Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her milletin kendine has bir tarzı var. Bizimkinin de tadından geçilmiyor. Milletçe öylesine enteresan davranışlarımız var ki, görenleri kendimize hayran bırakıyoruz. Çarpıcı ve hatta göz dolduran alışkanlıklarımızdan işte bazıları.

        GÜLDÜĞÜNDE KENDİNİ DÖVME

        Çok tipik bir hareketimiz olmakla beraber, yapmayanın “yeterince” eğlenmediğine delalettir. Nereden geldiği belli değildir bu olayın, atalarımızdan yadigar herhalde ki yeni jenerasyonlarda dahi herkesin yaptığı bir davranıştır. Ne zaman ki arkadaşlarımızla eğleniyoruz ve hatta iyisinden kopmaya başlıyoruz; içimizden biri mutlaka ya kendini ya da hemen yanı başında duran o talihsiz kişiyi tartaklamaya başlıyor. İşin enteresanı döven de dövülen de bu davranışı yadırgamaz, gayet doğal, yapılası bir hareket olarak görür.

        “YOK” KELİMESİ BİZİM LUGATTA YOK

        Çoğunlukla biz kadınların yaptığı bir iştir ama arada erkekler de yapmıyor değildir. Biri bize canımızın istemediği bir şeyi yaptırmaya kalkarsa “yok” demeyiz. Bunun yerine yüzümüzdeki her mimiği kullanarak, kaşımızı alnımızın en uç noktasına kadar götürür ve ağzımızı açmadan mırıldanarak “CIK” deriz. Son derece asap bozucu ama bir o kadarda yerinde bir davranıştır. Çünkü karşı taraf bu hareket yapıldığında bilir ki o konu daha uzamamalıdır.

        NERELİ OLDUĞUNU SÖYLEME

        Yapmak istemediğimiz işler karşısında kadınlar olarak “cık” lıyoruz ama erkeklerimizin de bu konuda en az bizim kadar benzersiz olan bir alışkanlığı var. Nereli olduğunu söyleyerek durumu kökünden çözmeye kalkışmak, Türk erkeğinin tipik işi. Örneğin biri “hadi tango kursuna gidelim” desin, karşı taraftan gelen “Urfalıyım ben” cevabı konuyu açılmamak üzere kapatır.

        PARA ÜSTÜNÜ BÜTÜN ALMAYA ÇALIŞMA

        Dünyanın başka bir yerinde daha eşine rastlanmayan davranışımız; para üstünü bütün almak fantazisi. İster takside, isterse markette hiç fark etmez, o para üstü bütün olacak arkadaş. Çok net, milletçe bozukluklara karşı garezimiz var. Hayır işin en acıklı kısmı bu alışkanlığımızı yabancı memleketlerde de yapıyor olmamız. Haklı olarak elalem anlamıyor bizim bozukluğa olan garezimizi ve bize tabiri caizse bön bön bakıyor. Bizde çoğunlukla o anlarda kasada yırtınıyor oluyoruz “Bak; ben sana şu kadar verdim, sen bana bu kadarı, böyle vereceksin” diye. Bir türlü bakkal hesabını anlatamıyoruz şu ecnebilere!

        YAYA GÖRDÜ MÜ HIZLANMA

        Bunu panikten mi yoksa sadistçe bir zevk vermesinden dolayı mı yapıyoruz henüz kavrayamadık ancak, böyle bir gerçek var hayatımızda. Karşıdan karşıya geçerken ya da saçma kaldırım çalışmaları yüzünden yoldan yürümeye mecbur kaldığımızda mutlaka karşılaşırız hızlanan sürücü olayıyla. Hele ki erkek arkadaşımızla karşıdan karşıya geçiyorsak eyvahlar olsun! Gaza basan şoföre bir de erkek arkadaşının bir ton kızması olayı “oh bal kaymak” tadına getiriyor.

        ASANSÖR TUŞLARINA DEFALARCA BASMA

        Halbuki tek bir kere basınca akıllı asansörler durumu algılıyor. Ancak biz önemli insanlar topluluğu olduğumuzdan ve her birimizin işinin acil olması sebebiyle, o tuşlara defalarca basarız ki asansör çabuk gelsin. Buradaki amaçta etrafımızdaki insanlara aciliyetimizi göstermek ya da ederimizi hissettirmektir. Neyse, amaç her ne olursa olsun, o garibim asansör tuşlarına onlarca defa basılır ve bu sebeple her iki günde bir asansörlerden biri bakıma alınır.

        BIÇAKLA VAKİT KAYBETMEDEN YEME

        Burada Türk erkeklerine iki çift lafımız var! Açlığın fena bir sınanma olduğunu biliyoruz ancak “bıçakla vakit kaybedemem, çatalın kenarıyla olayı halledeyim hatta direk olaya elle gireyim” sabırsızlığında yemek yemek çoğu Türk erkeğinde genetik olsa gerek!

        Diğer Yazılar