Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir davada, kadının bakire olmadığı gerekçesiyle evliliğini geçersiz saydı. Kocanın beyanına göre alınan bu kararla birlikte, bekâret kadında ‘bulunması gereken vasıflar’ arasına resmen girmiş oldu. Hukukçular ise ikiye bölündü: Kadında bulunması gereken vasıftan söz edilmesinin kadını bir nesne gibi görmek anlamına geldiğini söyleyenler de var, “Cinsiyet ayrımcılığıyla alakası yok, erkek iktidarsız çıkarsa da evlilik iptal olur” diyenler de... Evlenecek kadının bakire olması şart mı? Kadın bakire çıkmazsa evlilik iptal edilmeli mi? Yargıtay’ın bekâret kararı hukuka, Türkiye şartlarına ve çağımıza uygun mu? İşte hukukçuların konuya ilişkin farklı görüşleri...

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        Yargıtay’ın kararı suçtur erkekte bekâret aranmıyorsa kadında da aranamaz

        KA-DER Başkanı Avukat HÜLYA GÜLBAHAR:

        TCK’da değişiklik yapıldı, bekâret kontrolü yapmak suç. Yapana da yaptırana da hapis cezası getirildi. Yargıtay’ın bu kararı hukuka da kadın-erkek eşitliğine de aykırıdır.

        İNANILMAZ saçma. O zaman sadece bakire kadınlar evlenebilsin, hatta evlenirken istenen evraklar arasına bekâret raporu da eklensin! Yargıtay’ın bu kararı hukuka aykırıdır zira bekâret üzerinden kadınlara yapılan çağdışı baskıların son bulması için TCK’da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bekâret kontrolü bir suç olarak düzenlenmiş, yapana da yaptırana hapis cezası

        getirilmiştir. Ayrıca kadın erkek yasalar karşısında eşittir, erkekte bekaâret aranmıyorsa, kadında da aranamaz. Evliliklerde asıl olan cinsel uyumdur. Bir kerelik bir konu olan bekâretin evliliğin belirleyici unsuru olduğuna ilişkin bir yaklaşım kabul edilemez. Hatta Medeni Kanun değişikliği anlamına gelir.

        İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Böl. Bşk. Prof. Dr. RONA SEROZAN:

        Hangi çağda yaşıyoruz olacak şey değil!

        BU tartışmanın temelinde önemli bir dünya görüşü çatışması yatıyor, o da evliliğin niteliğiyle ilgili. Evliliğe, cinsel yaşam beraberliği gözüyle bakarsanız

        hiç kuşkusuz cinsel itibar da erkek açısından önemli bir niteliğe dönüşür. Bu bile tartışmalı bir yaklaşım. Bekâret, bu itibar tartışmasının da ötesinde başlı

        başına bir dünya görüşü meselesi. Bana göre bekâret konusu asla Türk Medeni

        Kanunu 149. maddesinin 2. bendindeki yanılma niteliğini taşımıyor, böyle sayılmamalı. Hangi çağda yaşıyoruz, olacak şey değil. Bekâret tabusuyla

        bağlantılı, bu saplantıdan hareketle verilmiş bir karar. Son olarak Orhan Pamuk

        davasındaki tazminat istemi buna iyi bir örnek. Yargıtay bu tarz kararlarda hukuk dışı, tamamen siyasal ve ideolojik dürtüleri temel alan bir yaklaşım sergiliyor ve bu çok üzücü.

        İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. AYDENİZ ALİSBAH TUSKAN:

        Bekâret bir eksiklik veya özür değildir

        KADIN-erkek eşitliğine aykırı bir karar. Bekâret, kadının bedeninde eksiklik veya özür olarak değerlendirilemez. Karar 149. maddeye dayandırılmış. O madde “Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse evliliğin iptali için dava açabilir” diyor. Ama bekâret 2010’lu yıllarda böyle bir şey olarak görülemez. Medeni Kanun değişti, birçok yeni düzenleme yapıldı ama demek ki yasaları değiştirmekle olmuyor, erkek egemen bakış açısı değişmeli. Bu dava, kadının namusu konusundadır ve şahsiyet hakkına saldırı söz konusudur. Kadının namusunu, ailenin, toplumun namusu olarak gören anlayışı değiştirmek gerekiyor. Erkeğin birçok kadınla beraber olması normal karşılanırken, kadının

        bakire olması bekleniyor.

        Karar doğru, bekâret Türk erkeği için önemli

        İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. HÜSEYİN HATEMİ:

        Koca, karısının bakire olmadığını bilmeyerek evlenmişse, bana göre evlilik

        iptal edilmelidir. Yargıtay’ın kararı oldukça yerinde olmuştur.

        YERİNDE bir karardır. Ama TürkMedeni Kanunu’nda “Kadının bakire olmaması evliliğin iptal sebebidir ya da değildir” şeklinde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Koca, karısının bakire olmadığını bilmiyorsa evlilik iptal

        edilebilir. İlkMedeni Kanun’da da bu durum iptal sebebi sayılabiliyordu. Ancak yine de burada dikkat edilmesi gereken durum somut olaya bakılması gerektiği.

        Erkek eğer kural olarak bekârete önem verecek karakterdeyse iptal sebebi

        sayılabilir. Bu durumun yanında erkek eşinin bakire olmadığını bilmeyerek

        evlenmişse evlilik bana göre iptal edilmelidir. Ama bilerek evlenmişse ve mahkemeye başvurursa hata olarak kabul edilir. Hile değil hata olursa hataya düşen tarafın karşısındaki taraf tazminat isteyebilir evliliğin iptalinde. Türk erkeği bekârete önem veren bir yapıdadır. Bu nedenle bizde böyle bir kararın çıkmış olması doğaldır. Türkiye’de böyle bir yaklaşım söz konusu olduğu için, Yargıtay

        2. Hukuk Dairesi’nin kararı oldukça yerinde olmuştur. Bunun dışında eşlerin

        sağlık durumlarını gizlemesi de incelenirse eğer evliliğin iptal sebebi sayılabilir.

        İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üy. Prof. Dr. HALUK BURCUOĞLU:

        Erkek iktidarsız çıkarsa da evlilik iptal oluyor

        Diğer Yazılar