Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa 23 yıldır aranıyordu denizde yüzerken yakalandı
        .png
        .png

        Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, cinayet zanlısı bir kişinin Cankurtaran sahilinde yüzdüğü bilgisini aldı.

        ZANLI GÖZ TAKİBİNE ALINDI

        Hemen harekete geçen sivil polis ekipleri, Cankurtaran sahilde yüzen zanlıyı göz takibine aldı. Bir süre yüzdükten sonra yorularak karaya çıkan zanlı gözaltına alındı.

        'BEN ARADIĞINIZ KİŞİ DEĞİLİM' DEDİ

        Gözaltına alınan Yılmaz Baş, cebinden Yılmaz Çevik sahte kimliğini polise göstererek onları atlatmaya çalıştı. Ancak polisin ısrarlı sorgusu sonrasında, Yılmaz Baş suçunu itiraf etti.

        23 YIL BOYUNCA KAÇMAYI BAŞARMIŞ

        Yılmaz Baş’ın 1996 yılında Ordu’da annesi Emine Baş ile yengesi Saadet Kaya’yı öldürdükten sonra kayıplara karıştığı belirlendi. 23 yıl boyunca tüm polis birimlerini atlatmayı başaran Yılmaz Baş sonunda yakayı ele verdi. Ancak Baş,suç tarihinde cinayet suçu için uygulanan kanuna göre zaman aşımı süresi dolduğu için serbest bırakıldı.

        CEZA HUKUKÇULARINDAN AÇIKLAMA

        Habertürk'ten Arzu Kaya'nın haberine göre, Avukat Ramazan Dinç, “2005 yılından önceki yıllarda eski TCK 765 sayılı yasa geçerliydi. İşlenen suçlarda 20 yıl zamanaşımı vardı. 2005’den sonra çıkarılan TCK 5237 sayılı yasaya göre bu süre 30 yıla çıkarıldı. Zamanaşımını engelleyen durumlar da var. Bunlar da değerlendirilmelidir. Suç tarihinde sanık hakkındaki leh olan karar 20 yıl olduğu için o hüküm uygulanıyor" diye konuştu.

        Türk Alman Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih S . Mahmutoğlu, Habertürk'e yaşanan bu durumu yorumlarken, zaman aşımı nedeniyle sanığın serbest kalmasının cezalandırılmasının önüne geçtiğinin altını çizerek, "Bazı suç tipleri haricinde dava zaman aşımı süreleri kişinin cezalandırılmasının önüne geçer. Süreler suçların ağırlığına göre belirlenir. Ayrıca yasalarda değişikliksöz konusuysa lehe yasa dikkate alınır. Bu olay bakımından o tarihte yürürlükte olan 765 sayılıTCK'nın 102. maddesine göre insan öldürme suçunun dava zamanaşımı süresi 20 yıldır. 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 S .YeniTCK'nın 66 maddesine göre ise bu süre daha uzundur.Suçun vasfına göre 25 ya da 30 yıl olabilir. Yukarıda değindiğim gibi eski yasa şüpheli lehinedir. Bu açık hüküm ve süre nedeniyle serbest bırakılmıştır" dedi.

        Konuya ilişkin açıklama yapan ceza hukukçusu Av. Berzan Ekinci ise hem yasa nedeniyle sanığın serbest kaldığını hem de yasanın bu anlamdaki yetersizliğine değindi. "Eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerine göre suçun işlendiği tarihten itibaren 20 yıl geçtiği için bu düzenleme karşısında sanık serbest kalmış. Adam öldürme fiillerinde bu sürenin kısa olduğunu yetersiz olduğunu da söylemek mümkün. Bu şekli ile annesini öldüren bir şahsın 23 sene sonra da olsa serbest kalması kamu vicdanında ciddi bir yara açacaktır ve tatmin etmeyecektir" dedi.

        Avukat Süreyya Kardelen Yarli ise suçun 1996 yılında işlendiğini belirterek, "Türk Ceza Kanunu 2005'te değişti. Bu suçta 2005 yılından önceki zaman aşımı sürelerin uygulanması gerekiyor. Yani kişi şuan bile yakalanmış olsa suçu işlediği zaman zaman aşımı konusunda hangi TCK varsa ona tabii oluyor. Eski TCK'da zaman aşımı süreleri kısa. İnsan öldürme suçunda 20 yıl" dedi. 'Öldürme' suçunun zaman aşımına tabii olmaması gerektiğinin altını çizen hukukçu Yarli, "Zaman aşımı TCK'da insanlığa karşı işlenen suçlar için işlemez. Bu suçlar soykırım, insankaçakçılığı gibi suçlardır. Kasten insan öldürme, hayata karşı işlenen suçlardan olduğuiçin zaman aşımına tabidir. Kasten insan öldürme, cezası en yüksek olan suçlardan biridir. Bu kadar ağır sonuçları ve cezası olan bir suçun da bu kapsamda değerlendirip zaman aşımına tabi olmaması gereklidir. Zira birini öldürmek sadece birkişiyi öldürmekle bitmez, aslında biz o kişinin bütün yakın ve sosyal çevresinde bir yıkım yaratmış oluruz. Yani etkisi en ağır ve en geniş suçlardandır" diye konuştu.

        İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, yaşanan olaya ilişkin şunları söyledi:

        "Eski Türk Ceza Kanununa göre müebbet hapis cezasını gerektiren bir suçta, suçun işlendiği tarihten itibaren 20 yıl geçtiği taktirde, suç zamanaşımına uğruyordu.‬ ‪Ancak zamanaşımı işlerken dava zamanaşımını kesensebepler vardı. Örneğin, sanık hakkında kaçak ya da saklanmış olması halinde çıkarılan yakalama kararı, sanığın sorgusunun yapılması için çıkarılan celpname, zorla getirme kararı, tutuklama ve iddianame gibi işlemler.‬ ‪Bu nedenlerden biri ortaya çıktığında zaman aşımı kesilir ve o ana kadar işleyen zaman aşımı süresi yanar. Zaman aşımı,kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlar. Ancak kesilip tekrar işlemeye zaman aşımının bir üst sınırı vardı. Buna göre kesilme sebepleri ile zaman aşımı, olağan zaman aşımı süresinin yarısı kadar bir süre kadar uzayabilir. Örneğin bu olayda, olağan zamanaşımı süresi 20 yıldı. Ama zaman aşımını kesen işlemler yapılsaydı bu süre 30 yıla çıkardı.‬"

        Sözüer sözlerini şöyle sürdürdü:

        "‪Burada araştırılması gereken husus zaman aşımını kesen işlemlerin yapılıp yapılmadığıdır.‬ ‪Eğer yapılsaydı, olağanüstü zaman aşımı süresi dolmayacaktı.‬ ‪Şayet zaman aşımını kesen işlem, kasten yapılmaz ve suç zaman aşımına uğratılırsa, o taktirde işlemi yapmayanının sorumluluğu söz konusu olur. ‬ ‪Yeni Türk Ceza Kanununda suçların zamanaşımı süreleri uzatılmıştır. Böylece özellikle öldürme gibi ağır suçların zaman aşımına uğraması çok çok güç hale gelmiştir.İnsanlığa karşı işlenen suçlarda ve işkence suçunda ise zamanaşımı yoktur."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