Sonuna kadar Atatürkçü'yüz
Demek inat,demek türbana evet demeyenleri hiçe saymak,demek Atatürk ilke ve inkılaplarını savunanlardan rövanşı almak ha,hodri meydan öyleyse..Sonuna kadar Atatürkçü'yüz,öyle kalacağız ve bunun bedeli neyse,canımız pahasına olsa da ödeyeceğiz.Zindanlara tıkılabiliriz,eziyetler çekebiliriz,insanlık dışı muamelelere maruz kalabiliriz,hepsini göze alıyoruz.
Soluduğumuz havada,yediğimiz ekmekte,içtiğimiz suda Atatürk’ün hakkı var.Hayata gelişimizi yüce Allah’a,hayatta kalışımızı,hürriyetimizi,insanca yaşamamızı Atatürk’e borçluyuz.O olmasa idi,ülkemizi işgal eden düşman çizmelerinin altında ezilmiştik hepimiz.Ulusal onurumuz çiğnenmiş,geleceğimiz ayaklar altına alınmış,haysiyetimiz beş paralık hale getirilmişti.Bugün Anadolu’da ezan sesi duyuyorsak eğer,Atatürk’ün sayesindedir.Alnımız secdeye değiyorsa eğer,sebebi Atatürk’tür.Tüm dünyanın şapka çıkardığı o deha olmasaydı,bugün kilise çanlarından geçilmezdi ülkemizde.
Türkiye bugün maalesef Atatürk’ü inkar eden,onun devrimleriyle dalga geçen din tüccarlarının,din bezirganlarının,din işportacılarının elindedir.Dinle devlet işlerini ustaca birbirine karıştıran bu kadro,gücünü demokrasiden aldığını öne sürerek istediğini yapmakta ve ülkede adeta terör estirmektedir.Atatürkçülük ve Cumhuriyet kazanımları,önlenmesi giderek zorlaşan müthiş bir erozyonun tesiri altındadır.
Demokrasi buysa eğer,demokrasi ileriye değil geriye dönüşü hedefliyorsa,kadınların kafasına türban erkeklerin beynine şeriatı yerleştirmekse eğer demokrasi,öyle demokrasiye ve böylesine çarpık,sakat demokrasi anlayışına göz yumamayız.Türkiye gibi bir yerde 3-4 günde alınamayacak seçim sonuçlarını elektronik oyunlarla 3-4 saatte almanın adı demokrasiyse,bu rejimin sağlıklı işlediğinden kimse sözedemez artık.Amerika’da bile elektronik seçimlerin sonucu iki günde alınıyorsa,Türkiye bunu birkaç saate düşürebiliyorsa,sonuçların sağlığından kuşkuya düşmek elbetteki doğaldır.
Basını susturdular,Üniversiteyi kızdırdılar,yargıya saldırdılar,sermaye çevrelerini sindirdiler,bürokratları duman ettiler.Kadrolara kendi adamlarını yerleştirdiler.Devletin usul,kural ve geleneklerini değiştirdiler.Aklı başında herkesi karşılarına aldılar.İtirazları dinlemediler,dost uyarılarına kulak asmadılar,kendilerinden olmayanı düşman ilan ettiler.Bunların yaptığını,demokrasiyle yönetilen ülkelerin hiç biri yapamadı,teşebbüs bile edemedi,aklından bile geçiremedi.
Ortamı gererek,akıllarına eseni yaparak,hassas dengeleri görmezlikten gelerek ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar.5-10 bin türbanlının çıkarı,ulusal çıkarların önüne geçirildi.70 milyon insanın rahatı ve huzuru ile ülkenin genel güvenliği başörtüsü sevdalılarına feda edildi.Şimdi bunun hesabını ödeyeceğiz hepimiz.
Türbanlı genç kızlarımız,Üniversite’ye giremeyen türbanlı çocuklarımız bağışlasınlar beni.İnansam ki eğer, din tüccarı siyasetçiler kullanmıyorlar onları,tüm gücümle desteklerdim hepsini.Ama takiyyecileri tanıyorum,amaçlarını biliyorum,hedeflerini görüyorum.Bunları bile bile nasıl türban rüzgarına kaptırırım kendimi,nasıl arka çıkarım türbana.Baksanıza daha şimdiden türbanı Üniversite dışına da taşımaktan,kamu hizmetine de sokmaktan bahsediyorlar.Hem de kahve muhabbetlerinde söylenmiyor bunlar,Meclis’te ilan ediliyor,iktidar miletvekilerinden bazıları atıyor bu nutukları.
Yapmayın dedik,etmeyin bu ülkeyi germeyin dedik,kurumlarla dalaşmayın,huzuru bozmayın dedik ama dinletemedik.Şimdi olacakları hep birlikte çaresiz izleyeceğiz.İmam Hatip eğitimi ile siyasal ve hukuk eğitimi arasındaki farkı göreceğiz.Devlet idaresi şaka kaldırmaz.Türkiye deneme tahtası değildir.Biz Anayasayı değiştirelim,türbanı serbest bırakalım,başaramazsak bile seçmenimize verdiğimiz sözü tutmuş oluruz anlayışı,kimseye fayda sağlamaz.
Biliyorum bu yazıyı kışkırtıcı bulanlar,her zaman olduğu gibi ölmüş ana babamıza sövenler,türban mücadelesine karşı çıktığımız için Müslümanlığımızdan şüpheye düşenler olabilir.Biz bunlara kulak asmayız.Çok şükür bilinçli bir dindarız,yüreğimizde Allah korkusu taşır,ibadetimizi trübünler için değil kendimiz için yapar ,yüce Tanrımızla aramıza kimseyi ,hele din tüccarlarını hiç sokmayız.
Biz 80 öncesi terörün tüm ölüm listelerine girdik.Bugünkü siyasetçiler gibi,bazı gazeteciler gibi yıllarca korumalarla gezmedik.Bize tahsis edilenleri,milleti korusunlar diye geri gönderdik.Allah’tan başka bir şeyden korkmadık.Dün de öyleydik,65 yılın sonunda da öyleyiz.İş Türkiye’nin milli menfaatlerine gelir dayanırsa,ölümden öteye köy tanımayız.Allahın verdiği canı,Allah’a teslim ederiz ancak.
Bunları kuru bir şövalyelik olsun diye söylemiyorum.Din devletine gidişin ayak seslerini arttıranlara,bunun için külhanbeylik yapanlara,herkese meydan okuyanlara,meydanın boş olmadığını hatırlatmaya çalışıyorum.
Evet katıksız bir müslümanım,inatçı ve uzlaşmaz bir Atatürkçü'yüm,Cumhuriyet kazanımlarının yılmaz bekçi ve müdafiiyim.Bunun gereği neyse elbette yapacağım.Kimseden bir beklentim,alkış merakım,koltuk sevdam yoktur ve olamaz.Biz bunların hepsini çoktan geride bıraktık.Öyleyse neyin mücadelesini yapıyorsun diyenler çıkabilir.Söyleyelim kendimize saygının,Atatürk’e borcumuzu ödemenin mücadelesini..Bilmem anlatabildim mi..?
