Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’dayım,hani şu türban meselesinden başını kaldıramayan,sanki başka işimiz yokmuş gibi kafayı özellikle bu noktaya takan ve tüm ülkeyi bu konuya kilitleyen Ankara’da… Mecis’e gideceğim,Başkanını göreceğim,Bakanlıkları dolaşacağim ama türban meselesine hiç ilişmeyeceğim,dönüp bakmayacağım bile...Sorumluları tarihi yanılgıları ile baş başa bırakmak daha doğru olacak.Bir Türkiye sevdalısı olarak,Cumhuriyetin temeline yerleştirilmek istenen bu mayını görmezlikten gelmek nasıl mümkün değilse,kabul edebilmek de mümkün değil.Bu yüzden Anayasa değişikliğini kendi gündemimden çıkarıyorum.Şahsi Anayasamı da değiştirecek değiller ya…Ona güçleri yetmez işte… Yüreğimin Anayasasındaki pencereden bakacağım Ankara’ya.Ne kadar değiştirmeye çalışırlarsa çalışsınlar,cebimde ve beynimde eski Anayasa ile dolaşacağım artık.Gün ola harman ola…Müslümanlığı kendi yorumlarına göre değiştirmeye çalışanlarla yolumuz burada ayrılıyor.Tıpkı diyabet gibi ,TİP 1-TİP 2 gibi bölünüyoruz şimdi.Zihni sinir modeli Müslümanlarla,Müslümanlığı ve Allah korkusunu şekilde değil,gönülde yaşatanlar olarak…

        Ankara’ya her gelişimde,şehri daha gelişmiş ve güzelleşmiş buluyorum.Bu kentte yaşayanların çoğu,Melih Gökçek kızgınlığı nedeniyle benim bu görüşümü pek paylaşmıyorlar.Ama göz var,izan var,Başkent ilerliyor işte.Biz kolay beğenen bir toplum değiliz,her şeye bir kusur bulma hastalığımız zirvede olduğu için,yapılan iyi şeyleri de göremeyiz.Yapılanlar hangi parayla yapılıyormuş,doğalgaz borcu ödenmeyip bu paralar yatırılıyormuş dağa taşa,partili inşaat firmaları kollanıyormuş,Belediye Başkanı çok zenginleşmiş,serveti trilyonlarla ölçülüyormuş artık.Bir sürü dedikodu,laf,söylenti uçuşuyor havalarda.Bunlara baksanız,Melih Gökçek’in hapisten hiç çıkmaması lazım.Biz hakim değiliz,savcı değiliz ama yargısız infazda da üstadız işte…

        Şurası bir gerçek ki,yazın Ankara’da çekilen yoğun su sıkıntısı,Belediye Başkanı Gökçek’e büyük zarar vermiş.İtibarı,gücü iyice zedelenmiş,siyasi kolu ve kanadı iyice kırılmış.Bu açıkça belli oluyor ve Gökçek’e gidici gözüyle bakıyor herkes.Yerine yeni aday bulunmuş bile ama kimliğini açıklamak bana düşmez. Ankara gelişip ilerlerken,Çankaya’da bir milim düzelme yok.Dilim varmıyor ama,şehrin varoşlarına dönmesine az kalmış.Yollar berbat,çevre kirli ve bakımsız,trafik adına ne saçmalık varsa yapılıyor.Hele Cumhurbaşkanlığı köşkünün önünde bir çevre düzenlemesi var ki,evlere şenlik..Böyle bir rezaleti en geri kalmış köyün muhtarı beceremez.Şöyle irice bir yuvarlak düşünün,ortasına kurumuş,solmuş mevsime uygun olmayan bitki ve çiçekler ekmişler,çevresine de boyaları dökülmüş beton ve müthiş çirkin 16 yıldız yerleştirmişler.Altı kaval üstü Şişhane gibi bir şey…Ayıp,yazık,yabancılardan utanıyor insan. Yok mu bir peyzaj mimarı,yok mu orayı düzenleyecek üç-beş kuruşunuz?Sorumlusu kim diye bakıyorsunuz,CHP’li Belediye AKP’li Melih Gökçek’in,Büyükşehir Belediyesi ise Çankaya’nın üzerine atıyor suçu.

        Ankara’da bu kere iyice fark ettiğim bir güvenlik telaşı,bir can korkusu,herkesin yüzünde bir tedirginlik var.Caddeler,sokaklar polis kaynıyor.Şehir gizli bir kırmızı alarmda sanki.Sirenler çalıyor,tepe lambaları yanan araçlar savuruyor trafiği,siyah siyah arabalar geçiyor çevrenizden.Geçenlerin kimi bakan,kimi de kendini çok önemli sayan adamlar.Bazısının plakası kırmızı ama bazılarında da siyah plakalar vardı.Belli ki,belediyeye veya başka bir kamu kurumuna ait.Kimse denetlemiyor mu bunları?Sade vatandaşın dışında herkes önemli adam olmuş bu Ankara’da…

        Adım başı koruma,adım başı polis,kimi görseniz arkasında bir güçle dolaşıyor. Resmisi,sivili,bakanı,müsteşarı,genel müdürü,gazetecisi,işadamı korumasız çıkamıyorlar sokağa.Şimdi anladım polis niye yetmiyor,niye olaylara çabuk yetişemiyor,neden hırsızlığa-kapkaça mani olamıyor?Çoğunu korumaya vermişiz,milleti unutmuş ama onun üzerindekilerinin can güvenliğine öncelik tanımışız.

        Biz bu kadar korkakmıyız,ödlekmiyiz,bize arka çıkan olmazsa sokakta yürüyemeyecek kadar yüreksizmiyiz?Bu tabloya göre maalesef öyle.Evet devlet büyüklerimizi korumak lazım ama,halkı rahatsız edecek boyuttaki bir koruma ve görüntü tuhaf oluyor.Polis ordusuyla dolaşanları,korumasız halkın arasında yürüyemeyenleri görenler,’’Yahu bu adamlar kendilerini korumaktan aciz,milleti nasıl koruyacaklar’’diye endişeyle söyleniyorlar.

        Başbakanlığın önünden geçtim,oradaki güvenlik önlemlerini dünyanın en sert rejimleriyle yönetilen ülkelerin başkentlerinde bile göremedim.Bu sokak yıllarca trafiğe kesik,önünden geçenlere polis otomatik olarak potansiyel suçlu gözüyle bakıyor.Burada kuş uçurulmuyor,basın bile karantinaya alınmış.O merdivenlerde yıllarca gazetecilik yaptım,binanın içinde yıllarca bürokrat olarak çalıştım,ben böyle bir güvenliğe hiç şahit olmadım.Orada İsmet Paşa’ya ateş edildi,orada Süleyman Demirel’e saldıran biri burnunu kırdı,orada Bülent Ecevit’in başına hesap makinesı fırlatıldı ama, yine de böyle merkez bankası kasasını korur gibi bir korumaya tanık olunmadı.Güya en kabadayı,en Kasımpaşa’lı bir Başbakana sahibiz ama,görüyorsunuz onda bile yürek Selanik… Ankara’yı biraz daha dolaşayım,yeni gözlem ve izlenimlerimi yine nakledeceğim sizlere…

        canpulak@haberturk.com

        Diğer Yazılar