Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan ordusunu Suriye'den çıkarmak istediğini söylemesinden günler sonra Beşar Esad yanlısı güçlerin Şam'ın bir banliyösünü, yardım görevlilerinin zehirli gaz saçtığını söyledikleri bir bombayla vurduğu iddia edildi.

        Hala 'iddia' kelimesini kullanıyor medya, zira konunun muhatabı uluslararası örgütlerden resmi bir rapor yayınlanmadı.

        Ancak saatler içinde yayılan, ölen ailelere ait fotoğraflar, Trump'ın kayıtsız kalmayarak Suriye konusundaki hesaplarını değiştirmeyi ve terk etmeyi umduğu Orta Doğu savaşına muhtemel olarak daha da saplanması ihtimalini ortaya çıkardı.

        Habertürk muhabiri Çetiner Çetin'in haberine göre, Suriye sahasındaki hazırlıklar ise ABD ile Rusya'yı karşı karşıya getirecek boyutta. Kaldı ki Rusya bu saldırıyı rejimin gerçekleştirmediğini iddia ediyor. Daha önce kendisine bağlı paralı askerlerden oluşan Vagner güvenlik şirketi personelinin havadan bir saldırı ile öldürülmesine sessiz kalan Moskova yönetimi, bu sefer sessiz kalma niyetinde olmadığını ilan etmiş durumda.

        REKLAM

        Şam'ın 10 km yakınında yer alan Doğu Guta şehrinde, halihazırda Şam yönetimi ve Rusya ile anlaşarak kenti terk etme sürecini devam ettiren 'Ceyşul İslam' grubu ve kentteki sivillerin tahliyesini sağlayan sivil toplum örgütleri, Şam rejiminin bir kimyasal saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu. Kentteki STK'lardan 'Beyaz Kasklılar' lideri Raid el Salih ile Habertürk adına bir görüşme gerçekleştirdik.

        Salih, "Saldırı sonucunda 70 kişi boğuldu ve yüzlerce kişi kritik durumda bulunuyor" dedi. Raid el Salih, "Suriye Hava Kuvvetleri helikopteri sinir gazı içeren sarin bombası attı" şekline iddiada bulunuyor. Ancak konuya rejim perspektifinden bakanlar, kuşatılmış ve halkın terk etmeye çalıştığı bir kentte neden kimyasal saldırı yapılır sorusuna bir cevap olmadığını belirtiyorlar. Raid el Salih de bu soruya "Bu sorunun cevabı bende de yok" demekle yetindi.

        Ancak yayınlanan görüntülerin aksine, Şam ve Moskova Doğu Guta'da yeni bir kimyasal saldırı düzenlendiği bilgisini net bir şekilde reddediyor. Zehirli madde içeren bomba haberinin uydurma olduğunu iddia ediyor.

        Saldırı sonrası Suriye muhalefetini destekleyen sivil toplum kuruluşları, olay yerinden şok edici fotoğraflar ve videolar paylaştı. Sosyal medyada yer alan görüntüler geride bıraktığımız 70'li 80'li yıllarda Ortadoğu'da kullanılan kimyasal silahların aradan on yıllar geçmesine rağmen hala kullanılabilir olduğunu bizlere gösterdi. Saddam Hüseyin, baba-oğul Esad ailesinin kendi halklarına karşı kullandığı kimyasal silahları ne tarih ne de halk affetmedi.

        REKLAM

        Suriye sahasında özellikle ülkenin güneyinde ve Şam gettolarında oldukça etkili muhalif gruplardan biri olan ve mali olarak desteklenen Riyad merkezli Müzakere Yüksek Komitesinin resmi temsilcisi Yahya el Aridi, saldırıdan ziyade doğrudan hedefi tarif ediyor. Aridi, "Herhangi bir tahminde bulunmuyoruz. Videoda gördük. İnsanların ağızlarından köpük gelmesi ve gözlerindeki hal, Duma şehrinde kimyasal saldırı düzenlendiğini gösteriyor. Katili cezalandırmak suç değildir. Suriye rejimini koruyan Rusya, bu trajedide herkesten çok sorumluluk sahibidir" sözleri ile aslında Suriye iç savaşında Şam'dan ziyade yeni hedefler mi tayin ediliyor sorusunu sorduruyor.

