Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün yine Fatih Çekirge’nin köşesinde aynı konuyu okuyunca durdum. Televizyon iyi hoş da…

        Hakikaten söz uçuyor yazı kalıyor.

        Yazmadan olmuyor.

        Geçen hafta Murat Karayalçın Söz Sende’nin konuğuydu.

        Yayını CHP’nin eski genel merkezinden yaptık.

        Tarihi bir binadan üstelik.

        Rahmetli Bülent Ecevit’in açılışını yaptığı, 12 Eylül döneminde devlet tarafından el konulan ve meşhur DGM’lerin kurulduğu o binadan.

        Karayalçın yine aynı binada Deniz Baykal ile liderlik yarışına girmişti.

        Bugün ise Deniz Baykal’ın Ankara Büyükşehir Adayı…

        Nereden nereye…

        Karayalçın’a belki de bugüne kadar sorulmayan her şeyi sordum. Tabii ki söz konusu kaseti de. Sahi ne var o kasette? Karayalçın’dan dinleyelim:

        “Bir önceki belediye seçimlerinde Diyarbakır’da konuşma yaparken toplanan kalabalığın içinde istenmeyen yönde pankartlar açan ve slogan atanlar oldu.”

        Karayalçın’ın bahsettiği APO pankartlarının açılması PKK ve APO’yu öven yazıların gösterilmesi ve sloganların atılması. İyi de bütün bunlar olurken o ne yapıyormuş?

        “Ne yapsaydım” diyor Karayalçın. “Çekip gitse miydim? Oradakilere kendimi dinletme fırsatından kaçınsa mıydım? Orta yolu bulma adına indirin pankartları mı deseydim? Melih Gökçek boşuna uğraşmasın. Kasette o görüntüler ve benim konuşmam var, buradan önce ben açıklıyorum”

        Karayalçın hafife alıyor gözükebilir ama söz konusu görüntüler çoğu kişiyi gerçekten de kötü etkileyebilir. “Ankara Belediyesi ile ne ilgisi var?” diyeceksiniz. Doğru yok! Ama Türkiye’de siyaset öyle işlemiyor.

        Karyalçın’a DEHAP ile seçim işbirliği yaptığı için pişman olup olmadığını sordum. Pişmanım lafı çıkmadı ama neredeyse demeye getirdi.

        “Halk bu işbirliğini sevmedi, yapılmamalıydı.”

        Peki Deniz Baykal’ın sözüne ne demeli?

        Baykal Karayalçın’ın DEHAP birlikteliği için “Listeler İmralı’dan yapılıyor, çok yazık” dememiş miydi?

        Karayalçın bu soruyu duymamazlıktan gelmeyi tercih ediyor.

        Hem de iki kez sormama rağmen.

        Gelelim finale…

        Eğer seçimi kaybederse CHP’de kalacak mı?

        “Asla seçimi kaybetmem” diyor.

        Ya kaybederse?

        “İmkansız” diyor.

        Bol şans diliyorum. Bütün yaşananlara, yıpranmışlıklara, düellolara, adının geç açıklanmasına rağmen Melih Gökçek hiç de kolay bir rakip değil, hafife alınmamalı.

        “Eğer Karayalçın kaybederse” cümlesini ben tamamlayayım isterseniz.

        CHP’de kalmaz!

        NE ÖĞRENDİM?

        1-Bu ülkede geleceğimizi etkileyecek kararların alınmasında elini masaya vuracak birileri mutlaka vardır kardeşim

        2-Siz Türklerin en sevdiğim yanı çabuk unutuyor olmanız

        3-Namuslu insanlar da namussuz insanlar kadar cesur olmalıdır

        Vali filminden üç cümle… Vizyonda. Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun Denizli günlerini anlatıyor. Sakın kaçırmayın. Elini masaya koyacak kimse olmadığını gözleriniz dolarak izliyorsunuz. Anlatılanların yarısı bile doğru olsa çoktan büyük soruşturmaların başlaması gerekirdi. Ben ne diyorum ki? Ergenekon, kazılar, Kurtlar vadisi mübarek, kim takar Denizli valisini orada çıkar uranyumu değil mi? Değil işte! Birileri umursamalı! Birileri rahatsız olmalı!

        Diğer Yazılar