Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Benim turist olamayışımın iki büyük nedeni var. Birincisi en yakın arkadaşım Rio’lu... İkincisi Brezilyalıların kültürü bizimkisine çok benziyor.

        Dünyanın öbür ucundaki bir ülkeyle nasıl oluyor da bu kadar benziyoruz? Aklıma sadece mevsimsel etki demek geliyor. Sıcak memleketin insanı sıcaktır.

        Espri anlayışları, konuşurken sana dokunmaları, güldükleri zaman yanındaki insana vurmaları derken Türklere has olduğuna inandığım pek çok hareketi onlarda da gördüm. Açıkcası biraz hayal kırıklığı yaşadım. Sen kalk İstanbul’dan taa Rio’ya git, yeni bir memleket, kültür göreceğim diye heveslen, derken kendini İstanbul’da gibi hisset!

        1-Trafik berbat!

        Yaz olimpiyatlarına harala gürele yetişmeye çalıştıklarından her yer inşaat halinde. Trafiğin içine edilmiş bir durumda ve Brezilyalılar da bu durum yüzünden sürekli söyleniyorlar. Otobanları altı şeritten iki şeride düştüğünden çılgınca bir trafiğin içerisinde sıkışıyorsunuz. Üstelik bizde olduğu gibi bir gün önce 45 dakikada gittiğin yolu azıcık yağmur çiselediğinde 3 saatte gidiyorsun. Aynı İstanbul! Bir de bilirsiniz, köprü trafiğine girerken yolda kağıt helva satıcıları vardır ya, onlarda da muz satıcıları yol boyunca eşlik ediyor trafik mağdurlarına…

        2-Yabancı gördüklerinde hemen konuşmaya başlıyorlar

        Bizde nasıl ki aile büyükleri yabancı birini gördüğünde çocuklarına “ Hadi konuşsana, pratik yap!” diye zorlarlar, aynısını Brezilyalı büyükler de yapıyor. Ne kadar İngilizce öğrenmeye çalışan ya da bilen insan varsa, Rio’da olduğum süre boyunca hepsi yanıma gelip benimle pratik yapmaya çalıştı. Hatta şu cümleyi bile işittim “ Seni tamamen anlıyorum ama cevap veremiyorum!” İşte tüm dava da bu zaten, bilip cevap verememek, global bir sorun!

        3-Kapı gıcırtısına oynuyorlar

        Fakir olabilir hatta bize nazaran daha az eğitimli olabilirler ama kabul edelim eğlenmeyi biliyorlar. Eğlenmekten anladıkları ise alabildiğine kalça hareketleriyle kopmak! Biz nasıl ki göbecikleri atıyoruz iki müzik duyunca, onlarda alabildiğine kalça atarak kopuyorlar. Ufak bir ritim duyduklarında bile nerede olurlarsa olsunlar dans etmeye başlıyorlar.

        4-Atarlı şarkıları pek seviyorlar

        Eski sevgiliye giderli şarkılar nasıl ki bizde pek bir sevilir, Brezilya'da da aynen öyle bir durum var. Bizdeki Demet Akalın onların Anitta’sı! Şarkıların neredeyse tamamı atarlı ve ona göre de koreografisi var. Öyle rastgele dans etmiyorsun. Her sözün bir hareketi var. Atara atarsa, harekete hareket!

        5-Düğünleri de bizim gibi

        Dünyanın neresine gidersek gidelim sanırım bu seremoni hep aynı. Tanık olduğum bir olaydan daha bahsedeyim: Düğünden bir gün önce Flavia’nın annesi, teyzesi akrabaları eve doluştu. Her biri tek tek hazırladıkları el emeği göz nuru eşyaları arkadaşıma hediye etti. Şimdi olaydaki kopuş anı şudur: Gelen hediyeler. Kenarına kaneviçe işlenmiş havlular, bornozların üzerine yazılmış isimler, örtüler… Bizdeki bohçaya sarılmış gibi değil de tek tek paketler halinde! Hediyeleri görmeye başladığımda “Brezilyadayım şu an değil mi?” diye kendime sorduğum bile oldu… O denli Türk işi hareketlere şahit oldum!

        6- Tipik yemeklerine gel: Kuru Fasulye-Pilav

        Değişik bir yere gittiğinizde ister istemez oranın yerel tadını denemek istiyorsunuz. Bende öyle yapmak istedim de istemez olaydım. Karşıma çıka çıka kuru fasulye pilav çıktı. Brezilyalıların tipik yemeği “Brasileirinho” dedikleri, her şeyin aynı anda servis edildiği, bir yemek. Bir heves siparişimi beklerken etin yanına gelen salata, fasulye eşliğinde sade pilavı görünce yıkıldım! Hayır yani Japonlar bile pilava yumurta falan kırıyorlar tat vermek için, bunlar bildiğin lapa getiriyorlar. Ufak porsiyonda sanırımbilmediklerinden pirinçler tabağın bir kenarında üvey evlat muamelesi yiyor. Şunu da ekleyeyim fasulyeleri de Meksika fasulyesi… Bir Türk’e kuru fasulye-pilav ikilisini geleneksel yemeğimiz diye sunduklarından içimdeki Türk damarı ayaklandı! “ Sen gel de bizdeki kuru fasulye-pilav ikilisini ye… Bu ne böyle?” diye tipik bir çemkirişte bulundum. Aslında sinirim onlara değildi, kurunun burada da karşıma çıkması beni allak bullak etti!

        7-Sallantılı küpen yoksa, çıplak muamelesi yiyorsun

        Gece dışarı çıkarken, düğünde dernekteyken mutlaka sallantılı küpe takılmalı. Kokoş bir ırk olması bakımından da bize benziyorlar. Abartı saçlar, koyu makyajlar ve sallantılı imitasyon küpeler... Bunlar bir arada değilse çıplaksın demektir. Bizde ki “ Ay çok sadesin, yok mu bir küpen falan?” muhabbetinin aynısı burada da var. Üstelik bir de ikna durumu var “Al bunu tak...” diye ki dillere destan.

        8- Futbol sohbeti olmayan bir masa yok

        Nereden geldiğini öğrendiklerinde hemen takımını ve transfer olan Brezilyalı futbolcuları tanıyıp tanımadığını soruyorlar. Galatasaraylı olmam sebebiyle Melo, Alex Telles derken ne kadar Brezilyalı oyuncu varsa hepsiyle ilgili konuşurken kendimi buldum. Futbol diyince Brezilyalı erkeklerin de içlerine bir şeyler kaçıyor!

        Diğer Yazılar