Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güneyde yaşadı mı insan, kara hasret kalıyor,aynen Brezilya’lıya dönüyor. Biz en fazla yağmurla ıslanıyoruz..Bolu’ya,Bursa’ya,Ankara’ya yolumuz düşmezse,karı televizyonda izleyebiliyor,gazetelerde fotoğraf olarak görebiliyoruz ancak. Bodrum’dan yola çıkıp şöyle bir kar havası alalım, gitmişken de kış turizmine bir göz atalım dedik. Gördük ki, biz bu işi de doğru dürüst beceremiyoruz ve yaz turizmindeki tüm yanlışları kış turizminde de tekrarlıyoruz.Gözlemlere Ankara ile İstanbul’un tam ortasındaki Bolu’nun muhteşem Kartalkaya’sından başlayalım ki,ilerde Uludağ ve Palandöken’e de sıra gelsin. Hatırladınız mı bilmem, Bolu Dağının iniş ve çıkışlarında pek çok et mangal baraka ve lokantaları vardı. Güzelim dağın haşmetini gölgeleyen, doğanın yeşil görselinin bağrına hançer gibi saplanan, çirkin mi çirkin, çoğu kaçak ve ruhsatsız bu yapıların yerinde yeller esiyor şimdi. Bolu tüneli yapılıp trafik oraya aktarılınca kapanan bu et mangalcıların çoğu,bu kere tünel çıkışlarına ve ovaya yayılmışlar.Ne yapmışlar,ne etmişler bilemem ama, onlara bir dur diyen çıkmamış olmalı ki,dağdaki eski çirkinliğin daha da beterini aşağıya taşımışlar. Siyaset girdi mi işin içine, yasaların pek hükmü kalmıyor. Geçmiş iktidarlara yaslanarak dağa barakaları konduranlar, bu kere AKP kanalıyla ovaya mevzilenmişler. Ne yapsın adamlar, aç mı kalsınlar yani?Elbette kalmasınlar ama,onlara düzenli bir yer gösterilse ,planlı ve bir estetiği olan yapılaşmalarına yardımcı olunsa,fena mı olur? Bu düşüncelerle tarihi Koru Oteline gitmek ve geceyi orada geçirmek istiyoruz. O da ne, devlet otele giden tüm yolları tıkamış. Sivri akıllı karayolcular,yerli ve yabancı turistlere otelin bahçesine paraşütle atlamaktan başka imkan bırakmamışlar.Şu işe bakın,Türkiye’nin iftihar ettiği en güzel otellerinden birine girmeniz,turizmi teşvik etmekle yükümlü devlet tarafından engelleniyor.Olacak iş mi bu,ama burası Türkiye ve oluyor işte.. İstanbul-Ankara karayolundan 30 yıldır geçenler, Koru Otele mutlaka uğrar ve oranın dünyaca ünlü lokantasında yemeklerini yedikten sonra, marketinden yoğurt, peynir, tereyağı, kaymak, dağ çileği reçeli filan aldıktan sonra, yollarına devam ederlerdi. Hafta sonlarında otelinde yer bulmakta zorluk çektiğiniz Koru’da, hafta içinde de Kapadokya’ya giden turlar, yabancı turistleri geceleri burada ağırlarlardı.

        Şimdi yine ağırlıyorlar ama köy yolundan beter bir yolu zorla bulup, otele güçlükle gidebiliyorlar.

        Sömestr tatili nedeniyle otel yine doluydu. Ama kiminle konuşsam, yola barikat çekilip kapatılmasına inanmak istemiyordu. Düşman olsa yapmazdı bunu, yatırımcıyı ve Türk turizmini böylesine baltalamayı kimse aklına bile getiremezdi çünkü. Turizm Bakanının haberi olsa,derhal düzeltir bu rezaleti.Ulaştırma Bakanı duysa,kapatılan yolu otelin kapısına çevirmekle kalmaz,turizmin dibine dinamit koyan o karayolcuları da sepetler oradan.Hava yolu ulaşımında devrim yaratan Binali Yıldırım,karayolu ulaşımındaki bu tutucu anlayışı bağışlamaz bilirim.

        Şu Bolu ne müthiş bir yerdir.İyi bir turizm kafası,yaratıcı ve atak bir plan anlayışı,bu ilimizi uçurmakla kalmaz,Türkiye’nin önde gelen ve iyi döviz bırakan örnek bir beldesi haline getirir.Gölleri,termal kaynakları,kış turizmine çok uygun muhteşem dağları,ormanları ile Bolu,ülkemizin en değerli bölgelerinden biridir.Ama buranın da kıymetini bilmiyoruz maalesef…

        Kartalkaya’ya çıkarken bir kere daha üzülüyorum.Uludağ’da yapılan yanlışların tümünün,burada da başladığını görüyorum çünkü.Ovadan dağa tırmanışta düzensiz ve belki de plansız yapılaşma burada da dikkati çekiyor.Zilliyet yoluyla ele geçirilen devletin arazileri telle çevrilmiş,içine de zihni sinir projelerine taş çıkartan şekilsiz,çirkin yapılar kondurulmuş.Altyapı hak getire,rant hesapları da girince işin içine,yap-satçı zihniyet satılık levhalarını asmaya başlamış bile evlere.Vasat birinin fiyatını sordum, adını ‘’butik otel’’koyunca,değeri 500 bin dolara çıkarmışlar.

        4 odalı derme çatma bir eve otel diyorlar.Kargacık burgacık yazılarla tahtadan restoranlar yapmışlar.İçindekiler yumurta kırmayı bilirler mi acaba,ruhsatları ve yasal izinleri var mı?Bunları kim denetler ki..Sahipsizlik sürerse,yakın bir gelecekte gecekondu görünümü artacak,belki de varoşlar oluşacak Kartalkaya eteklerinde.

        Dağa çıkışta seyyar ve çirkin barakalar var.Zincir holding diyorlar bunlara.Uyanık ve müteşebbis köylüler, kaymasınlar diye araçlara zincir takıyorlar,zincirleri kiraya veriyorlar yada satıyorlar.Günlük kira ücreti 25,satış fiyatı ise 65 YTL.Bunları kıskanan hemşehrileri hemen çamur atıyorlar ve ‘’yol buza çeksin diye asfaltı suluyorlar’’ithamını da eklemeyi unutmuyorlar.Bu zincir hizmetine bir çeki düzen vermek lazım.

        Kış turizmi gelişmeye başladı.Devletin desteği olmadan sorunları aşmak zor.Dağlar ovalara benzemez,zahmetli yerlerdir,iklimi yaşamı ve doğası sert bölgelerdir.Onun için Kartalkaya yeni baştan ele alınmalı,düzenli ve bozulamayacak bir planı mutlaka yapılmalı,yasa ihlalleri ve zorlamalar engellenmelidir.Bunu süratle yapamazsak,Uludağ kargaşasını yaşamaya hazır olmalıyız ve böyle bir kargaşada artık geriye dönmenin mümkün olmadığını unutmamalıyız.

        Geliyorum asıl konuya..Yeterli tanıtma olmayınca,Kartalkaya’daki tesisler maalesef en fazla yılda iki ay çalışabiliyor.Oysa tanıtmayı becerebilsek,bunu da devletten beklemesek ve özel sektörün gücünü Kartalkaya’da profesyonelce kullanabilsek,inanıyorum ki bu bölgeyi (Köroğlu dağlarını da kayağa açarsak)kış sporlarının yeni merkezi haline getirebiliriz.

        canpulak@haberturk.com

        Diğer Yazılar