Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ARABA kullanıyordum, iftardan sonraki bir saatti. Ortaköy'de trafik sıkıştı her zamanki gibi ve karşı şeritteki arabayla aramızda 40 santim olduğu halde öylece kalakaldık. Arabanın içinde genç kadınlar, başörtülü hepsi. Sanırım dinledikleri müzik Candan Erçetin'di.

        Yüksek sesle, neşeyle dinliyorlar ve hep birlikte şarkıya eşlik ediyorlardı. Çok tatlı ve canlı görünüyorlardı; ben de gayri ihtiyari dönüp gülümsedim. Şoför mahallinde oturan genç kadın da gayri ihtiyari dönüp bana baktı. Tam döndüğü anda hâlâ şarkıyı mırıldanıyordu ama göz göze gelip de benim gülümsediğimi görünce...

        Gözlerini mütereddit kaçırdı, mırıldandığı şarkının son hecelerini yuttu ve gülümsemeden önüne döndü. Hayır, surat asmadı, sadece emin olamadı. Benden emin olamadı. Güvenemedi. Acaba "alaycı" mıydı gülümsemem? Ama bunu anlamak için yeterince uzun bakmaya cesaret edemedi, tedirgin oldu. Birkaç saniye ısrar ettim. Benden şüphelenmesi kalbimi kırdı bir an için çünkü.

        Birkaç saniye ısrar etmem hiçbir işe yaramadı, dönüp bakmadı bir daha. O, benden vazgeçti. Acaba benim ona, "Pencereler açık şarkılar söylemek de nesi?" diyerek baktığımı mı düşündü? Belki. Belki sadece başı açık bir kadınla öyle bir anlık bir samimiyet, tatlılık yaşamak istemedi. Ya da ben belki yüz ifademle onları öyle görünce bu neşeli, genç resmin hoşuma gittiğini... Sonuç olarak bir an için yoksunlaştık. İkimiz de bir gülümsemeyi, bir an için yaşanacak insani bir teması kaçırmış olduk.

        Firevvater'ın Elektrik City şarkısında dediği gibi, "Ölmek için illa şair olmana gerek yok/ O küçük şeylerdir insanı öldüren". Küçük bir şeydi yani, ben yazmasam buhar olup gitmiş bir andı insanlık tarihi içinde. Ama sanırım o an daha büyük gönül cinayetlerinin, ilişki yıkımlarının, insani yoksullaşmanın göstergesiydi. Canım sıkıldı.

        YOKSUNLUK SOFRASI

        "Bu sofrayı biz sadece yoksulluk yüzünden değil, yoksunluk yüzünden

        kuruyoruz" diyor Murat Menteş telefonda, "Adam gitsin otelde altın suyuna batırılmış somon yesin iftarda, afiyet olsun, bravo ama yiyen adam olsun! İnsan yediği somondan biraz olsun fiyaka almaz mı arkadaş! Hiç değilse yollarda ot toplayan zavallılar, dilenen çocuklar üzerine düşünecek kadar. Onlarla ilgili bir cümle kuracak kadar" diyor.

        Murat Menteş'in, "Yaşayan Kuran" tefsirinin yazarı İhsan Eliaçık'ın da sözcüsü olduğu Emek ve Adalet Platformu bugün saat 20.00'de İstanbul Taksim'de Gezi Parkı'nda buluşuyor. Lüks otellerde yapılan lüks iftarlara nazır yoksulluk ve yoksunluğa karşı iftar açacaklar.

        Murat dün telefon edip Aylin Aslım'ı, oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan'ı, Tuna Kiremitçi'yi de davet etti. Çünkü bu sofra "dindarlıkla" ilgili değil. Ya da dindarlığın yeniden tarif edileceği bir sofra. Sadece açların öfkesini anlamak için değil, onların yanında saf tutmak için değil, aynı zamanda "inanmanın" içeriğini yeniden tarif etmek için. Ben böyle anlıyorum.

        "İman etmek iyi işler yapmaktır. İyi işler yapan insana da iman etmiyor diyemeyiz" diyen İhsan Eliaçık'ın "mümin/mümine" tanımına daha yakın duran bir sofra.

        Öpüşenlere değil dövüşenlere müdahale etmenin ahlaki olduğunu düşünen bir sofra! Zekâtın "herkes eşitlenene kadar verilen" bir şey olduğunu söyleyen İhsan Eliaçık'a daha yakın... Bana göre ise almanın ve vermenin kalmayacağı bir dünya için kurulmalı sofra.

        KİBİR VE KARDEŞLİK

        Ben Londra'da olacağım. Oradaki yoksullara bakmaya gidiyorum. Siz bu yazıyı okurken ve sonra umarım Gezi Parkı'ndaki iftara giderken ben de Londra'nın kuzeyinde yoksulların alev almış öfkesine bakacağım. Yoksa o iftara ben de gelecektim. Çünkü...

        Çünkü oruç tutmayan "inançlıları" da kabul edecek bir sofrayı görmezden gelecek kadar kibirli olmamalı insan. Herkesin kendi gibi inandığı, birlikte inanmanın bir örnek inanmak demek olmadığı bir sofra kim bilir nasıl da kardeşçe bir yerdir...

        Bir anlık bir gülümsemeyi bile paylaşmakta tereddüt edilen bir yoksunlaşmaya karşı ne güzel bir cevaptır ekmeği bölüşmek. Allah insanı "ilgiden, alakadan ve sevgiden yaratmış" ise eğer, hepimiz bir kan pıhtısından daha fazlasıysak, birbirimize iman etmekten başka çaremiz var mıdır?

        Diğer Yazılar