Ne söylesem söylendi.. Ne yazsam yazıldı..
Benim yeni kelimelere ihtiyacım var ve o kadarı da yok bende..
Bence;
Bu, bir elmadan ısırık aldıkları için cenetten kovulan Adem ile Havva’nın, “nasılsa kovulduk bari kalan elmalar ziyan olmasın, hadi hepsini yiyelim” demeleri kadar tuhaf bir ilişki yumağının mantıktan yoksun ve hiç de analitik olmayan çözümlemesi gibi geliyor..
Avrupa karpuz seçer gibi mülteci seçip ‘ucuz iş gücü’ oluşturmanın peşinde..
Gelenlerin tamamı ‘vasıfsız işçi’ durumunda ama Avrupa’lının ihtiyacı ise ‘kol gücü’..
Öte yandan bir gün bir gurup “memedimi”, ertesi gün bir başka gurup “polisimi” toprağa veriyoruz.
Bu savaş..
Kuralsız, adaletsiz, ateşkes görüşmesi olmayan bir savaş ve her savaş gibi çok nedensiz..
Nafile savaş..
En güzel deyişi bir düşünür-yazar’dan alıntılıyorum..
Çünkü denedim ama onun kadar güzel anlatamadım..
“İyi dinle kulağına bağırıyorum..
Dünya gençliği ayaklandıydı ve her memleketin gençliği de hürriyet için çarpıştığını sanıyordu...
Her memleketin gençliği aldatıldı, kötüye kullanıldı, ülküler yerine çıkarlar uğruna çarpıştı ve karşılıklı birbirinin kökünü kazıdı...
Aklın almıyor mu?...
Tek bir savaş var sadece:
Yalana, kararsızlığa, uzlaşmaya karşı savaşmak!...
Fakat biz onların süslü cümlelerine kapıldık ve onlara karşı savaşacak yerde onlar için dövüştük...
Yarının buna bağlı olduğunu sanmıştık.
Oysa yarına karşı bir savaştı...
Bizim yarınımız öldü, onu taşıyan gençlik öldü...
Ama öteki yaşıyor, toklar ve memnunlar yaşıyor, her zamankinden daha tok ve memnun olarak yaşıyorlar...
Zira memnun olmayanlar, ileriye atılanlar, saldırganlar bu uğurda can verdiler...
Düşün bir!... Bir nesil tahrip edildi...
Ümit, inanç, istek, kuvvet ve başarabilmek gücüyle dopdolu bir nesil öylesine büyülendi ki; birbirlerine karşı çarpıştı, oysa hepsinin hedefi aynıydı..
Erich Maria Remarque
9 EYLÜL..
İzmir’imin bayramı buruk geçti..
O nedenle bir güzel şiirle kutluyorum ve eğlenceyi kısa kesiyorum..
Göğsünü açtığı her sevdalısı
haline ağlarken,
sessizce gülen.
efeler gibi dövüşürken
çılgıncasına seven.
hatıraları koynunda saklı
kadim şehir.
kıymetini bileni,
sinesine
bilmeyeni,
yakamozlu körfezine gömen
üzümü gibi kadını güzel şehir.
güller sokağında
kokudan sarhoş, volta atanın
aklına gelir mi gülün dikeni?
cefası gibi sefası güzel şehir.
Gül Altuna Doyranlı
GAZETECİNİN BODRUM SERGİSİ..
İkincisini açıyor Çetin Çiğdem..
14 Eylül pazartesiden itibaren..
Bir zamanların TRT’cisi Çetin Çiğdem 1947 yılı Sivas doğumludur.
Liseyi Sivas Lisesinde bitirdi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ne bağlı Basın Yayın Yüksek Okulunundan 1970 mezunudur kendisi..
2000 yılına kadar TRT haber merkezinde muhabir olarak görev yaptı..Görev süresince çeşitli TV haber ödülleri aldı..2004 yılında Bodrum’a yerleşen Çetin Çiğdem burada çocukluğundan beri çok sevdiği resimle uğraşma şansı buldu.
Çalışmalarını kendi imkanlarıyla sürdürürken ilk kişisel sergisini geçen yıl Vefa Sanat Galerisinde açtı..çok sayıda ulusal ve uluslararası karma sergiye de katılan Çetin Çiğdem Uluslararası Suluboyacılar Topluluğu (IWS) ve Bodrum ART üyesidir..
Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Spor Yazarları Derneği üyelikleri de mevcuttur..
Yolu düşenleri ve resim aşıklarını bekliyor..
KIZLARA DESTEK
Üç kupada ter dökecek kızlarımızı yalnız bırakmayalım..
Türkiye Kupası 1. tur grup maçlarını yenilgisiz tamamlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Hentbol Takımı, aynı zamanda hem Lig hem de Avrupa mücadelesine hazırlanıyor.
Hentbol Bayanlar Süper Lig’inin tek İzmir ekibi olan mavi-beyazlılar, yeni sezonun ilk maçını Pazar günü Bursa deplasmanında oynayacak. Geçtiğimiz sezon ligi beşinci sırada tamamlayan mavi-beyazlılar, Pazar günü saat 17.00’de Osmangazi Belediyesi’ne konuk olacak.
DÜZ MANTIK
-Bu beni çok güldürdü. Sizinle de paylaşmam gerek.şu karanlık günlere bir küçük tebessüm olsun diye..
“Kadınlar ikiye ayrılırmış..
BİR: İyi giyinenler..
İKİ: İyi ki giyinenler..