        Suriye sahasında yaşanan gerilimin biraz gerisine gittiğimizde, Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz hafta Rusya-Türkiye ilişkileri kapsamında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte düzenlemiş olduğu basın toplantısında, Suriye'de kimyasal saldırı olabileceğine dair açıklamada bulunmuştu. Putin, "Militanların zehirleyici maddeler kullanarak provokasyon yapma girişiminde olduklarına dair inkar edilemeyecek kanıtlar tarafımızca toplandı" diye iddia etti. Sahada en etkin istihbarat gücüne sahip Rusya'nın yaklaşık iki ay öncesinde de benzer bir çıkışı olmuştu.

        Evet, kent boşaltılıyordu ancak oldukça sancılı bir süreç yaşanıyordu. Hatta en az 8 kez Şam ile muhalifler arasında ipler koptu. Ama her şeye rağmen sürecin çözümü için Ankara-Moskova hattında görüşme trafiği sayesinde ağır da olsa ilerleme sağlanabiliyordu. Öte yandan, Duma şehrinde gerçekleşen olaylar esnasında, 'Ceyş ul İslam' grubunun, Suriye yönetimi ile yapmış olduğu anlaşmayı bozduğuna da dikkatli bakmak gerekiyor.

        REKLAM

        Suriye sahasında askeri müdahaleler sürerken bir yandan da Suriye sahasında askeri diplomasi ve kamu diplomasisini sürdürmek üzere kurulan ve son 6 aydan bu yana alandaki en aktif kurum olan Rusya Çatışan Tarafları Uzlaştırma Merkezi yöneticisi Tuğgeneral Yuri Yevtuşenko'nun, "Geçtiğimiz iki gün boyunca başkentin bazı meskenlerinde 25 mayın ve başka yanıcı maddeler patladı. Patlamalar sonucu 7 kişi öldü ve 42 kişi yaralandı. Çatışmanın şiddeti giderek artıyor" şeklindeki açıklaması aslında sahada basına yansımayan gerilimli sürece dair sıkıntıları gözler önüne seriyor.

        Ancak gözlerden kaçan ve medyada yer almayan önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerek. Tam da Doğu Guta boşaltılırken, 'Ceyş ul İslam' grubunun yönetiminin değişmesinden sonra savaşçıların ve ailelerinin tahliyesini yarıda kesen yeni bir çatışma meydana geldi. Eski liderler Ebu Humam, Ebu Omar ve Ebu Ali etkisiz hale getirildikten sonra yerlerine inatçılığıyla ön plana çıkan Ebu Kusay geldi. Bu arada Kusay'ın iktidarını pekiştirmek üzere sertlik yanlısı olduğu da bilinenler arasında. Ama daha da önemlisi daha önce Ankara, İdlib üzerinden bu radikal grubu terbiye ederken, Ebu Kusay ile başlayan süreçte örgüt artık İdlib merkezli değil, doğrudan Körfez- Suudi Arabistan angajmanlı bir hal aldı. Diğer bir ifade ile herkese ve istihbarat örgütlerine hizmet etmeye hazır bir Ebu Kusay var artık.

        Tüm bu karmaşaya rağmen Esat yönetiminin daha önce kendi halkına ve muhaliflere karşı kimyasal saldırıları da bir kenara yazarsak Esad'ın iki yüzlü davranabileceğini de hesaba katmamız gerekiyor. Zira Şam'ın 10 kilometre yakınındaki bir yerleşim birimini iç savaşın başından buyana kontrol edemiyor olması Esad'ın psikolojisini zaten yeterince çökertmiştir.

