Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Sanayi Coğrafyası Nedir?

        Sekonder sektör olarak nitelendirilen sanayi faaliyetleri, ekonomik coğrafyanın bir alt dalı olan sanayi coğrafyasının başlıca araştırma alanını oluşturmaktadır. Sanayi kavramı, sözlükte, ham madde işlenerek yapılan her türlü ürün şeklinde açıklanmaktadır. Bu tanımlama sanayinin birçok dalı için geçerli olsa da birçok yönüyle eksiktir. Daha genel bir tanımlamayla sanayi, maddenin ve bilginin bireyler veya diğer süreçler tarafından kullanılabilir hale getirildiği bir dizi işlemi ifade etmektedir. Başka bir ifade ile sanayi, sadece ham maddelerin değil; aynı zamanda fikirlerin veya bilginin de birer ürüne dönüştürülmesini içermektedir. Bu kapsamda imalat; en ilkel şekliyle ev, geleneksel veya bazı sektörler için modern haliyle atölye ve tamamen gelişmiş biçimiyle fabrika olmak üzere üç farklı ölçekte gerçekleşmektedir. Ancak bu anlamlandırma ve sınıflandırma birçok yönüyle sanayinin ekonomi içerisindeki boyutunu ve coğrafya araştırmalarına konu olan yönünü basitleştirmekte, hatta gizlemektedir. Ekonominin kalbi olan sanayi, yarattığı fiziksel peyzaj ve mekansal düzen ile de ekonomik coğrafyanın merkezini oluşturmaktadır. 

        Sanayileşme, sermaye birikimini hızlandırmakla kalmamış, onunla eşdeğer bir anlama bürünmüş ve onun belirli yerler ve bölgelerde yoğunlaşma eğilimini de arttırmıştır. Sadece bireyler arasındaki değil, aynı zamanda ülkeler ve bölgeler arasındaki farkı da genişletmiştir. Yerleştiği her bölgede, şehirleşme süreçlerini hızlandırmış, hatta çoğu kırsal yerleşim birimini ülkelerin sayılı şehirlerinden biri haline getirmiştir. Ayrıca sahip olduğu üretim biçimini ve mantığını kırsala yayarak, söz konusu yerleşim birimlerindeki iş gücünü fazlalık yaratacak şekilde dönüştürmüş ve kentlere yoğun göç akımlarını başlatmıştır. Şehirler gecekondu yerleşmeleri ile büyüyen bir yapıya bürünmüştür. Daha da önemlisi sanayi faaliyetlerinin zaman içerisinde yapısal veya mekansal farklılaşmasıyla birlikte, onun ürettiği bu mekansal düzen ve toplumsal yapılar da değişmiş/dönüşmüştür. 

        Bu anlamda sanayi faaliyetleri temel olarak fordist ve postfordist olarak adlandırılan iki imalat düzeni arasında geçiş yaşamıştır. Kitlesel ve daha katı imalat biçimini ifade eden fordist imalat 1970'li yıllarda zayıflamış ve yerini daha esnek, talebe göre imalatın yapıldığı postfordist imalata bırakmıştır. Bu süreç sonucunda istihdam yapısı, işletmelerin mekanı kullanma biçimleri, işletmeler arası ilişkiler, kısaca sanayi faaliyetlerinin yarattığı toplumsal ve mekansal düzen yeniden inşa edilmeye başlamıştır. Söz konusu iki dönemin ötesinde, sanayi sermayenin olağan hareketlerinden olan her kriz döneminde yeniden yapılanmış ve etkileri de benzer bir dönüşüm geçirmiştir. Ayrıca zaman içerisinde, mamuller bir yüzyıl öncesi ile kıyaslanamayacak kadar çeşitlenmiştir. Giyim ürünleri imalatı veya demirin işlenmesinden yüksek teknoloji sanayilerine ve bilginin doğrudan ürün haline gelmesine kadar geniş bir çeşitliliğe bürünmüştür. Böyle bir ilerleme, aynı zamanda sanayinin mekansal analizinde birtakım zorlukları da beraberinde getirmiştir. Çünkü bir yanda mevcut imalat kollarının yer seçim kararlarında ve yapısal özelliklerinde meydana gelen değişimler, diğer yanda sürekli eklenen yeni iş kolları bulunmaktadır. Her bir sektör veya alt sektör kendine özgü bir mekansal ve toplumsal yapı ürettiği için mevcut ve olası peyzajların okunması her geçen gün güçleşmektedir.

        Diğer yandan coğrafyacıların sanayiyi ele alma biçimlerinde de zaman içerisinde birtakım değişimler gözlemlenmiştir. İlk başlarda araştırma gündemi iki ayrı güzergahta ilerlemiştir. İlki sanayinin yer seçimi kararları ve bunun oluşturduğu mekansal düzen üzerine kuruludur. İkincisi ve daha yaygın olanı ise sanayinin toplumsal ve çevresel etkileri üzerine yoğunlaşmaktadır. Birincisi görünüşte daha doğrudan bir incelemeyi ifade etse de alan yazındaki birikim özellikle ikincisinde sınırsız bir çeşitliliğin varlığını yansıtmaktadır. Öte yandan yakın tarihli araştırmalarda, özellikle de yer seçimi konusunda pozitivist düşüncenin zayıflamasıyla birlikte, sanayinin oluşturduğu mekansal kalıplar, sosyal düzen ve firmalar arası ilişkiler (bilgi akışları gibi) üzerinden okunmaya başlamıştır. İfade edilen değişimle, herşeyden önce, sanayinin dağılış kalıbının çeşitli toplumsal sınıfları ürettiği ve söz konusu sınıfları mekansal anlamda biçimlendirdiği bir yapı olarak kabul edilmiştir. Bu yönüyle de sanayinin coğrafi bir yorumu, salt ekonomik bir analizin ötesine geçerek, onunla aynı öneme sahip bir nitelik de kazanmıştır. 

        Son olarak sanayinin en önemli niteliklerinden biri mekansal yoğunlaşma eğilimi sergilemesidir. Çünkü en uygun yerler sadece belirli alanlarda/bölgelerde var olabilmektedir. Bu husus sanayi coğrafyacıları için bir bakıma odaklanılması gereken yerleri de işaret etmektedir. Nitekim niçin böyle bir dağılış düzeninin var olduğu geçmişten beri sorgulanan bir meseledir. Ama aynı zamanda olası gelişme bölgelerinin, uygun yerlerin veya sanayi faaliyetleri için dezavantajlı alanların tespiti ve yorumlanması da bir o kadar önemlidir. Burada birçok bakımdan bilginin uygulamaya dönüştüğü bir yönelim gözlenir. Eğer üretilen fikir sanayicinin kazancında optimum bir değişiklik sağlayacak düzeyde ise bilginin uygulanmasına kolaylıkla geçebilmekte ve sanayinin oluşturduğu mekansal düzen yeniden organize edilebilmektedir.

        YAZAR

        Kadir Temuçin