Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Tahkim Nedir?

        Tarafların, aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünü, ya yasal bir zorunluluk ya da anlaşmak suretiyle Devlet mahkemeleri yerine, hakem olarak nitelendirilen kişi veya kişilere bırakmalarına tahkim denir. 

        Tarafların, aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünü, kendi iradeleri ile değil de yasal bir zorunluluk nedeniyle hakem denen kişi veya kişilere ya da kurullara bırakmalarına "zorunlu tahkim" denir ve bu tahkim türü tümüyle istisnai bir nitelik taşır. Hangi hallerde işlerlik kazanacağı ya özel kanunla ya da kanun hükümleriyle belirlenir.

        Tahkim denildiğinde asıl anlaşılması gereken tahkim türü "ihtiyari (iradi) tahkim"dir. Tarafların, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri işlerde, aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanmış ya da kaynaklanabilecek olan uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü, anlaşmak suretiyle Devlet mahkemeleri yerine, hakem olarak nitelendirilen kişi veya kişilere ya da kurullara bırakmalarına "ihtiyari tahkim" denir. 

        Aslolan, bir hukuki uyuşmazlığın, Devlet mahkemeleri aracılığıyla çözüme kavuşturulmasıdır. Bir hukuki uyuşmazlığın, Devlet mahkemeleri yerine hakem olarak nitelenen kişi ya da kişiler aracılığıyla çözüme kavuşturulabilmesi, ancak tahkim iradesinin açık ve kesin bir biçimde ortaya konulmasıyla mümkün olur. Bu durum gözetildiğinde, tahkimin Devlet mahkemelerinde cereyan eden yargılamaya ikame bir yargılama biçimi ve istisnai bir yargısal yol niteliği taşıdığı söylenebilir.

        Görüldüğü üzere ihtiyari tahkimin dayanağını tahkim sözleşmesi oluşturmaktadır. Bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılması gerekir. Anılan sözleşme, müstakil bir sözleşme biçiminde gerçekleştirileceği gibi, mevcut bir sözleşmeye tahkime ilişkin bir kayıt düşülmek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Tahkim şartı, etkileri itibarıyla bağımsız bir tahkim sözleşmesi hükmündedir. 

        Tahkim sözleşmesinin biri olumsuz, diğeri ise olumlu olmak üzere iki etkisi vardır. Olumsuz etkisinden maksat, dava konusu kılınacak olan uyuşmazlığın çözümü bağlamında, tarafların Devlet mahkemelerine başvuru imkanını ortadan kaldırmasıdır. Tahkim sözleşmesinin varlığına rağmen, uyuşmazlığın çözümü için Devlet mahkemesinde dava açılmışsa karşı taraf tahkim (ilk) itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz ve uygulanması imkansız değilse mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usûlden reddeder. Tahkim sözleşmesinin olumlu etkisinden maksat ise hakemlere, dava konusu kılınan uyuşmazlık hakkında yargılama yapma ve hüküm verme yetkisinin tanınmasıdır. 

        Tahkim yoluna başvuru halinde, uyuşmazlığın çözümü kendisine bırakılmış olan kişi ya da kişilere "hakem" denir. Hakem olabilmek için Devlet mahkemesinde görev yapan hakimlerden farklı olarak, hukuk eğitimi almış bulunmak şart değildir. Ancak birden fazla hakem görevlendirilecekse bu hakemlerden en az birisinin kendi alanında beş yıl veya daha fazla bir kıdeme sahip hukukçu olması gerekir. Bu ayrık durum dışında, hakem olarak görevlendirilebilmek için gerçek kişi olmak ve medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak yeterlidir. Tüzel kişiler hakem olarak atanamazlar. Hakem olarak görevlendirilecek kişinin, uyuşmazlığın taraflarına nazaran, üçüncü bir kişi konumunda bulunması gerekir. Çünkü bağımsızlık ve tarafsızlık, Devlet mahkemesi hakimleri gibi, hakemlerde de bulunması gereken temel nitelikler arasında yer alır.