        REKLAM

        Öte yandan Doğu Guta'da yaşanan saldırı konusunda İngiltere'nin Rusya'yı suçlaması tesadüf olmadı. İngiliz Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Esad rejimi ve taraftarları Rusya ile İran'ın, suçsuz sivil vatandaşlara yönelik şiddetini durdurmaları çağrısında bulunuyoruz" ifadelerine yer verildi. Duma şehrinde olay, Rusya'nın ABD ve AB ile olan ilişkilerindeki krizin derinleştiği ve Skripal davasının ortaya çıktığı esnada meydana gelmesiyle farklılık gösteriyor. İngiltere'nin siyasi ve diplomatik baskısı sadece kısa bir açıklama ile sınırlı kalmadı, kalamazdı elbette. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson da Pazar günü, Suriye'de devam eden kimyasal saldırılardan Moskova'yı sorumlu tutan bir açıklama yaptı.

        Olay sonrasında ABD Başkanı Donald Trump, Twitter üzerinden yapmış olduğu paylaşımda, "Suriye'deki kimyasal saldırı sonucu kadın ve çocukların da içinde bulunduğu birçok insan hayatını kaybetti. Vahşetin yaşandığı mesken kapalı ve Suriye ordusu tarafından kuşatılarak tüm dış dünyayla irtibatları kopartılmış durumda. Devlet Başkanı Putin, Rusya ve İran 'hayvan Esad'a verdikleri destekten dolayı sorumlular. Büyük bedel ödenmesi gerekecek," ifadelerine yer verdi. Bu ifadeler daha bir hafta önce Suriye'den çekileceğini ilan eden Trump'ın coğrafyadan ayrılmayacağının ilk sinyalleri olarak görülebilir.

        Rus komutanların son 72 saat içinde yaptıkları açıklamalar da oldukça dikkat çekiciydi. Suriye ordusuna yönelik ABD ve müttefiklerinin hazırlık içerisinde olduklarını gördüklerini, Akdeniz ile Kızıldeniz'de güdümlü füzelerle donanmış olan gemilerin hazır tutulduğunu bildirdi. Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov, "Askerlerimizin hayatını tehdit eden bir durum ortaya çıktığında, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetlerinin hem füzelere hem de bu silahları kullanacak olan taşıyıcılara cevap verilecektir" diyerek uyarıda bulundu.

        REKLAM

        Ancak belirtmek gerekir ki, ABD'nin Suriye'ye ani füze saldırısı yapmak için hazır olduğuna dair net kanıtlar henüz yok. Ancak ABD donanmasının böyle bir girişim için çok fazla zamana ihtiyacı da yok. Cebelitarık Boğazı'ndan uzak olmayan bir yerde Donald Cook destroyeri duruyor. Bu destroyerde 50'den fazla Tomahawk füzesi bulunuyor. Bu füzelerin her biri 2 bin 500 kilometre saldırı menziline sahip.

        Suriye'de Moskova ve Washington'un arasında gerginlik giderek tırmanıyor ve artık nereye sürükleneceğini kestirmek zor. Ancak Haziran ayı itibari ile Suriye'de yeni sürecin parametrelerini oluşturmaya çalışacak olan Rusya'nın bölgede güçlü ittifaklara ihtiyacı olduğu açık. Hatta bu ittifakları daha da derinleştirmelidir. Bu konuda tüm dünya ile ilişkileri kopmuş ve tepki toplayan İran'dan ziyade Türkiye'nin desteğini almayı tercih edecektir. Rusya bölgedeki dengeler açısından Türkiye'ye en fazla ihtiyaç duyduğu bir süreçte 'Afrin'de yönetim kimde kalsın' tartışmaları ile bize mesajlar vererek yanında tutmaya kalkışacaktır. Ancak giderek derinleşen krize de taraf olmaktan çok taraflar arasındaki sorunlar ve süreçlerden faydalanmak Türkiye için daha akılcı olacaktır.

        Diğer Yazılar