Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Moda Nedir?

        Akademik üsluptan mobilya dizaynına, dans ve müzik tarzından dekorasyon objelerine, mimari yapıdan mutfak ürünlerine kadar, herhangi bir alanda popüler olanı, cazip görülen ve talep edilen şeyi işaret etmek üzere kullanılabilen bir anlam içeriğine sahiptir. Kavram, modernitenin kültürel bir bileşeni olarak veya beden ve giyinme ile ilintilendirilerek yorumlanmaktadır. Ancak gündelik dilde daha çok kılık kıyafeti ve ürünün zamaneliğini tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Bu bağlamda moda, sıradan insanın kimlik inşa sürecinde gerçekleştirdiği seçimlerini yönlendirici güç olarak işlev göstermektedir. 1960'lı yıllardan itibaren akademik çevrelerin ilgi alanına girmiş, cinsiyet rolleri, cinsiyet eğilimi, etnisite, sınıf gibi unsurlarla birlikte değerlendirilmeye; tarih, coğrafya, felsefe, sosyoloji, siyaset, ekonomi ve kültürel çalışmalar tarafından olgunun önemi, işlevleri ve sonuçları araştırılmaya başlanmıştır.

        Etimolojik kökeni itibarıyla her ne kadar yapma ve gösteriş eylemine göndermede bulunulmaktaysa da, bu ilişki kavramın modern dönem kullanımında belirsizleşmiştir. Hatta üretilen nesne/obje ve ürünün stili dikkate alınmakta, üreticilerin kimler olduğu ve üretimin hangi şartlar altında yapıldığı nispeten ihmal edilebilmektedir.

        Moda konusunu çalışan araştırmacılar, bazı ön kabullerden yola çıkarak ve genel olarak kabul gören bazı düşüncelerle ilişkilendirerek kavramı açıklamaktadır. Buna göre araştırmacılar modayı, sosyal kontrol veya toplumsal değişim ekseninde, yenilik ve iletişimin yayılmasıyla ilişkilendirerek; sosyal farklılaşma ve tabakalaşma açısından; kolektif davranış yönelimi olarak incelemiş; ve son olarak, bir toplumsal bir güç olarak modanın bireysel anlamını ele almışlardır.

        Moda olgusunun kılık kıyafet ve giyim ile ilintili olarak kavramsallaştırılmasına çeşitli tarihsel gelişmeler katkıda bulunmuştur. 17. yüzyılda moda dergilerinin ortaya çıkması ona görünürlük kazandırarak cazip hale getirmiştir. Öte yandan Fransız moda derneklerinin kurulmasıyla, terzilerin aristokrat olmayanlar için kılık kıyafet dikmesine izin verilmeye başlanmış; böylece maddi gücün yetebileceği pahada ürünlerin perakende satışı mümkün hale gelmiştir. 19. yüzyılda Endüstriyel Devrim'in yükselişi ile beraber, giyim daha hızlı üretilir ve dolayısıyla daha ucuz hale gelmiş; eş zamanlı olarak tasarım, terzilik ve dikişten ayrı bir profesyonel alana dönüşmüştür. 20. yüzyıl ise tasarımın markalaşma ile değer kazandığı dönem olmuştur. 21. yüzyıl giyimin, kültürel bir objeye dönüşmesine ve dolayısıyla üretim, tüketim ve gösteriş döngüsünde moda bağlamına oturmasına neden olmuştur. 

        Moda olgusunu toplumsal çerçevede ve karşılıklı etkileşime dayalı ilişki yapısına dayandırarak ilk analiz eden kişi Georg Simmel'dir (ö. 1918). Ona göre moda, toplumsal ve kültürel değişimlerle bağlantılı boyutlara sahiptir; özellikle sınıf ayrımlarını sürdürmede önemli rol oynar. Şöyle ki, kişi sosyal adaptasyon ve taklit ihtiyacını gidermek amacıyla (benzeşme), ve kendini diğerlerinden ayırmak için (farklılaşma) bireysel kimliğine ilişkin beyanda bulunma isteği duyar; bu eğilim aynı zamanda grup kimliklendirmesinde kendini ayırma ihtiyacını karşılamak için de sürdürülür. Örneğin üst sınıf kendini alt sınıftan ayırmak için giyinir, alt sınıf ise üst sınıfı taklit eder. Üst sınıfın stili çoğunluk tarafından benimsenmeye başlandığında üst sınıf stilini değiştirir. 

