Enflasyon "şişme" demektir!
ZEMHERİ
“Av Mevsimi” vizyondaki 4. haftasında da zirvedeki yerini korudu. Bir önceki döneme göre 63 ekran kaybeden film, buna rağmen sattığı biletlerin sadece %36’sını yitirdi ve 152.413 seyirciye ulaşmayı başardı. Bu hafta vizyona giren film sayısının sadece 3’te kalması ve bunların arasında hiç yerli yapımın olmaması en fazla “Av Mevsimi”ne yaramış gibi duruyor.
“Av Mevsimi” şu anda 1 milyon 726 bin seyirci tarafından izlenmiş durumda. Genelde bu tarz büyük filmler, ilk gösteriminin üzerinden bu kadar süre geçtikten sonra, hafta içlerinde hafta sonunun ancak yarısı kadar iş yapar. Yani seyirci sayısında düşüş trendi korunabilse bile, filmin 2011’in ilk günlerinde zar zor 1 milyon 900 bine ulaşabileceği anlaşılıyor. Kısacası “Av Mevsimi” için ilk yaptığım tahminin arkasındayım. Film 2 milyonu pek fazla aşamayacak. Zira “kış mevsimi” çok ama çok geç kaldı. Halbuki “zemheri” zamanında yani bundan 1 ay evvel gelseydi, 2.5 milyona pekala ulaşılabilirdi.
GRIMM KARDEŞLER
“Karmakarışık” (Tangled) yılbaşının olmazsa olmazlarından bir animasyon. 114 kopyayla vizyona giren film, salon başına 572 kişiyle toplam 65.161 bilet yapıyor ve listemize 2. sıradan giriş yapıyor. Açık konuşmak gerekirse filmin ne kopya sayısı yeterli, ne de Türkiye vizyonu için seçilen isim doğru. Filmin aslında bir “Rapunzel” hikayesi olduğunu çocuklar da kendi başlarına anlayabilmeliydi. “Narnia” 162 kopyayla vizyona girebiliyorsa, bir Disney yapımı da ondan aşağı kalmamalıydı ayrıca. Bu boş dönemde “Rapunzel” ilk 3 gününde en az 100 bin yapabilirdi. Amerika’da bundan 1 ay önce vizyona giren “Karmakarışık”ın, dünyada 260 milyon doları aştığı göz önüne alınırsa, tablo daha da net olarak ortaya çıkacaktır zaten.
Bu arada memleketteki bir çok kaynakta Jacob Grimm ve Wilhemn Grimm, filmin senaryo yazarları olarak görülüyor. Bildiğiniz “Grimm Kardeşler” yani. Jacob 1863’te, Wilhemn ise 1859’da ölmüş. Adamlara o yıllarda film senaryosu yazar mısınız diye sorsan ne derlerdi acaba?
“Karmakarışık”ın senaryosu daha önce “Arabalar”dan da (Cars) hatırlayacağınız Dan Fogelman’a ait. “Grimm Kardeşler” aslında masalın yazarları yani hikaye sahipleri. Neyse işin iyi tarafından bakalım biraz da. Böylelikle bu iki büyük yazarı bir kez daha anmış olduk. Ölümlerinin üzerinden 150 yıl geçmesine rağmen adamların isimleri, hayatlarında duymadıkları bir sanat türünün bir örneğinin jeneriğinde yer alabiliyor. Ölümsüzlük böyle bir şey olsa gerek.
GÖZ, KAŞ, DUDAK; KIL, SAÇ, SAKAL
“Turist” (The Tourist) son haftaların en takdire layık yıldızı olmuş durumda. İlk hafta sonunda salon başına 993, ikincisindeyse 708 seyirci yaparak bu kategorinin hep zirvesinde yer alan film, nihayet bu hafta koltuğundan iniyor, ama yine de salon başına 484 bilet yapmayı başarıyor. Bu rakamı kopya sayısı olan 110 ile çarptığımızda, vizyondaki 3. haftasında filmin 53.289 seyirci tarafından izlendiğini görüyoruz. “Turist”in toplam seyirci sayısıysa 340 bini aşmış durumda. Öte yandan film dünyada 2,5 haftada ancak 76 milyon dolar yapabildi, yani tam anlamıyla gişeye tosladı. Bu tablo Türk seyircisinin Angelina Jolie ile Johnny Depp’e özel bir ilgisi olduğunu şüpheye yer vermeden tasdik ediyor. Bizim insanımız kadında kaşı, gözü, dudağı, erkekte de kılı, saçı, sakalı seviyor işte kardeşim. Kadın için bir şeyler daha eklenebilir tabi!
