İbrahim Yıldız: Futbolda kriz büyüyor!

İşte Yıldız'ın değerlendirmesi:

Hakem Halil Umut Meler’in yumruk yediği, tekmelendiği Ankaragücü-Rizespor karşılaşmasının üzerinden 8 gün geçti.

Türkiye’nin olduğu kadar Dünyanın da gündemine gelen olay sonrası birçok gelişme yaşandı.

Ligler ertelendi, hakemler yeniden maç yönetsin diye ikna edildi.

Sonra ne oldu?

Tek cümleyle, futbol kaldığı yerden başladı.

İstanbulspor-Trabzonspor maçının 74.dakikasında sahaya giren İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, takımı sahadan çekti.

Futbol tarihimizde görmeye alışık olmadığımız bu gelişme, sıkıntının giderek büyüdüğünün göstergesi.

Önce, Başkan Sarıalioğlu’nu bu eyleme yönlendiren olayı anımsayalım.

Trabzonspor ceza sahası önünde, hatta çizginin içerisinde İstanbulspor’lu oyuncu Loshaj, Trabzonspor’lu Mendy’ tarafından düşürüldü. Hakem Ali Şansalan, pozisyonu “ çarpışma” gerekçisi ile devam ettirdi. Devamında Trabzonspor Onuachu ile ikinci golü attı.

İtirazlar sonrası VAR devreye girdi. Pozisyonda faul olmadığı kararını vererek Ali Şansalan’ın kararını destekledi.

İstanbulsporlulara göre olay ceza sahası içerisinde faul hatta penaltıydı.

Ardından takımı sahadan çeken Başkan Sarıalioğlu’nu, Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan ve İstanbulspor’lu futbolcuların ikna girişimleri sonuç vermedi.

Sekiz gün arayla meydana gelen bu olay, futbolun geleceği açısından soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Ne yazık ki, suçun cezasız kaldığı bir ortam yaşıyoruz.

Sayısız örnekleri saymak mümkün. İşin geldiği nokta sorunludur. Futbol Federasyonu birçok konuda adaleti sağlama, tarafsızlık ilkesini uygulamada eleştirilerin hedefi olmuştur.

Sahadan çekilme olayı, futbol adına üzücüdür.

Hangi gerekçe ile olursa olsun oyunun sahada futbolcular tarafından sonuçlandırılması ideal sonuçtur.

Görüyoruz ki; kaos ortamında, ligin sürdürebilmesi son derece sorunlu hale gelmiştir.

Oyunu geliştirmek, seyir zevkini yükseltmek, eğlenceli hale getirmek yerine her gün yeni bir olayla karşı karşıyayız.

Yönetmenin de bir bilim olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorundayız. Sürekli, eleştirmek, suçlamak bir yönetim biçimi olamaz.

Federasyondan, kulüplere herkes futbolu rahat bırakmalı. Yapılan eylemler başta futbolculara elbette taraftara da haksızlıktır.

Türk futbolunun marka değeri bu anlayış ile yükseltilemez.

Ne yazık ki, futbolda yaşanılanlar toplumsal çöküşün yansımasıdır.

Federasyon, kulüpler, futbolun tüm paydaşları sağduyulu hareket ederek sağlıklı bir çözüm için yol haritası belirlemeli.

Yoksa, bu gidişin sonu hüsran olur…