Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kadınların saçı, kadınların gülüşü, kadınların kıyafeti… Kadınların bikinisi, kadınların haşeması… Kadınların mini eteği, kadınların çarşafı… Karışmayın kadınlara.. Nasıl istiyorsak öyle giyinelim. Nasıl istiyorsak… Saçımızı mı kapatmak istiyoruz karışmayın. Saçımızı mı açmak istiyoruz karışmayın yeter…

        Ve işte olan oldu. Tahran'da saçı göründüğü gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alınan ve bu sırada gördüğü şiddet yüzünden yaşamını yitiren 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrasında İran karıştı. Daha çok kadın sırf bu yüzden öldü. Ama artık yeter. Kadınlar ve hatta erkekler “Yeter” diyor.

        Direniyorlar ve kadınlar saçlarını keserken ve başörtülerini yakarken görüntüleri sosyal medyada paylaşıyor. Ve bu paylaşımlara erkekler destek verip saçlarını kazıyor.. Çünkü artık bu zulmün bitmesi gerekiyor.

        Görüntülere bir de şarkı ekliyor İran halkı. İngiliz şarkıcı ve söz yazarı Tom Odell’in “Another Love” yani “Başka Bir Aşkta” şarkısını sözleri eşlik ediyor. Nasıl anlamlı sözler. Bence her şeyi ve daha fazlasını anlatıyor.

        Bakın nakarat bölümünde ne diyor;

        Ve biri senin canını yakarsa savaşacağım

        Ama ellerim kırıldı, birçok kez

        Bu yüzden sesimi kullanacağım, çok kaba olacağım

        Kelimeler, onlar her zaman kazanır ama biliyorum ben kaybedeceğim

        Ve bir şarkı söylerim, sadece bizim olur

        Ama başka bir kalpten onların hepsine söyledim

        Ağlamak istiyorum, sevmeyi öğrenmek istiyorum

        Ama bütün gözyaşlarım harcandı

        Başka bir aşkta

        Banka hesabına EFT yap

        Banka hesabına EFT yap
        0:00 / 0:00

        Evlenmeden önce, yani o peri masalı gerçekleşmeden önce yaşanan mutluluk olayları bitmez.

        Bakın size bir olay anlatacağım ve"Çiftler böyle bir aşk yaşayıp, sonra nasıl bu kadar çirkinleşebiliyorlar" diyeceksiniz...

        Tanıdığım bir erkek arkadaşım, "Kız arkadaşım beni terk etti. Sürünüyorum Esin anlatamam. Benim hayatıma çentik attı resmen. Omuzlarıma apolet taktı. O kadar çok şey öğrendim ki, ondan. O kadar kıymetli anlatamam. Günlerce yazdım, mesaj attım asla yanıt vermedi. Nasıl onurlu duruyor. Ben de 20 gündür artık yazmıyorum. Ama sürünüyorum resmen" diye anlatırken diğer bir erkek arkadaşım da, "Benim ki, beni her yerden engelledi. Ama her yerden. Bazen kızacak, söylenecek engeli kaldırıyor mesajı yolluyor tekrar engelliyor. Oysa ki, aylar önce tek taş yüzüğü almıştım. evlenme teklif edecektim ama kavga ettik edemedim. Çok kızdı bana çok" diye kahrını anlatıyordu.

        Bu iki erkek şu an seviyor ve hatta ölüyor bitiyorlar. O sevdiği kadınları elde etmek, ikna etmek için yanıp tutuşuyorlar.

        Ama sonra ne oluyor… Mehmet Ali Erbil gibi “Ben de çok seviyorum ama aldatmadan duramıyorum” diyor ve belli bir süre geçince yani o sevdiği kadını elde edince bitiyor.

        Pes diyor başka da bir şey demiyorum size gerçekten. Ben bu tip erkeklere kanan kadınlara da inanmıyorum. Kanmayın hanımlar kanmayın.

        Bakın sinirlendim bir an konudan çıktım.

        Konumuz bu engel durumunda o kadına nasıl ulaşılması gerektiğiydi.

        Masada bir arkadaşımız, “E EFT gönder. Not kısmına da “‘Lütfen engelimi kaldırın mısın? Seninle konuşmamız gerekiyor’ ya da ‘Benimle evlenir misin?’ yaz” demez mi?

        Ben şok!!!

        Masada oturan diğer bir arkadaşım, “O çok eski numara. Sakın yapma kız bir daha seni asla görmek istemez” demez mi?

        Yahu ben ilk kez duyuyorum. Bu EFT gönderme numarası nedir. Tövbe estağfurullah. İnanın bir yaşıma daha girdim. Bakalım daha neler duyacağız.

