Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar 'Rus Devrimi’ni yaşamak, ‘Fransız Devrimi’ni görmek isterdim...

        Nazenin TOKUŞOĞLU

        Türk sinemasının aykırı, başına buyruk, kendi dünyasında ama hep güzel gülen “Nejat”ı... Bu kadar sevdiğimizi bilmiyorduk, doktorlar da bu kadar çabuk toparlayacağını... Onu yakın arkadaşları anlattı.

        Nejat İşler yoğun bakımdayken yurdu bir “Lütfen iyileş” enerjisi kapladı. Twitter günlerce Nejat diye ağladı. Duyduğumda, yakın arkadaşıma bir şey olmuş gibi üzüldüm. “O kadar içerse olacağı buydu” yazanların evini basıp “Sana ne kardeşim” demek istedim.

        Meslek hayatının en verimli çağında İstanbul’u terk edip Gümüşlük’te sakin bir hayat yaşamaya başladı. Çok sevdiği Fenerbahçe’sinin boşluğunu Gümüşlüksporlu gençlerle doldurmaya çalıştı. Gerçekdostlarından da kopmadı. Reklam aracı yapmadı ama Gezi olaylarında başından yaralanan ve o gün bugündür yaşam savaşı veren Berkin’i hiç yalnız bırakmamış. Sokak çocukları için kafe de kapatmış. Şu hayatta ne ekersen onu biçersin... Ya iyisindir ya kötü. Bu kadar insan dua ediyorsa vardır bir bildikleri. Onu bilmeyenler de bu alakayla birlikte merak ediyor. Onu en yakından tanıyan dostlarına sorduk...

        CEM ALTINSARAY (SİNEMA YAZARI)

        Herkesten az konuşur, çok şey söyler Nejat’ı 1993’ten beri tanıyorum. Şu koca İstanbul’da karşıma geçip beni dinlemiş, yüzüme gülmüş ilk arkadaşlarımdandır. İnsan ayırmaz. 10 yıldır tanıdığına da, 10 dakika birarada olduğuna da aynı özenle karşılık verir. Çoğu zaman herkesten az konuşur ama daha çok şey söyler. Sıcacık gülümsemesi ve başını ileri geri sallamasıyla müthiş bir güven telkin eder. Dışarıyla ne kadar irtibat halindeyse, bir o kadar kendi içinde yaşar. Dolu, düzgün bir adamdır. Şöhret ve paranın tavrını bozmadığı, insanlara karşı tutumunda bir bayağılaşmaya neden olmadığı nadir oyunculardandır. Nejat hâlâ pilav üstü kuru yiyip paramız çıkışmadığı için mahcup bir gülümsemeyle lokantayı birlikte sessizce terk ettiğim o çocuk benim gözümde. Saf ve naif. Ne kadar gerçek bir bağlılıkla sevildiğini Bodrum’da hastanede bizzat gözlemledim. Bu kadar sevgiyi cevapsız bırakacak biri değil. Eskisinden bile iyi olacaktır.

        MURAT ŞEKER (YÖNETMEN)

        "Onun sayesinde sınıfı geçmiştim"

        Nejat’la 90’lardan beri arkadaşız. İkimiz de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar’da okuduk. Ben Sinema TV, o Tiyatro bölümündeydi. Bir öğrenci filmimde oynamıştı. Onun sayesinde sınıfı geçmiştim. İlk uzun metrajlı filmim “2 Süper Film Birden”in ilk çekim gününde onun sahnesini çekmiştik. En kolay çalıştığım oyunculardan biridir. Gerçek bir profesyonel. Hastalandığı haberini alınca şoke oldum. Hemen Bodrum’a gittik. Neyse ki artık daha iyi, dualarım onunla. Tek dileğim bir an önce iyileşmesi ve birlikte Fenerbahçe tribünlerinde tezahürat yapabilmek.

        BÜLENT BURGAÇ (ORGANİZATÖR)

        "Hayatına Nejat gibi bir dost girsin"

        Nejat’la konserlerde tanıştım.Sahip olduğu Tezgah Bar’da samimiyetimiz arttı. Bir gün içerisi hıncahınç doluydu. “Bülent ben servise geçiyorum, barmen ve garson yetiştiremiyor, sen müzik çalsana” dedi. Gece “Her cumartesi burada çalsana oğlum” dedi. Bir baktım haftanın 5 günü beraber gezmeye başlamışız. Onu bir tanıdınız mı içinize işler. Hesap yapmaz, dostları için canını feda eder. Laf olsun diye demiyorum! Tanıdığım en düşünceli insandır. Sıkı bir David Coverdale (Whitesnake) fanıdır. 2006’da “Sonunda kabul etti, baba İstanbul’a geliyor” dedim. İnanılmaz sevindi. “Sen ilgilen, yemek yersiniz, gezdirirsin” dedim. “Ya bu çok güzel bir olay ama bak başımıza geleceği sana söyleyeyim. David’le kebapçıya gitsek, kebapçı bana hürmet eder. David Coverdale koskoca dünya starı ama adam onu tanımaz ki! Ona böyle bir şey yaşatmak istemiyorum. En iyisi ben konserde rocker kardeşlerimle beraber izlerim” dedi. Zengin ve ünlü olmak onun planları arasında hiç olmadı. Mottosu devamlı dinlemek, herkese sormak ama sadece kafasındakini yapmak. Karşındaki insan için bir dilek dile deseler, hayatına Nejat gibi bir dost girmesini dilerim...

        Nejat’tan...

        Fransız Devrim’ini görmek isterdim, Rus Devrimi’ni yaşamak... 2. Dünya Savaşı’nda Hitler’e karşı savaşmak isterdim. Oradaki insanları anlamak... 80’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde olmak isterdim. Yani oradaki insanlarla konuşmak... 1938-39’larda Yahudi olmak isterdim Almanya’da. Bir yaşamım varsa onu böyle geçirmek isterdim. Kuvvetli hissediyorum kendimi, güçsüzlerin yanında olmak istiyorum. “Ben de varım, beni de öldürün hadi” demek istiyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