Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Biz Türk milleti olarak, bu topraklarda çok büyük acılara şahit olduk. Bizim nesil büyüklerinden şu sözleri duyarak büyüdü; "Ah kızım biz ne yağ kuyrukları gördük. Biz ne sol-sağ tartışmalarına şahit olduk. Biz darbeyi yaşadık. Ah kızım biz çok yokluk çektik. Memlekete gitmek için iki gün yollarda sürünürdük..." Bu şekilde uzayıp giden ahlarla, vahlarla dolu bir üzüntü, sıkıntı, dertlenme anlattılar bizlere.

        Bizim nesil dersen karışık. Eğlence de var çok büyük acılar da. Darbe de var büyük depremler de. Kavgalar da var üzüntüler de... Fakat bizden sonraki nesil çok daha fena... Aman aman onlar da, "Biz sadece acı, üzüntü, sıkıntı gördük. Biz başka bir şey bilmiyoruz" diyor.

        Yani kısacası bu ülkenin her dönem insanı çok büyük acılar yaşıyor. Bu acılarla hayatta kalmaya, acılarla büyümeye, acılarla yoğrulmaya, güzel bir gelecek kurmaya çalışıyor.

        Kalan kalıyor, giden de tez elden gidiyor memleketten.

        Çünkü ülkenin her neslinde çok büyük acılar var.

        En son depremde ise inanılmaz bir acı var. Ve bu acı diğerlerine de benzemiyor. Öyle kolay kolay da geçecek gibi gözükmüyor. Kimileri "Artık normalleşmemiz gerekiyor" dese de olmuyor. Olamıyor... Yani o iş kolay gözükmüyor. Bakın depremde kurtulan bir vatandaş, "Unutamıyorum, yaşamıyorum, konuşamıyorum" demiş. O kadar güzel özetlemiş ki...

        REKLAM

        Nasıl unutulur Allah aşkına bu acı. 11 şehir.. Yitip giden canlar, evlatlar. 200'ün üstünde çocuk var ki, kim oldukları belli değil. Aileleri yok. Nüfusları yok. Adları yok. Kimlikleri yok. Olacak iş mi?

        Cenazeler karışmış. Çoğu insan hala enkaz altından cenazesini bekliyor..

        Canını kurtaranın da evi, barkı, şehri yok. Nasıl olacak? Nasıl döneceğiz! Keza uzmanlar, "Depremler devam edecek" diyor. Ve en fenası "İstanbul depremi geliyor" deniyor.

        Yani o kadar çok "Ama" var ki!!!.

        Yani bir kalbe bu kadar acı sığar mı? Bilmiyorum çok kolay gözükmüyor.

        Asıl sonrası çok önemli

        Asıl sonrası çok önemli
        0:00 / 0:00

        Biz aslında sadece kötü günlerde değil, normalde de bir olabilsek, birbirimizi koruyabilsek şahane bir milletiz Bizi kimse yıkamaz.

        Deprem olduğu andan itibaren yapılan yardımlar, kampanyalar birbiri ardına devam ediyor. "Bir Kira Bir Yuva" kampanyasına da müthiş yardımlar yapılmış.

        Mesela Yıldız Tilbe, yardımı yaparken bir de istekte bulunmuş ve "Ben 12 ailenin birer yıllık kiralarını üstlenmek istiyorum. Fakat bu kiraya geçen ailelerle de görüşme ve ilişki talep ediyorum. Çünkü sadece kiralarını ödemek istemiyorum. Yıl içinde başka belli başlı ihtiyaçların görmek istiyorum. Yardımda bulunduğum ailelerle ilişki talep ediyorum" demiş.

        Zaten yardımı yapayım, geçeyim kenara olmaz. Bu başka bir felaket. Bu felaket sonrası asıl yanlarında durmalıyız, yalnız bırakmamalıyız. Depremzedelerin ellerinden tutmalıyız. Çünkü bu sadece onların değil, artık Türkiye'nin meselesi. Çünkü unutmayın bugün onlara, yarın bize. Memleketin büyük bir bölümü deprem tehdidi altında ve bizim artık bunu kabul etmemiz ve tüm gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor. Aklı selim şekilde bu sıkıntılı günlerden çıkmamız için bir olmamız gerekiyor.

        Biz nereye gitsek?

        Biz nereye gitsek?
        0:00 / 0:00

        Deprem oldu... Hayatını kaybedenler, ailelerini kaybedenler, evlerini, şehirlerini kaybedenler, bizler de deprem olacak gerçeği ile yaşayanlar olarak devam ediyoruz hayatımıza. Keza uzmanlar sürekli uyarıyor, "İstanbul depremi geliyor, İstanbul depremi olacak" diye...

        E haklılar...

        Yıllardır Kahramanmaraş, Hatay depremini de bilmişlerdi. Ama kimse dinlemedi. Onlar da haklı. Olabilecekleri gördükleri için üzülüyorlar sonrasında. Ve isyan ediyorlar. Ben olsam ben de isyan ederdim. Şimdi de İstanbul için sürekli ama sürekli üzülüyorlar. Şimdi bizler yani İstanbul'da yaşayanlar sürekli birbirimize "E nereye gitsek" diye sorar olduk. Gerçekten... Fakat görüyorum ki, kimsenin gittiği, gidebildiği yok. Çünkü zaten daha hala kimse 6 Şubat şokunu atlatabilmiş değil. Hem kim, nereye gidiyor Allah aşkına. Memleketin neresi deprem açısından daha güvenli bilen var mı?

        Hem memleketlerimizde yaşayalım ama sağlam binalarda yaşayalım. Zor mu?

        Artık İstanbul'a tek bir inşaata bile izin verilmeden, gerçekten riskli binaların acilen boşaltılmasıyla en azından olması beklenen İstanbul depremine biraz olsun hazırlanmış olmaz mıyız?

        Oluruz ama tabii onun için öncelikle siyasi partilerin tartışmayı bırakıp anlaşmaları ve bir an önce harekete geçmesi gerekiyor.

        Biz vatandaşların da dırdırı bırakıp kendi yaşadığımız alanların ne derece sağlıklı olduklarını kontrol etmemiz gerekiyor.

        Böyle uzayıp giden bir liste var. Yani bu ülkede yaşayan herkes ama herkes bu detaylardan sorumlu... Hepimiz sorumluyuz. Bu yüzdendir ki artık eskisi gibi olmaması için, yeniden bu tarz şeylerin yaşanmaması için uyanmalıyız, aydınlanmalıyız. Ve gerçeği görmeliyiz. Yani kısacası İstanbul'dan gitmek de çözüm değil...

        Diğer Yazılar