Yakındır Konak'tan Karşıyaka'ya yürüyüş..
4000 yıl öncenin limanıydı Efes..
Gemiler yanaşır, baharat indirir, liman eşiğinde köle satışları yapılır ve kadınlar satışa sunulurdu. Sonra tahıl yüklerler ve tekrar Akdeniz’e açılırlardı..
Kuşadası yoktu..
Pamukova denizdi..
O zamanın temiz ortamına rağmen; doğa yapacağını yapmış ve deniz toprağı götürdüğü yerlerden başka türlü davranmıştı döneminin ticaret kapısına ve limanına..
Orası ayrıca bir kültür merkeziydi, ilk kanalizasyon, hamam ve ısıtma sistemleri orada hayata geçirildiği gibi, ilk kapsamlı kütüphane de orada oluşturulmuştu..
İskenderiye’den önce üstelik..
Orası eğlencenin de merkeziydi. Yarışmaların, çekişmelerin merkezi olduğu gibi dansın ve müziğin de merkeziydi..
Sonra tabiat ana yaptı yapacağını ve o medeniyet çökerken limanı da toprakla doldurdu ve karadan kilometrelerce geriye gömdü tarihi..
Üstelik ne kimyasal atık vardı denize akıtılan ne de milyon tonlarca idrar ve dışkı..
Şimdi kazıp kazıp çıkarıyoruz da hala daha bitmiyor tarihin bize anlatacakları..
Tıpkı İzmir gibi
Kader İzmir için de bunu mu yazdı acaba..
Günümüzün vahşi yaşam koşulları içinde beklenen son birkaç bin yıldan daha çabuk gelebilir..
Çünkü zamanında kontrolsüz bir biçimde ve acımasızca körfeze boşalan zararlı atıklar orayı yaşanmaz hale getiriyordu.
Temizlik çabaları bir yere kadar sonuç veriyor ama artan nüfus ve körfezin kendini zor yenileyen coğrafi konumu kaçınılmaz sonu öne çekmeyi sürdürdü.
Bir küçük haberdi ama benim için kocaman şeyler anlatıyordu..
İzmir Körfezi’ni bekleyen büyük tehlikeye dikkat çeken haber şöyleydi:
“İZSU bütçesinin görüşüldüğü Meclis toplantısında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bir kez daha dikkatleri İzmir Körfezi’ne çekti. ÇED onayı bekleyen tarama projesini “İzmir’in kurtuluş projesi” olarak tanımlayan Başkan Kocaoğlu, “Körfez alüvyonlarla doluyor. Degaj Burnu ile Yeni Kale Burnu birleşiyor. Böyle giderse Efes gibi olacak. Bir değerlendirmeye göre, 100 sene sonra körfez yok! Eğer bu projeyi tamamlayamazsak, körfeze büyük yük gemileri, 6 bin kişilik kruvaziyer gemileri de giremeyecek. Biz bu körfezi koruyacaksak, körfezi yaşatacaksak, bunu yapmak zorundayız” dedi.
Ne köprüsü, yakında yürüyerek geçeceğiz..
Tabiat ana bizi cezalandırmaya kararlı..
Biz ona hoyrat davrandıkça onun da intikamı acı oluyor ve bizim çabalamamızdan daha çabuk bir biçimde elimizdeki hazineyi almaya devam ediyor. Çünkü elimizdeki hazinenin kıymetini bilemediğimiz için bizi cezalandırıyor..
Körfezi dolduruyor, küçültüyor ve daraltıyor..
Eskiden gemiye yük bindirilen doklardan yakındır; yürüyerek ve ıslık çala çala karşıya geçeceğiz..
Bir koşu Konak-Karşıyaka olacak..
Yürürken etraf pis pis kokacak ama olsun, en azından kent kart parasından kurtulmamıza sayın onu da!!!...
Benden sonra tufan diye diye; biz bu gidişle İzmir’den bir koşu Atina’ya bile gideriz..
Davet gerçek oldu..
Evet, olay kesinleşti..
Galatasaray USA Derneği’nin düzenlediği “Asalet’in Gecesi 2014” adlı balo 20 Aralık 2014 Cumartesi günü The Westin Jersey City Newport Hotel’de gerçekleşiyor..
Bu yılki baloya efsane isim Cevat Prekazi katılıyor. Bendeniz ve Türkiye Güzeli Çağıl Özge Özkul sahnede olacağız. Anılar paylaşılacak ve coşulacak tabii ki..
Ayrıca sanatçı Yonca Lodi müthiş bir sahne performansı sunacak..
Amerika Birleşik Devletleri içinde bir çok ünite oluşturulmuş, 5 eyalette dernekleri olan ve USA’deki en büyük Türk sivil Toplum Kuruluşu olan GSUSA başkanı Ahmet Gürler başta olmak üzere tüm yönetim kurulu el birliğiyle çok çabaladılar ve inşallah harika bir geceye imza atacaklar. Aynı zamanda derneğin halka ilişkiler ve medya sorumlusu aile dostum Nuri Cenker kardeşim bu işin tam bir sevdalısı..
Kendisi Chicago derneğini kuran ve ilk başkanı, ardından da Seattlle/Washington derneği kurucusu ve halen görevde olan ilk başkanı..
Çok ciddi bir emek verdiler hepsi de gönüllü Türkiye ve GS sevdalıları..
Gecenin davetiyeleri şimdiden tükenmek üzereymiş..
Ortak çabalar sonucu muhteşem bir gece yaşatacaklar ve en uzak noktadan sevgi aktaracaklar Türkiye’ye..
Ben de ucundan tutmuş olacağım..
Düz mantık
Eli kaşınan adamın para gelecek demek yerine,
Sırtı kaşınanın; kavga edilecek demek yerine,
Ayağı kaşınan birinin ise; yola gideceğim galiba demesi yerine,
Kulağı kaşınan; biri beni anıyor diyeceğine,
Kirli olduğunu kabullenip gidip bir güzel yıkanması gerekmiyor mudur?..
-Şiddet gören kadınlara ‘kadın sığınma evleri’ yapıyoruz ya, ben diyorum ki; kadına şiddet gösteren erkekler için de ‘erkek barınağı’ yapıp ara sıra mama vermek şartıyla bir kümese kapatsak nasıl olur?