Hayvan hakları savunulurken, insan hakları göz ardı mı ediyor?
Kanunun da aklın da gösterdiği yol aynı: “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur.” Hayvanseverler yıllardır belediyelerin rehabilitasyon merkezlerine ağır suçlamalar yöneltiyor. Onların iddiası, hayvanlara kötü muamele edildiği, rehabilite edilmek yerine öldürüldüğü, sağ kalanların da alındıkları yerler yerine ıssız bölgelere bırakılarak yine ölüme terk edildiği şeklinde... Belediyeler ise insan sağlığını koruyabilmek adına aldıkları önlemlerin hayvanseverlerce saptırılarak kamuoyunun yanıltıldığını söylüyor. Son olarak bir kuduz vakasında hastalığı taşıyan ve onunla temasta bulunan hayvanların uyutulması üzerine bir kez daha alevlenen tartışmada farklı görüşler şöyle...
GÜLİN YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
İnsan hakları önce gelir
Amacımız hayvanları yok etmek, öldürmek değil. Ama insan sağlığını tehdit eden bir durum varsa, tedbir alıp gereğini yapmak zorundayız
İstanbul Büyükşehir B. Veteriner İşleri Müdür Yar. Recep Zafer: İNSAN sağlığı söz konusu olduğu zaman bazı tedbirleri almak zorundayız. Bu tümdünyada da böyledir. İnsanların sağlığını tehdit eden bir durum varsa, müsaade etmemiz mümkün değil. Son günlerde bir kuduz vakasıyla ilgili eleştirildik örneğin. Bir gönüllümüzün getirdiği köpekte muayene sonucu kuduz çıktı. Veterinerimiz müşahedeye aldı ve kanun gereği bununla temasta bulunan diğer hayvanlar uyutuldu. Hayvanseverler ayağa kalktı, uyuttular, öldürdüler diye. Biz hayvanların da insanların da refahını düşünen bir kurumuz. Amacımız hayvanları öldürmek, yok etmek değil. 27 bin hayvanı rehabilite ettik. 50 bin tedavi yaptık, aşı yaptık. Sokakta gördüğümüz her hayvanı potansiyel tehlike görmüyoruz ki... Ama insanların sağlığına yönelik önlenemez bir tehdit varsa, önce insan gelir.
Hayvanseverler insan azarlarlar!
Habertürk Gazetesi Yazarı Rahşan Gülşan: HAYVANSEVERLER, hayvan sevmenin kendi tekellerinde olduğunu düşünüyor, işi FB-GS rekabetine dökmüşler. Hasdal barınağını ziyaret edip, görüşlerimi yazdım. Beni belediyeye satılmış olmakla suçlayan mailler yağdı. Okurlarım iyi bilir ki, iflah olmaz bir hayvanseverim. Hayvanların sorunları üzerine defalarca yazı yazdım. Hasdal’daki merkezde hayvanların karnının tok olduğunu, tedavi edildiklerini gördüm. Tersini mi yazmalıydım? Hayvanseverlerin gayri medeni tarzını bizzat görmüş biri olarak, benden uzak durmalarını rica ediyorum. Ben, kin ve nefret olmadan, yetkili kurumlarla iletişim kurarak hayvan haklarını savunmaya, doğru ya da yanlış yapılan her ne olursa, yazmaya devam edeceğim.
Hayvan barınakları birer ölüm kampıdır
İnsanların dayanamayacağı kadar vahşi ve acımasızdır barınaklar... Yeni doğan yavruları büyükleri yer, bir hayvan yaralandığında saldırılır
Habertürk Gazetesi Yazarı Bekir Coşkun: HAYVAN barınakları birer ölüm kampıdır, insanları kapattıkları yerlere benzemez. İnsanların dayanamayacağı kadar vahşi ve acımasızdır, orası: yeni doğan yavruları büyükler yer, parçalar. Bir hayvan yaralandığında ona da saldırılır. Şu an hayvanları koruma yasayı diye uyduruk bir kanun çıkarıldı, ama asıl olması gereken belediyelerin kendi bölgelerindeki hayvanları kısırlaştırıp, aşılarını yapıp, üremelerini durdurmak. Böylelikle sayıları azalınca onlar da uygun ortamda, insanlığa yakışır biçimde bakılır, kontrol altında tutulur. Ama yerel yönetimler hayvanları sevmiyorlar; onlara verecekleri 1-2 dönümlük yeri, ihalelerde müteahhitlere vermeyi tercih ediyorlar.
Nerede yaşayacak bu hayvanlar?
HAYTAP Hay. Hak. Fed. Üyesi Nesrin Çıtırık: TÜRKİYE’nin her yerinde barınaklar küçük fayans ve betondan oluşan, hayvanların içinde yazın yandıkları kışın ise dondukları hücrelerden oluşur. Hayvanlar bu 1 metrekare içinde yemek yerler, su içerler, kaka yaparlar. Miyadı geçmiş ilaç alırlar, yeni fiyatına küflü ekmekler alırlar. Gelen cins hayvanları el altından satarlar. Pek çok barınaktan köpek dövüşçülerine köpek verilir. Anadolu’da binlerce, adına barınak denen telle çevrelenmiş ölüm kampları vardır. Sokaklar yasak, insanlar korkuyor. Evler yasak, komşular rahatsız oluyor. Barınaklar ise ölüm kampı. Nerede yaşayacak bu hayvanlar?