Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hafta içinde Kolektif House’da güzel bir konuşmaya katıldım. Konuşmacılar arasında Nevzat Aydın vardı. Adam yemeksepeti.com’u yarım milyar doların üzerinde Delivery Hero’ya satınca bir anda memleketin bir numaralı patronu oldu. Gerçi memleketin deyip hakkını yemeyeyim, dünya resmen onu konuştu: CNN’in, Time’ın da aralarında bulunduğu pek çok yerde onunla ilgili yazılar çıktı. Böyle olmasında elbette ki Nevzat Aydın’ın şirket çalışanlarıyla paylaştığı paranın etkisi büyük. Bende kendisinin nasıl biri olduğunu, satıştan sonra neler yaptığını ya da yapacağını merak ettiğimden konuşmasını dinlemeye gittim. Sizlere de konuşmasından kesitler vererek nasıl bir patron olduğundan bahsetmek istiyorum…

        İnsanları bekletmek bir yana dursun, vaktinden önce gelip koltuğuna oturan biri. Yani ben önemliyim, insanlar biraz bekleyebilir egosu adamda yok ve hatta karşınızda otururken hiç de yarım milyar dolarlık bir adam demiyorsunuz, bilakis işte tam bir Trabzonlu diyebileceğiniz tiplerden. Bu kanıya da onca parayla neler yapmayı düşünüyorsunuz sorusuna verdiği “ Belki bir restoran açarım, belki bir futbol takımı alıp alt liglerde savaşırım, hiç belli olmaz…” şeklindeki içten cevabıyla vardım.

        Konuşmasından çıkardığım kadarıyla işini önemseyen ve bunun yanında iletişime değer veren biri. Belli ki paranın getirdiği gücü inkar etmiyor ama onu gereğinden fazla da önemsemiyor. Zaten parayı o kadar önemsiyor olsa girişimcilere, iş arkadaşlarına yatırım yapmaz, en önemlisi de şirketini teklif edilen ilk rakama satar giderdi.

        Dürüstlük ve Samimiyet

        Gözünü sevdiğimin telefonundan köşedeki ocakbaşına dürümü sipariş ettik mi on dakikada yemek kapımızda… 2000’li yılların başında, deyim yerindeyse “internet mücadelesi” verdiğimiz yıllarda online olarak yemek siparişi vermek, hem de bir siteden… Bu alışkanlığa karşı nasıl ayakta durulabildiniz, dahası nasıl direnebildiniz? sorusu herkesin merak ettikleri arasındaydı. Nevzat Aydın dürüstçe “ Başta para kazanamadığımızdan zor oldu her şey… Restoranları ayarlamak için ben de gittim görüşmelere. İlk 17 firmanın 16’sını ben bağladım, yeri geldi şikayet telefonlarını açtım…” diyecek kadar samimi yanıt verdi. “Ay başı geldiğinde maaşları nasıl yatıracağımızı düşünürken; tutup Londra’da da bu işi yapsak olayına giremiyorsunuz…” diyecek kadar da açık sözlüydü.

        IK’cılar Şok

        Konu ister istemez bir ara yemeksepeti.com’un çalışanlarına verdiği paraya geldi. Satılan paranın yanında, tabii ki dağıtılan rakam ufak kalıyor ancak; çalışanların ihtiyaçlarını ciddi oranda karşılayacak rakamlardan bahsetti. Yemeksepeti’nin satışından sonra firmadan yalnızca bir kişinin ayrıldığını da ekledi. Zaten bu zamana kadar işten ayrılanlardan tek bir kişi bile şirkete dava açmamış. Bir şirket için inanılmaz bir şey bu. Bu başarısını da bana kalırsa patronculuk oynamadan, işini samimiyetle yürütmesine borçlu.

        Bir Fikrim Var

        Yeter ki sağlam temelleri olsun. Günde minimum altı-yedi proje önüne geliyormuş. Genç insanlar, yeni fikirler… Rakip olur kaygısı olmadan pek çok projeyi destekliyor. Yalnız haberiniz olsun, mesai çıkışında üretilen “ Benim bir fikrim var” girişimciliğiyle onu yatırım yapmaya ikna etmek zor gibi.

        Kafa yapısı olarak alışageldik patronlardan çok farklı. İnsana, iletişime değer verdiği için de muhtemelen elini attığı ya da atacağı işlerde de başarılı olacak. Umarım onun gibi girişimciler her geçen gün daha da artar.

        Diğer Yazılar