        O değil de, böyle ikna etmeye çalışırken duyduğunuz aşkı elde edince de devam ettirseniz keşke beyler…

        Bu kadınlarda bu kadar üzülmese keşke.

        Yazık bu çocuklara

        Yazık bu çocuklara
        0:00 / 0:00

        Yıllardır yazıyorum. Boşanan anne ve babanın çocuklarının çektiği sıkıntıya kahroluyorum. Bir de bunlar ünlü ve her gün çarşaf çarşaf gazetelerde bu olaylar.

        1-Evlilik nasıl normal ise...

        2-Boşanmakta o kadar normal ve dünyanın sonu değildir.

        Ve bir kadın ile adam evlenirken dünyanın en mutlu görüntüsünü çizip, boşanırken nasıl bu kadar çirkinleşiyor anlamak mümkün değil.

        Tamam hadi siz çirkinleşiyorsunuz... Çocuklarınızı alet etmeyin bari. Yeter gerçekten bu tarz haberleri okurken tiksiniyorum. O küçük yavrucukları düşünüyorum. Reha Muhtar ve Deniz Uğur çekişmesi bitmedi, bitemedi yıllardır. Kim haklı, kim haksız ben onu bilmem. İnsan evladı olayı hep kendi açısından anlatır malum. Ayrıca biriniz haklı olup, diğeriniz haksız olsanız ne fark ediyor. Bu çocuklar sizin ortak çocuklarınız değil mi? Bu çocukların anneye de babaya da ihtiyacı yok mu? Hem siz kağıt üzerinde boşansanız bile aslında hep evli kalmıyor musunuz?

        Gerek erkek görüşmek istiyor ise, çocukları bahane ediyor, gerek kadın görüşmek istiyorsa çocukları bahane ediyor. Bu bir bir daha iki değil mi? Bunu artık bilmeyen de ne bileyim hani!!!

        Eğer o da olmuyorsa işte böyle mahkemelik durumlar başlıyor; "Yok annesi okula göndermiyor", "Yok babası demirle dövdü" diye diye uzuyor mevzular. Ve olan çocuklara oluyor. Neden biliyor musunuz? Bu psikoloji onları evlenirken, evleneceği kişiye karar verirken, çocuk dünyaya getirirken, arkadaş seçimlerinde de peşini bırakmıyor da ondan.

        Çocukken anne ve babadan duyduğu, dinlediği her bir cümleyi çocuk yetişkinliğine taşıyor. Artık bunu da bilmiyorsanız ne bileyim. Siz gerçekten su katılmamış safsınız diyeceğim. Mesela ben taşıdım gayet gerçekçiyim. Sizin gibi de kendimi kandıramayacağım eğer "Yok canım ben de hiç etki yok" diyorsanız. Ve üzgünüm etrafımda birçok kişi de taşımış zaten. Çoğunluğu kadın, arkadaşlarımın hepsinin babadan ve anneden getirdiği bazı duygusal çöküntüler, korkular var. Ki son zamanların popüler olayı "Aile dizimi" falan filana ya da bir bilene danıştıklarında "Aslında benim bu sorunum annemin, babama yaptığı bilmem neymiş?" ya da "Aslında bu sorunum babamın, anneme bilmem ne yaptığı olaymış" diye başlıyorlar anlatmaya.

        Görüyorum, duyuyorum. Yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, yanlış arkadaşlıklar, yanlış çocuk büyütmek diye uzayıp giden bir liste var. Bu yüzdendir ki, yapmayın, etmeyin.Kendi hırslarınıza, kibrinize, "Ego"nuza, kaybetme nefretinize çocuklarınızı alet etmeyiniz.

        Şimdi Reha Muhtar ve Deniz Uğur'un en küçük çocuğu, "Babam bacağıma demirle vurdu, saçımdan yakalayıp kafama vurdu, kolumu ısırdı, yüzüme tokat attı" iddialında bulunuyor. Reha Muhtar'da diyor ki, "Oyunlarına çocuklarımı alet ediyor" hadi bakalım ayıkla pirincin taşını.

        Bakın ben burada yargılamıyorum, ne hakim ne savcıyım. Karar vermiyorum ama bir insan evladı olarak şunu görüyorum ki, evet anne ya da baba çocukları etkiliyor. Öyle bir etki altına alıyor ki, çocuklar o doğrultuda hareket edebiliyor zaman zaman. Bence kendi aranızda yaşayın, çözün. Yazık bu çocuklara sevgili Reha Muhtar, sevgili Deniz Uğur. Gerçekten çocuklarınızı düşünün.

        Diğer Yazılar