FOCKE(R) -WULF
Haftanın yeni filmlerinden “Zor Baba 3” (Little Fockers) 6. sıradan listemize giriyor. Serinin bu üçüncü filmi, 92 kopyayla salon başına ancak 375 bilet yapabiliyor ve toplamda 34.469 kişide kalıyor. Halbuki selefi “Zor Baba ve Dünürü” (Meet The Fockers) 2005 yılında aynı sürede 71 bin bilet satmayı başarabilmişti. İşin garibi “Turist”in tam tersine “Zor Baba 3” dünya sinemalarında çok başarılı oldu ve ilk 3 gününde tam 72 milyon dolar yaptı. Dünyanın tersine yeni bir trend başladı diyeceğim demesine de ortadaki bir gariplik var. Hani bizimkiler filmin pazarlamasına milyonlar dökmüş olsa anlayacağım. Yahu film sadece 92 kopyayla vizyona girmiş, reklama, tanıtıma ne hacet. Robert De Niro’da kocadı artık. Filmlerini dağıtımcıları bile takmaz oldu. Tek şafta bağlı tandem çift yıldız motorlarla donanmış olmalarına rağmen, 120 bini aşabilirlerse, “Focke(r)” familyası için iyidir derim.
HIRSIZ - POLİS
Bu hafta vizyona giren son filmse “Hırsızlar Şehri” (The Town.) Ben Affleck’in hem oynayıp, hem yönettiği film, 48 kopyayla 18.175 bilet yapmayı başarıyor ve 8. sıradan listemize giriyor. Sınırlı bir dağıtım ve sıfır tanıtımla bu rakam bence büyük başarı. Ben Affleck’in memlekette bu kadar seveni olduğunu bilmezdim. Ayrıca filmin Türkçe isminin de bu performansta çok payı olduğunu düşünüyorum. Hem filmin temasıyla alakalı, hem de seyircinin ilgisini çekebilecek isim bulmak o kadar zor değilmiş demek ki! “Hırsızlar Şehri” bu kısıtlı imkanlarla dahi 60 bini aşacak gibi görünüyor.
RAKAMLAR, YORUMLAR
Geçtiğimiz hafta sonu sinemaları tam 495.510 biletli seyirci ziyaret etti. Böylelikle 2010’un toplam seyirci rakamı, 41 milyon 209 bin kişiyi aşmış oldu. Bu performans geçtiğimiz yıla göre %11.7’lik bir büyümeyi ifade ediyor. Öte yandan asıl ilerleme hasılat verilerinde elde edilmiş durumda.
2010 yılında sinemalar tam 380.811.376 TL’lik bilet satışı yaptılar. Seyirci sayısındaki %11.7’ye karşılık bu kategorideki genleşme ise, tam %23.7 olarak gerçekleşti. Yani ortalama bilet fiyatları, seyirci sayısından da hızlı artıyor. Bu artışın iki önemli nedeni var. Birincisi yeni açılan ve yenilenen modern sinema kompleksleri, ikincisiyse 3 boyut furyası. Yeni salonlar sundukları daha iyi hizmet karşılığında, 3 boyutlu filmlerse kiraladıkları gözlükler için sizden daha fazla ücret talep ediyor. Sonuç olarak 2009’da bilet fiyatları ortalama 8,35 lirayken, bu yıl 9.24 liraya yükseldi, yani bilet fiyatlarındaki yıllık şişme/enflasyon %10.65 seviyelerinde gerçekleşti. Öte yandan bu rakam TÜFE fiyatları için yıllık % 9’u aşmıyor. Domates fiyatları yükseldiğinde galeyana gelen halk, sinema bileti fiyatları daha fazla artmasına rağmen ses etmiyorsa, bunun da yine iki açıklaması vardır. Birincisi sinema ve sanat bizim memlekette hala daha vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak görülmüyor, ikincisiyse sinemasever dediğimiz kitleyi, ekonomik durumu kuvvetli 4-5 milyonluk küçük şehirli bir zümre oluşturuyor. 2010 yılı sinema sektörü açısında çok iyi geçti, lakin sinema sevgisini tabana yayamazsak, şiştiğimizle kalsak iyidir. Bir balonu haddinden fazla şişirirsen patlar, şişirmezsen ise tam tersine iner. Nefesimizi boşuna harcamak istemiyorsak, yeni sinemaseverlere ihtiyacımız olduğu kesin.
Detaylı rakamlar için www.boxofficeturkiye.com adresine başvurabilirsiniz.