Eyvah!. Heykel harekatı başladı..
Şu sıralarda ülkemizde esen rüzgar ‘heykel’ konusunun algılanması ile ilgili.
‘Heykel puttur’ düsturundan yola çıkarsak, şehri bu tür bir güzellemeye maruz bırakmak, yeni bir tartışma konusunun habercisi olarak algılanabilir.
Bakın şimdi..
Haberin başlığı şöyle:
“İzmir heykellerle güzelleşecek.Haberin içeriği ise çoğunluğun bunu olumsuz, bir başka çoğunluğun da çok olumlu algılayacağı biçimde gelişti.
Ünlü heykeltıraşlarla gerçekleşen bir buluşma sonunda; Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir’in kamusal alanlarını sanat eserleriyle donatmak istediklerini söyledi. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü Prof Dr. Nilüfer Ergin, “Türkiye’de heykel sanatının bu kadar mağdur edilmeye çalışıldığı bir dönemde, sadece kendim ve sanatım adına değil, gelecek nesiller adına da Sayın Aziz Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum” dedi.
Ve konu hayata geçirilir duruma geldi..
Akdeniz Akademisi çatısı altında İzmir’in tasarım ve yenilikçilik kenti olmasına yönelik stratejiler geliştiren Büyükşehir Belediyesi, görsel açıdan da bir sanat kenti kimliği oluşturmayı hedeflediğini açıktan belirtiyor..
Tehlike de burada zaten..
Bu amaç doğrultusunda Türkiye’nin önde gelen heykeltıraş, mimar ve akademisyenlerinin katıldığı “Kent Heykelleri” konulu bir toplantı düzenleniyor. Tarihi “Asansör”de gerçekleşen, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı ve Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin yönettiği toplantıda, “kent ve heykel ilişkisi”, “kamusal alan ve heykel ilişkisi” ve
“heykel elde etme yöntemleri” üzerinde görüşler paylaşılıyor..
Hafazanallah..
Seçim öncesi yepyeni bir tartışma konusu ve belli bir kesimi kaşıyacak bir duruş bu..
Toplantının açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentteki kamu alanlarının sanat eserleriyle donatılması anlamında öncü niteliği taşıyan bir çalışmayı planladıklarını dile getiriyor. Başkan Aziz Kocaoğlu, bugüne dek İzmir’le ilgili tüm çalışmalara gönüllü destek veren sanatçı ve akademisyenlere de teşekkür etti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanı Prof. Dr. İlhan Tekeli de, İzmir’in başkaları tarafından taklit edilen bir kent olduğunu vurgulayarak, “Burada yapılan çalışmaların başka kentlere de yayılacağını düşünüyoruz. İzmir’in bir tasarım ve inovasyon kenti olması anlamında önemli adımlar atıyoruz. Şehrin ikinci öğesi, Akdeniz’in bir odağı olması. Üçüncüsü ise katılımcı bir yönetim biçiminin benimsenmesi. Bugünkü faaliyet de bunun bir parçası” diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü ve Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr. Nilüfer Ergin ise “Türkiye’de heykel sanatının bu kadar mağdur edilmeye çalışıldığı bir dönemde, sadece kendim ve sanatım adına değil, gelecek nesiller adına da Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na bu çalışmaları için teşekkür ediyorum” dedi.
3. Heykel Çalıştayı 1 Eylül’de
Toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanı Funda Erkal, bu 1 Eylül - 5 Ekim tarihleri arasında yapılacak 3. Heykel Çalıştayı için başvuruların alındığını açıkladı. Erkal, ilk yıl ağaç, ikinci yıl mermer üzerine eserlerin veren sanatçıların bu yılki çalıştayda bronz malzemeyle çalışacağını duyurdu.
Üzerine yumurta atılan, gece yarısı boyanan, hatta tenhada kıstırılıp kafası gözü yarılan ve kırılan, şehri güzelleştireyim derken şehri kırık dökük heykel kalıntılarıyla baş başa bırakacak bir sürecin eşiğindeyiz anlaşılan..
DİDEM ARSLAN YILMAZ
Dünyadaki en zor işlerden biri yapıyor..
Fikirleri daha otururken çatışma halinde olan kişileri bir araya getirip, her an bir kıvılcım bekleyen bir tartışmayı açıp sonra da sağ salim program tamamlamak herkesin harcı değildir.
Didem’in yaptığı moderatörlük değil, daha ötesinde kimi zaman bir ‘arabulucu’ olmak, kimi zaman da görüşlere eşit mesafede durarak eşit zaman vermeye çalışmak..
Mecliste bile birbirinin kafasını gözünü yarmaya meyilli kişileri sükunetle tartıştırmak..
Kendimi onun yerine koyuyorum ve seyrederken ter döküyorum..
Ben yoruluyorum Didem hala kafası bulanmadan programı sürdürebiliyor..
Helal olsun..
EKONOMİK BUNALIMIM VAR..
Benim sınırlı ekonomik bilgim bir veriye gelince tıkanıp kalıyor. Doktor reçetesi gibi değil de benim anlayacağım şekilde bana açıklayacak biri çıkamaz mı acaba..
Hani şu ‘bakkal hesabı’ dediğimiz türden bir açıklama beklerim ben..
Çünkü..
2000 yılında asgari ücret 120 TL ve karşılığı ise 26 gram altın..
2014 yılında ise asgari ücret 950 TL ve karşılığı ise 6 gram altın..
DÜZ MANTIK
-Bir insanın kendisine estetik müdahale yaptırması güzelliğin sınırlarını zorlamak içindir genelde. O zaman ‘zorla güzellik olmaz’ lafı boşa çıkmış olmuyor mu?.’
-Uçurtma en sevgili, yapması ve edinmesi en kolay oyuncağımızdır. Küçükken hep rüzgara ihtiyacımız olduğunu bilir ama nereden geldiğini sorgulamadan rüzgara karşı koşardık.
Şimdi sorguluyorum..
Uçurtmayı uçuran rüzgardan aldığı destek değil, rüzgara karşı duruşuymuş meğer..