Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıllar sonra 21 yıl görev yaptığım Parlamento’yu birkaç saat dolaştım.Anılarım canlandı,eski dostlara rastladım,dünyanın en ucuz restoranı olan ‘’Meclis lokantasında’’yemek yedim.

        Tanıdık garsonların hepsi,memurların çoğu,meslektaşlarımın neredeyse tamamı emekli olmuştu.Koridorlarda,kulislerde kıdemli milletvekillerini gördüm.Hasretle kucaklaştık,unutulmaz olayları konuştuk tekrar…

        Tuvaletlerin önünden geçerken,içerde iki gün kilitli kalan bir senatörümüzü hatırlayarak gülümsedim.Cuma akşamı tuvaletleri kilitleyip giden bir odacının dikkatsizliği yüzünden meydana gelen olay,yılın gazetecisi seçilmemi sağladı.Hiç unutmam,o röpörtajla hayli de büyük bir prim kazanmıştım.

        Kulise geldiğimde,yazdığım habere kızan bir milletvekilinden yediğim yumrukla yere yıkılışım geldi gözüme.Düştüğüm yerden geçiyordum.Rahmetli Maliye Bakanı Cihat Bilgehan beni yerden kaldırıp üstümü başımı silkelemeye çalışıyordu ki,elinden kurtulup beni yumruklayanı aynı akıbete maruz bıraktım.Meğer milletvekiline vurmak büyük suçmuş,tecilsiz 6 aydan başlarmış.Sevenlerim beni oradan kaçırıp,suçüstü olmamı engellediler.

        İşte şurada TİP Milletvekili Çetin Altan’ı dövdüler.Karşı köşede AP’li rahmetli Hamit Fendoğlu’na saldırdılar.Tabii senatörler CHP’lilerle birlikte, şimdi yürüdüğüm kuliste kızdıkları iktidar milletvekillerini kovaladılar.Kalabalığın arasında kalan Çaycı Haşim,ayağı kayınca elindeki tepsiyi Enerji Bakanı'nın kafasına geçiriverdi.

        İsmet Paşa, Ecevit’e yenilmiş,eşyalarını toplamak için geldiği Meclis’ten son çıkışını,rahmetli Behiç Ekşi ile birlikte izlemiştik.TRT’nin eski bürosunun önünde bir cinayet işlenmişti.Mebusun biri,diğerini silahla vurmuştu.Alt kattaki berberin karşısındaki dolaplarda,Fransa’da esrar kaçakçılığından yakalanan bir senatörün dolabı boşaltılıyordu.Dolaptan çıkanların tutanağını ,tanık olarak biz 3 gazeteciye de imzalattılar.

        Bütçe Komisyonunun eski salonuna bir göz attım.Şimdiki Dalaman Havaalanı'nın yeri konusundaki kavgada fırlatılan tabla,rahmetli Haldun Menteşeoğlu eğilince benim kafamda patlamış, kaşımı yarmıştı.Yemekten sonra elimi yıkamak için girdiğim tuvaletteki bir olay geldi aklıma.Bu tuvalette güneydoğu milletvekillerinden ikisiyle birlikte esrar içtiği tespit edilen bir meslektaşımın Meclis’e girişini,Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı sıfatıyla yasaklamıştım.Meclis’te esrar içilir mi hiç,o zamanlar içenler oluyor ama herkes bilmezlikten geliyordu işte…

        Hey gidi günler hey..Koridorları arşınlarken dönemin gazetecilerini düşündüm bir an.Fikret Otyam,Hüsamettin Çelebi,Behiç Ekşi,Erdoğan Gürgen,Ercan San,Ural Yamaç filan geldi gözümün önüne.Kulise çıktıklarında senatörler, milletvekilleri saygıyla ayağa kalkarlardı.Geçmişte gazetecilik öylesine itibarlı bir meslekti.Bugüne bakıyorum da,arada dağlar kadar fark var.Mesleğin itibarı kalmadı gibi bir şey..Gazetecilik aşağılanıyor,küçük görülüyor,horlanıyor şimdi.Bunun sebebleri üzerinde durmak lazım.Bizce malüm ama,yeni neslin de kendine bir çeki düzen vermesi gerekiyor..Sadece çalışanların değil,patronların da...

        Parlamento’yu dolaşmaya biraz daha devam edelim.Şimdi Başkan Köksal Toptan’ın oturduğu odada,önce Senato Başkanı rahmetli Tekin Arıburun,sonra da ihtilalin ikinci adamı Org.Haydar Saltık oturuyordu.Hemen yanındaki odada ise,Koramiral Işık Biren kazara kendini ayağından vurmuştu.Eskiden Meclis Başkanları'nın makamı büyük binanın ikinci katında idi.

        Cumhurbaşkanları seçildikten sonra, bu iki binanın arasındaki yolda şeref kıtasını denetler,kendilerini karşılayan Meclis Başkanı ile birlikte salona girerlerdi.Bu seramoni ve ant içme töreni bugünde böyledir.Laf Cumhurbaşkanlığı'ndan açılmışken,rahmetli Faruk Gürler’i nasıl unuturuz.Genelkurmay Başkanı iken,politikacıların sözlerine inanarak adaylığını koyan ve Kontenjan Senatörü seçilmesine rağmen,’’çantada keklik saydığı’’Cumhurbaşkanlığı'na seçilemeyen Faruk Gürler,işte şimdi önünden geçtiğim koltuğa yığılıvermişti.O günlerde ihtilal bekleyenler geceyi evlerinde değil,yakınlarının yanında geçiriyor,sabaha kadar radyoları açık bir şekilde tilki uykusuna yatıyorlardı.

        Rahmetli Türkeş’le,Faruk Gürler’in yığıldığı koltuğun tam karşısında sohbet etmiştik.İhtilalin kudretli Albayı,rahmetli Talat Aydemir’le bir bayram sabahı yaptığı görüşmeyle ilgili Sıkıyönetim Mahkemesi'nde lehinde tanıklık yaptığım için gecikmiş bir teşekkürü iletiyordu.Sağlam ve karşılıklı güvene dayanan bir dostluğumuz vardı.Zaman zaman Meclis lokantasında,bazen de müşterek dostlarımızın mekanlarında buluşur,sohbet edip yemek yerdik.Oturduğu koltuğa uzun uzun baktım koridordan geçerken…

        Meclis’ten bahsederken,rahmetli Osman Bölükbaşı’nı hatırlamamak mümkün mü?Müthiş bir hatipti,konuşacağı günler dinleyici davetiyeleri ancak torpille bulunabilirdi.Rahmetli Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’e Kıbrıs müzakerelerinin birinde şu sözlerle çatması hiç aklımdan çıkmaz..

        -"İhsan Sabri Beyefendi,sana Kıbrıs’ı anlatmak,deveye hendek atlatmaktan zor.Elini sıkmadım,nasırlı mı bilemem.Ama kafanın nasırlı olduğuna kalıbımı basarım..’’

        Kolay değil 21 yıl geçirdim bu Meclis’te.Herşeyi anlatmaya kalksam sayfalar yetmez.Öyle olaylara tanık oldum,öyle hadiseler yaşadım ki,bunları kaleme alayım desem siyasi bir ansiklopedi çıkar ortaya.Bu nedenle Parlamento anılarıma ve binadaki gezime bugünlük son veriyorum…

        canpulak@haberturk.com

        Diğer Yazılar