        Uyuşmazlığın tarafları, eşitlik kuralına uymak kaydıyla hakemlerin sayısını ve seçim usûlünü serbestçe kararlaştırabilirler. Bu çerçevede, somut hukuki uyuşmazlık bağlamında, taraflar bir hakem görevlendirebilecekleri gibi, birden ziyade hakem de görevlendirebilirler. Kurul halinde görevlendirme yapılacaksa karar alınabilmesinin mümkün kılınabilmesi amacıyla bu görevlendirmenin tek sayı teşkil edecek şekilde gerçekleştirilmesi şarttır. Taraflar isterlerse uyuşmazlığın çözümünde görev alacak hakemlerin seçimini üçüncü bir kişiye yahut kurum ya da kuruluşa da bırakabilirler.

        Seçilen hakem ya da hakemler, hakemlik görevini kabul etmek zorunda değildir; görevi kabul edecek olurlarsa uyuşmazlığın taraflarıyla hakem ya da hakemler arasında bir sözleşme akdedilmiş olur ve bu sözleşme "hakem sözleşmesi" olarak adlandırılır. 

        Hakem veya hakem kurulunun, kural olarak bir yıl içerisinde uyuşmazlığın esası hakkında karar vermesi gerekir. Tahkim süresi olarak adlandırılan bu bir yıllık süre, tarafların anlaşmasıyla; anlaşamamaları halinde ise taraflardan birisinin başvurusu üzerine mahkemece uzatılabilir. Hakem ya da hakem kurulunun tahkim süresi dolduktan sonra hüküm vermiş bulunması, hakem kararının iptalinin sebepleri arasında yer alır. 

        Taraflar, hakemlerin tahkim yargılaması sırasında uygulayacağı usûle; hatta uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuka ilişkin olarak, anlaşmak suretiyle belirlemede bulunabilirler. 

        Tahkim yargılaması sırasında, taraflar eşit hak ve yetkiye sahiptirler; eşitlik temeline dayalı olarak, karşılıklı bir biçimde, iddia ve savunma hakkının kullanımına uygun bir ortamın, hakem ya da hakem kurulunca yaratılması şarttır; aksine hareket, hakem kararlarının iptalinin sebepleri arasında yer alır.

        Hakemler de, tahkim yargılaması bağlamında, taraflar arasındaki maddi hukuk ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığı, tıpkı Devlet mahkemelerinde görev yapan hakimler gibi, objektif ve tarafsız bir biçimde, kural olarak, belirli bir usûl dairesinde, belirli bir hukuki kalıba göre yargılama yapıp hüküm vermek suretiyle çözüme kavuşturma işlevini yerine getirirler. Bu çerçeveden yaklaşıldığında, hakem ya da hakem kurulunun hükmünün Devlet mahkemesi hakimleri tarafından verilen hükümlerle eşdeğer bir konumda bulunduğu söylenebilir. Hakemlerin, belirli bir usûl dairesinde, bir hukuki kalıba göre önlerine gelen uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaları, yargılama sırasında keşif icra edebilmeleri ve bilirkişi incelemesi yaptırabilmeleri, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yaptırabilme olanaklarının varlığı, kararlarının gerekçeli olmasının aranması ve içeriğinde yer alması gereken hususların kanunla belirlenmiş bulunması, bazı farklılıklar gösterse bile, kararlarının yargısal çerçevede bir denetime tabi tutulmuş olması (iptal davası ve temyize başvuru olanaklarının varlığı), maddi anlamda kesin hüküm gücünün bulunması ve yargılamanın iadesi yoluyla bertarafının mümkün olması; cebri icra yoluyla yerine getirilebilmeleri olanağının varlığı, hakemlerin de tıpkı Devlet mahkemesi hakimleri gibi yargılama yaptıklarının ve kararlarının da Devlet mahkemesi hakimleri tarafından verilen kararlarla eşdeğer bir konuma sahip kılındığının somut delilleri olarak zikredilebilir. 

        YAZAR

        Süha Tanrıver