Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ESKİŞEHİR'in son 10 yılda bu kadar gelişip güzelleştiğini doğrusu bilmiyordum. Yılmaz Büyükerşen, önceki gece 2.5 saat yaptıklarını fotoğraflarla anlattı. Mesela, eski bir sebze halini, Londra'nın Covent Garden benzeri sergi alanına çevirmiş. 1930'larda yapılmış, çirkin bir silo binası ise yıkılmadan lüks otele dönüşmüş. O zamanlar kokusundan, "Biz en iyisi bunu kapatalım" denilen Porsuk Çayı, kenti cennet yapmış. Üzerinde birbirinden güzel 28 köprü, kenarında plaj, kanolar, tekneler. Eskişehir'i, Türkiye'nin en yaşanabilir 2'nci kenti yapan bu dönüşüm çok sevindirici. Yılmaz Büyükerşen'in konuşmasında çok enteresan bir öykü daha vardı, aktarayım:

        *

        "Bir gün, şoför aracı tamirciye göstermek istedi. Sanayi Sitesi'nden geçerken bir dükkânda küçük bir uçak fark ettim. Şirketin tabelasında, 'UÇBAK-Uçak, traktör, otomobil bakım' yazıyordu. İndim. İşyerinin sahibi, uçak mühendisi havacı albay çıktı. Yanındakiler de, Eskişehir'deki Hava Kuvvetleri'nde görevli emekli astsubaylarmış. 'Siz bu uçakla ne yapıyorsunuz?' diye sordum. 'Onarıyoruz' dedi. Meğer o hurda, bir ilaçlama uçağıymış, kırıma uğramış, onarıma getirmişler. Kanatları bezdenmiş, ince metale çevirmişler. 'Ağır olmaz mı?' diye sordum, 'Hayır aynı' dedi. 'Yine uçacak mı?' dedim, 'Hem de nasıl' dedi ve ekledi: 'Pazar sabahı saat 5'te kalkabilirsen, gel uçtuğunu kendin gör.' Üşenmedim, pazar sabahı 5'te gittim. Eskişehir-Ankara karayolunu, iki taraftan trafiğe kapatıp uçağı uçurdular, gözlerimle gördüm."

        *

        Bu olayı niye anlattım. TSK dün bir açıklama yaptı. Arınç'ın evinin yakınında polisin yakaladığı iki subayla ilgili anlatılanları doğruladı ve başka birinin izlendiğini belirtti. Açıklamada olmayan tek şey, Arınç'ın evinin yazılı olduğu söylenen belgenin, subayların ağzında çıkıp çıkmadığıydı. Bunca şey doğru çıktıysa, o da doğrudur artık. Ama, Eskişehir'de bir tamirciden bile uçak uçurabilen bir mesleğin mensupları bu durumlara düşürülmemeli. Asker bunu hak etmiyor.

        Neyi gizliyorsunuz?

        SAĞLIK Bakanlığı, "Yararı yok" diye domuz gribinden ölenlerin sayısını açıklamama kararı aldı. "Yararı yok" yargısına nasıl ulaştıklarını anlamadım. Eğer sayılar açıklanıyor olsa ve insanlar her gün başkalarının öldüğünü görse, aşı olmaya karar verebilirler, kalabalık bir ortama girerken maske takabilirler, hamilelerin risk altında olduğunu görünce, bunun için formül arayabilirler, sınıfta birinde hastalık çıkarsa çocuğunu okula göndermeyebilirler. Kısaca sayısız yarar var. Tüm bunları görmezden gelip, "Yararı yok" diyerek sanki "Domuz gribinden hiç ölen yok" gibi davranmak, devekuşu gibi davranmak olmuyor mu? Bu arada Sağlık Bakanlığı'nın hakkını da vereyim. Benim bir Türk vatandaşı olarak, ABD Başkanı Obama'dan bile önce, üstelik hiç para ödemeden, kolayca domuz gribi aşısı olmamı sağladılar.

        Diğer Yazılar