Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye büyük bir tehlike atlattı.

        Halkın demokrasiye inancı olmasaydı, o hain girişime karşı direnmeseydi kim bilir neler yaşayacaktık, ne hallere düşecektik? Bu belayı savuşturduysak, tek dayanağımız o inancımız oldu.

        Eğer içimizdeki siyasi çatlak göründüğü kadar derin olsaydı, 15 Temmuz gecesinden bu yana ortaya koyduğumuz birlik ve beraberlik ruhunu canlandıramasaydık neler olacağını, neler yaşayabileceğimizi düşünmek bile istemiyorum...

        Belki çok uç bir yaklaşım olacak ama bana göre bu yaşadıklarımız bize “bizim bizden başka dostumuzun olmadığını” gösterdi...

        ***

        15 Temmuz’dan bu yana yaşadıklarımıza şöyle bir göz atın. Kendilerini “demokrasi koruyucusu” ilan eden, “dünya düzenini korumak” gibi verilmemiş görevleri üstlenen bir alay sözde dostumuz var. Hangisi “halka karşı girişilmiş” o darbe teşebbüsüne karşı doğru dürüst bir tepki gösterdi?

        Hiçbiri!

        Yarım ağızla demokrasinin tehlikeye düşmesini kınadılar, ama diğer yandan da Türk demokrasisine dinamit koymaya çalışan kişi, kurum ve fikirleri himaye etmeyi sürdürdüler.

        Bu nasıl dostluksa?

        ***

        O dostlarımız var ya, yıllarca ekonomik işbirliği adı altında bizi sömüren ülkeler. Kimisi siyasi iktidarları kafaya alıp sanayileşmemizi istediği gibi yönlendirdi. Yani kendilerine mahkum hale getirdi.

        Kimisi tarım politikalarımızı belirledi. Elbette dünden bugüne yaşanan süreçte gerçekleşmedi bunlar. 50-60 yılı aşan bir geçmişi var. Ama en büyük imtiyazları da demokrasinin zayıf düştüğü dönemlerde elde ettiler...

        ***

        Bugün yaşadıklarımız gösterdi ki, bu sözde dostlardan Türkiye’ye gram fayda yok.

        Eğer bugün farklı bir felaket yaşamış olsaydık ve o dostların yardımına ihtiyaç duysaydık kaderimizle baş başa kalacaktık. O halde?

        Demek ki, ülke olarak güçlü olmak zorundayız, birlik olmak zorundayız, dimdik durmak zorundayız. Kuşkusuz güçlü olmanın kurallarından biri de ekonomiden geçiyor.

        ***

        Bana göre Türkiye şu andan itibaren pek çok şeyi gözden geçirmek ve yeniden inşa etmek zorunda. Başta tarım olmak üzere her konuda milli kaynakları en iyi şekilde değerlendirmek, dışa bağımlılığımızı en aza indirmek gibi politikalar ve bunun getireceği güçlü ekonomi, o dostlara bağımlılığımızı ortadan kaldıracaktır. Güçlü bir ülke ekonomisinin halkın refah düzeyini de yükselteceğini hesap edersek... Müreffeh bir toplum, düzeninin bozulmasına asla izin vermeyeceğine göre darbe heveslilerinin de önünü kesmiş olmaz mıyız?

        Diğer Yazılar