        Moda döngülerinin sınıf üzerine temellendiğini iddia eden bir diğer isim ise Thorstein Veblen'dir (ö. 1929). İşçi sınıfının tüketim alışkanlıkları ile moda döngüsünü açıklayan Veblen'e göre bir şeyin moda haline gelmesi, arz ve maliyet ile ilişkilidir. Moda, sınıfları ayırt etme yolu olmanın yanı sıra zenginlik ve gücü gösterme aracıdır. Zenginliğin görünür hale gelmesi, onun diğerleri tarafından arzulanmasına neden olur. 

        Simmel ve Veblen'in Tabana İnme Kuramı/Sınıf Farklılığı Kuramı, sınıftan daha etkili olabilecek yaş, ırk, cinsiyet gibi unsurları görmezden geldiği için ve hatta elit/üst sınıfın artık modanın üreticisi ve taşıyıcısı olmadığı ileri sürülerek eleştirilmiştir. Bunlardan biri moda öncülüğünü üst sınıf ile sınırlandırmayan, her sınıftan bireylerin beğenisi ile oluştuğunu ileri süren Blumer'in (ö. 1987) Kolektif Seçim Kuramı'dır. Buna göre öncelikle moda hareketi başlar; sosyal sınıfların taklit ve farklılaşma yönelimleri onu takip eder; ancak tasarımcılar ve diğer etkili figürler, beğenileri tasarıma dönüştürmede önemli rol oynar. Moda akımı, yukarıdan, aşağıdan ve yatay ilişkiler üzerinden alınıp, anlamlandırılarak yayılır. Bir şeyin moda olup olmadığı döngüdeki aktörlerin tercihleri, ürünün kullanışlılığı ve pahası ile ilişkilidir. Zira tasarımcıdan imalatçıya ve pazarlamacıya kadar hedef kitle -örneğin kadınlarken- kim olursa olsun, tüketicilerin tercihleri ürünün moda döngüsündeki ve pazar payındaki yerini belirleyebilmektedir.

        Öte yandan moda konusundaki teorilerin, modanın Batı toplumunun ürünü olduğu ön kabulüyle hareket ettiğine ve Batı kültüründe kabul edilebilir olan davranış kodlarının onaylanması şeklinde inşa edildiğine yönelik eleştiriler de söz konusudur. Oysa gençliğin ve alt kültürlerin -kendilerini diğerlerinden ayrıştırmak adına- mevcut düzene ve kabul edilebilir davranış kodlarına tepkilerini, -kimi zaman sanat alanında ve- giyim tarzlarıyla semboller üzerinden ortaya koyduğunu söylemek mümkündür. 

        Moda, endüstriyel gelişmelere paralel olarak varlığını inşa etmiş; aynı süreçte kimlik belirteci yönüyle modern kültürün temel bileşenlerinden birine dönüşmüştür. Teknolojik gelişmeler ürünlerin imalatını kolaylaştırırken, bilgiye erişimi de bir o kadar zahmetsiz kılmaktadır. İnsanlar ise toplumun genelinden ayrışma ihtiyacını teknolojinin yeni araçları sayesinde ulaştığı bilgi ve ürünlerle gerçekleştirebilmektedir. İnsanlar kimliklerini semboller üzerinden kurgulamaktan ve göstermekten vazgeçmediği sürece, moda olan-moda olmayan ayrımı devam edecek ve ekonomideki yerini korumayı sürdürecektir. Modanın ekonominin işleyişindeki payı ise kapitalist döngünün kırılmasını engelleyecektir.

        YAZAR

        Özlem Uluç Küçükcan