Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eylül ayı Tüketici Fiyatları Enflasyonu yüzde 24.5’i bulup yıl sonu enflasyonu için yüzde 30’lar telaffuz edilmeye başlayınca, enflasyon bir anda herkesin 1 numaralı gündemi oldu.

        Aslında biz bu sorunu çok uzun zamandır yaşıyoruz. Şahsen bu köşede defalarca “Dünyada en yüksek enflasyonu olan ilk 10 ülke arasındayız” mealinde yorumlar yaptığımı hem de bu yazıları enflasyonumuz yüzde 10-12 bandındayken yaptığı hatırlıyorum. Yine o dönemlerde bir çok önemli ismin “Enflasyonla mücadele Merkez Bankası’nın işi olabilir. Ancak kamu bütün imkanlarıyla katılmazsa bir sonuç alamayız” uyarıları kulak ediliyordu.

        Merkez Bankası’nın faiz artırdığı günün ertesinde “emeklilere 2 maaş prim” açıklaması, yıl sonuna doğru bütçe açığında hedefin tutmayacağı anlaşılınca alkol ve tütün başta olmak üzere kamunun fiyatını belirlediği ürünlere yapılan şok zamlar, bu ülkede çok sık gördüğümüz enstantanelerdi.

        Geç oldu güç olmasın…

        Yazının başında bahsettiğim gibi enflasyon artık bu ülkenin “1 numaralı” sorunu olduğu artık herkesin malumu.

        Bu sebeple de dün başlatılan “Enflasyon ille TopYekün Mücadale” kampanyasını bazı rezervlerimi koymak şartıyla önemsiyorum.

        Önce kampanyanın artılarından bahsedeyim..

        Tarım, sanayi, aile ve sosyal hizmetler bakanlarının da sırasıyla sahneye çıkıp bu kampanyaya dahil olduklarını ifade etmeleri “Topyekün Mücadele“ iddiasını kuvvetlendiriyor.

        Reel sektör temsilcilerinin perakendeden hazır giyime, bankacılık sektöründen imalat sanayine kadar geniş bir yelpazede TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi ülkenin önde gelen STK’larının çatısı altında kampanyaya destek vermesi, etkisinin yüksek olacağı izlenimini veriyor.

        Kampanyaya katılan şirketlerin, ürünlerine minimum yüzde 10 indirim yaparak raflara “Enflasyonla topyekün mücadele” logosu ile çıkacak olması, kamuoyunda son zamanda oluşan “Haklı haksız herkes zam yapıyor. Fiyatlar fahiş artıyor” algısının zayıflamasına yol açacaktır.

        Kamu fiyatını kendisin belirlediği ; elektrik, doğalgaz, vs gibi ürünlerde küresel piyasalarda olağan dışı fiyat hareketleri olmazsa zam yapmayacağın açıklaması en azından önümüzdeki 3 ay için bir öngörülebilirlik veriyor.

        Şimdi gelelim çekincelerime…

        Tahmin ediyorum ki bu kampanya, eğer bir hamle yapılmazsa yıl sonunda yüzde 30’lara çıkması muhtemel Tüketici Fiyatları enflasyonu en azından kısa süreli bir şok hamle ile dizginleme amacını barındırıyor. Yani amaç bugünü kurtarmak!

        Bu sebeple de işin “Enflasyonun maliyet unsuru yaratan sebepleri yerine fiyatlar üzerinden indirim“ kısmına yüklenilmiş.

        Bu hamleyi ”hasarın çerçevesini” sabitleyebilmek ve kamudaki enflasyonla mücadelede kararlılığı gösterebilmek adına makul görüyorum.

        Ancak hepimiz biliyoruz ki enflasyonun bu noktaya gelmesinin sebepleri döviz kuruna bağlı üretim maliyetleri, büyük kısmı ithal olan yoğun enerji kullanımlı üretim hattımız, tarım ve gıda ürünlerindeki verimsiz üretim ve aracıların fiyat belirlediği mekanizmalar geliyor.

        Enflasyona Topyekün Mücadele başlıklı yapılacak 2. Büyük zirvede bu sorunlara direkt dokunan projeler görmeyi umuyorum.

        Diğer Yazılar