Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her gün yazdığım yazılara doğal olarak, okuyucular tarafından mailler geliyor. Öyle ya, ben her gün bir konu hakkında düşündüklerimi yazıyorum.

        Daha doğrusu, kalbimin düşündüklerini yazıyorum. Beynimin düşündüklerini değil.

        Okuyan insanlar da anladıkları, ya da anlamadıkları ile ilgili fikirlerini yazıyorlar. Hepsini tek tek okuyorum. Beğendiklerini yazanlara çok teşekkür ediyorum. Ne güzel kalplerimiz anlaşmış diyorum. Dikkat edin fikirlerimiz anlaştı değil, kalplerimiz anlaştı diyorum.

        Gelelim diğerlerine.

        Eleştirilere.

        Zor vesselam zor.

        Sizi okuyorum, ama hiç beğenmiyorum. Ya da şu yazınızı sevdim, bu yazınızı sevmedim. Eyvallah. Şu konudaki fikriniz de, çok saçma, bana göre şöyle olmalıydı diyene, eyvallah. Aferin ne kadar dürüst, bak beni okuyor ve ciddiye alıp mail yazıyor diyorum. Başım gözüm üstüne.

        Ve herkese cevap veriyorum.

        Hakaret edenlere de cevap veriyorum.

        Nasıl cevap veriyorum.

        Şöyle.

        Adam diyor ki; ben seni hiç okumam, tesadüfen yazınızı gördüm.

        Senin oğlun, anası yaşında, 50 yaşında bir kadınla evlenmeye kalksa, mendil oynatırsın, takla atarsın, üstelik sen bir hiçsin ve hiç olarak kalacaksın. Boşuna uğraşma ünlü olamazsın.

        Ben de diyorum ki; be cahil adam, daha çok okuman gerek, bana gelince, ben hayatta bir hiç olarak yaşamak istiyorum. Hiç olmak çok özel bir şeydir. Aynı zamanda güzel bişeydir. You no. Ayrıca sahtekarlık yokkkk, sen beni bayıla bayıla okuyorsun. Söylemek lazım, söylerken de biraz erkek olmak lazım.

        Şimdi bu hakaret durumu, genel olarak ünlülerle ilgili yazı yazınca oluyor.

        Adam o kadar hayran yavşağı ki, bir anda okuyucu yavşağına dönüşüveriyor. An meselesi yani.

        Bir okuyucu suratından anladım, randevu evinde çalışan o....u'lara benziyorsun diye yazmış

        Yavşak olduğu kimseye laf ettim diye.

        Hemen cevap verdim, tabii. Haklısın, nasıl anladın bilmem ama, anneciğin de burada, yarın seni bekliyoruz dedim. Annen senden utanç duyuyor ama, ana kalbi işte, özlemiş seni dedim.

        Sonuç olarak, ne tenezül meselesine takılırım... Bal gibi tenezül ederim. Ne de ooooo, bakıyorum boş vaktiniz varmış, diyenlere. Boş vakit yaratırım.

        Var, evet, hem boş vaktim var, hem cevabım.

        Kimse kusura bakmasın.

        Herkese verecek cevabım var.

        Özellikle hakaret edenlere.

        Ve de ünlü yavşaklarına.

        Taş altında kalırım, laf altında kalmam.

        Ona göre...

        Biline.

        Diğer Yazılar