştururlar.

        Hormonlan düzenlemeye dayalı beslenmenin detoks fazında, glutensiz gıdalar, sebzeler (mısır hariç), meyveler (narenciye, kurutulmuş ve konservelenmiş olanlar hariç), yemişler, tohumlar, balık, et, beyaz koyun ve keçi peyniri, zeytin, avokado, kanolayağı, yumurta, pastörize süt ve soya ürünleri tercih edilir.

        Araştırmalar, probiyotiklerle: zenginleştirilmiş destek ürünlerinin kullanılmasanın faydalı olduğunu, uzmanların ve sağlık bakanlığının önereceği bitkisel destek ürünlerine yönelinebileceğini, lif takviyesini ve omega 3 esaslı balık yağını önermektedir. Ancak bu konuda size uygun olan takviyeyi uzman doktor ve diyetisyeninizle birlikte belirleyebilirsiniz.

        Ne zaman yiyeceğiniz önemli

        Detoks sürecinin ardından, diyetinizdeki ikinci faz başlar. İşte bu noktada sizin için doğru olan yiyeceklerin, sizin için ne zaman ve nasıl doğru tüketileceği belirlenecektir. Bu aslında hormonlarınızı etkileyen bir dizi yemek listesidir. Öte yandan bu süreçte, organik ve doğal olmayan gıdalardan uzaklaşır, işlenmiş yiyecekleri hayatınızdan çıkarırsınız. Kısacası bu süreç sizin için çevrenizdeki yiyeceklerin kimlik kartlarını okuma, onları öğrenme ve hangileri ile dost olacağınıza karar verme dönemidir. İkinci aşamada, rafine şeker, rafine tohumlar, trans yağlar, işlenmiş etler, nitrit içeren gıdalar ve yapay tatlandırıcılar kesinlikle uzak durulacaklar arasında yer alır. D vitamini, multivitaminlerin, kalsiyum-magnezyumun yer aldığı bir takviye kokteyliyle diyetimiz desteklenebilir. Bu, doktorunuzun ve diyet uzmanınızın size önereceği miktara ve biçime bağlıdır. Aynı zamanda günde en az 8 bardak su tüketmeniz de tavsiye edilir.

        Diyetler ne işe yarar?

        Kurallar basit... Eğer doğru gıdaları tüketirseniz ve zamanı doğru kullanırsanız hormonların düzensiz salınımlarından doğan olumsuzlukları engelleyebilirsiniz. Bu, kilo vermenizin önündeki engelleri de kaldıracaktır.

        Kişisel keşif testi, hangi hormonunuzun dengesizliği olduğunu bulmanıza ve düzenlemenize yarar. Böylelikle diyet haritanızı, sizin için doğru olan takviyeleri, stres önleyici tedbirlerinizi belirleyebilirsiniz.

        Biokimyasal değerlendirmeleriniz, elbette daha ayrıntılı bilgi verecektir. Böylelikle kilo veremeyişinizdeki tetikleyici görev yapan problem açığa çıkar, aradaki kayıp bağlantı keşfedilmiş olur.

        Uzmanlara mutlaka danışın... Diyet uzmanları, hormon düzenleme sorununu pek çok yönden ele almışlardır.

        İlk tehlike sinyali uzmanların yönlendirmesi olmadan alınan haplarla başlar... Rastgele uygulanan listeler ve alınan bilinçsiz hapların yan etkileri düşünülenden de tehlikeli olabilir.

        Detoks uygulaması, hormon düzenlemesinde idealdir. Ancak uygulayacağınız detoks türü de sizin sorununuz ile paraleldir. Karaciğerinden sorun yaşayan kişiler ile ensülin dengesizlikleri yaşayan kişilere uygulanan detoks aynı olamaz.

        Diyet listenizin size ilk olarak vaat ettiği, hormonlarınızı dengeleyecek olmasıdır. Bu sayede kilo vereceksinizdir zaten. Ancak öte yandan tercih ettiğiniz gıdaların kalori değerleri de düştüğünden kilo vermeniz süratlenecektir ve kendinizi zamanla daha sağlıklı ve hafif hissedeceksiniz.

        Soğuk algınlığına dikkat!

        Dengeli beslenmek önemli, ancak bu arada soğuk havalarda soğuk algınlığına da dikkat etmeli... Mesela ekinezya, uzun yıllardır soğuk algınlığı, enfeksiyon tedavisinde kullanılmakta ve pek çok uzman tarafından kullanımı önerilmektedir. Amerika ve Avrupa'da en popüler olan takviye ürünlerinden f birisi olduğu kaydedilmiştir. Pek çok kişi, ekinezyayı bağışıklık sistemine destek olmak için kullanmaktadır. Çalışmalardan ise karmaşık sonuçlar elde edilmiştir. Yakın zamanda, ekinezyanın soğuk algınlığını tamamen önlemediği, ancak tedavi ettiği ortaya çıkmıştır. Ekinezyanın ağız yoluyla tüketimi yanı sıra mantar-karşıtı (anti-fungal) merheminin de kullanılması vajinal enfeksiyonların gelişimini engellemektedir. Bazı çalışmalar ekinezyanın nezle belirtilerini azalttığını bildirse de bu kanıtların henüz 4 çok net olduğu söylenemez. Ancak dikkat! Doktor onaylamadığı sürece; çocuklar, hamileler ve emzikliler ekinezya kullanmamalıdır.

        Diğer Yazılar