Seçim zamanı
Türkiye için en önemli 2 yıldan ilki kapıya dayandı. En önemli 2 yıl diyorum çünkü, 2018 ve 2019 gerek ekonomide, gerekse yerel yönetimlerde ve siyasette seçim yılı olacak. Önümüzdeki dönemde odaları, borsaları, belediyeleri yönetecek kadrolar, TBMM’deki temsilerimiz ve de cumhurbaşkanını seçmek için sandık başında olacağız. İşte bu hareketli dönemde açılışı, Türk ekonomisinin can damarı olan esnaf teşkilatları yapacak.
Her meslek dalında esnaf,kendisini temsil edecek, sorunlarına çözüm bulacak, sıkıntılarını sona erdirecek hatta mümkünse kendilerini refaha taşıyacak yöneticilerini belirleyecek. Bu amaçla İzmir’de de İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne bağlı 100’den fazla odada onbinlerce kişi oylarıyla başkanlarını ve yöneticilerini seçecek. O yöneticiler ki, temsil ettiği sektörün tüm sorumluklarını üstlenecek, sorunlara gerekirse en üst makamlarda çözüm arayacak.
TEMSİLDEKİ ZAAFİYET
Elbette ki yönetim kadrolarının en üst makamlarda çözüm arayabilmeleri için kenti ve sesi oldukları, sorumluluğunu üstlendikleri esnaf gurubunu en üst noktada temsil etmeleri şart. Yani Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfedarasyonu ile buna bağlı federasyonların yönetimlerinde aktif görev almaları gerek. Ancak bu noktada İzmirli esnafın bazı istisnalar dışında tercihini doğru kullanamadığı ortada.
İzmir’de 100’ün üzerinde oda varken bunlardan topu topu 4’ünün federasyon bazında temsil ettiğini hesaba katarsanız ne söylemek istediğim kendiliğinden ortaya çıkar. Türkiye’nin 3. Büyüğü dediğimiz, ekonomisi ülkeye can veriyor dediğimiz bir kentin esnafının temsil anlamında bu kadar fakir kalmasının nedeni yine kendisi, yanlış tercihleri.
Odalar seçimlere giderken görüyorum ki adaylar sadece koltuk derdinde.
Kimisi bir siyasi görüşün arkasına sığınmış oy istiyor, kimisi eş dost akraba ilişkilerini kullanmaya çalışıyor, kimisi de hemşerilik kozuyla koltuk kapmaya çalışıyor. Komiktir bu yarışta aday oldukları koltuğu dede mirası sananlar bile var.
Eğer bu seçimlerde İzmirli esnaf sağduyulu davranmaz ve tercihinde hata yapmayı sürdürürse temsildeki fukaralığı da devam edecek.
Çözüm mercilerine sesini duyurabilmek için birilerinin insafa gelip kendilerini dinlemelerini bekleyecek.
