Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Stranger Things dizisi Amerikalılar için fazla izahatsiz olduğundan mı nedir hikâyedeki gizem enine boyuna deşiliyor. Özellikle iki mesele sorgulanıyor: Telekinezi gerçek mi? Paralel evren diye bir şey var mı? Pop kültür tartışması değil, bilim insanları da karışıyor...

        Netflix’in sinema sektöründeki rolüne pek sıcak bakmayan biri olarak itiraf ediyorum: Stranger Things dizisinin birinci sezonunu iki gecede sabahı sabah ederek bitirdim. Black Mirror’ı da üç günde. Bugünün teknolojik gerçekleriyle kurgulanan distopya zinciri dehşet derecede sarsıcıydı ama o ayrı bir hikâye.

        Stranger Things’in final sahnesinden sonra aklımı kurcalayan tek soru, canavarın kaçırdığı Will’in “Baş Aşağı” dünyadan annesi Winona Ryder’ı telefonla nasıl aradığı oldu ki, sanki paralel evren vardı da bir o sorunun yanıtlanması kusurdu.

        Kayıp çocuk vakalarının Amerikan toplumuna korku saçtığı 1980’ler nostaljisini de işleyen fantastik hikâye alabildiğine sürükledi ve benim için bitti. Dizinin ikinci sezonu da başladı ama Amerikalılar birinci sezonla hâlâ vedalaşamadı. O sihirli ve korkulu atmosferde fazla derinlemesine izahatlara girişmediği için “What is the Matrix?” kadar sıkı sorular bıraktı geride dizi. Meraklıları, bir gizem duygusuyla kalakaldı besbelli.

        Diziyi izlemediyseniz, bundan sonrası tamamen spoil! Sosyal medyada ve bilim-teknoloji sitelerinde fanlar şu meselelerle uğraşıyor: Telekinezi gerçek mi? Paralel evren diye bir şey var mı? O canavar neyin nesi? Beyin gücüyle nesneleri hareket ettirme, hatta canlıları paralize etme yeteneğine sahip olan Eleven, Will’i ararken bütün gücünü konuşturuyor ya, bilimkurgunun çok bildik öğesi yine merak konusu.

        PENTAGON ARAŞTIRMIŞ

        Michigan Üniversitesi’nden nöroloji uzmanı Prof. Marc Breedlove telekinezi var mı, yok mu videoda anlatıyor: “1980’li yıllarda Savunma Bakanlığı telekinezi üzerine ciddi çalışmalar yaptı. Bu amaçla laboratuvar kuruldu. Ancak sonuç hayal kırıklığı oldu, makul bir kanıt elde edilemedi. İnsan beyni evrendeki en komplike makine. Her biri birbiriyle iletişim halinde olan 100 milyar sinir hücresi içerir. Biz araştırmalarımızda özellikle hayvanlarda korkunun nasıl oluştuğunu anlamaya çalışıyoruz. Bilimkurgu alanında telekinezi genellikle öfke ya da korku gibi güçlü hislerle ilişkilendirilir. Sanırım bu güçlü duygular hâkim olduğunda hepimiz olağanüstü şeyler yapmak, bir aracı düşüncelerimizle ters yüz etmek isteriz.”

        Kısacası Prof. Breedlove, “Telekinezi diye bir şey yoktur” demiyor. Yine Michigan Üniversitesi’nden astrofizikçi Johannes Pollanen ise kuantum fiziğine göre paralel evrenlerin mümkün olabileceğini söylüyor.

        DUALİTE TEORİSİ

        Bir de dualite teorisi var diziyle ilgili. Karanlık ve puslu Baş Aşağı dünya, zaten yaşadığımız âlemin bire bir yansıması. Fanların tespit ettiği başka ikilik göndermeleri de var. Mesela Will’in arkadaşları canavarı “Demogorgon” diye anıyor; yani “Dungeons & Dragons” oyunundaki iki başlı yaratığın adıyla. Ayrıca bir sahnede X-Men karakteri Jean Grey’in “Phoenix” ikiliğine gönderme beliriyor.

        Ancak bir de uç noktası var teorinin: Acaba Eleven, canavarın ta kendisi miydi? Canavar, aslında Eleven’ın Baş Aşağı dünyada vücuda gelmiş şekli miydi? Küçük kızın doğaüstü güçleri, o meşum laboratuvarda insafsızca deneylere tabi tutulurken, öfke ve korkuyla yarattığı bir yansıma mıydı dehşetengiz canavar? Çünkü bir sahnede kızın, canavarı kendi zihninde yarattığına tanık oluyorduk; acaba bu Eleven’ın telekinetik gücü ve üzerinde yapılan deneylerin bir yan etkisi miydi? Bu âlemde hiç görmediği Will ve Barb’ı fotoğraflarından tanıması da önemli bir ipucuydu. Ayrıca final sahnesinde kızın dudaklarından “Ben canavarım” sözcükleri dökülüyor. Bu acaba bir metafor mu, yoksa kız gerçeği mi itiraf ediyor? Sonra o sahnede Eleven’la canavarın elleri havaya kalkarken bir kopya efekti ortaya çıkıyor. Nitekim, canavarla birlikte Eleven da yok oluyor. Canavarı yok etmek için kendini mi feda ediyor? Eğer Eleven hâlâ hayattaysa, canavar da yaşıyor demektir. İşte bütün mesele bu...

        Diğer Yazılar