Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye son dönemde Altay tankının seri üretimi amacıyla Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bulunan 1. Ana Bakım Fabrika MüdürlüğününBMC’yedevrini konuşuyor. Öyle ki konu yerel seçim öncesi siyasi malzeme haline bile getirildi. Muhalefet cephesinden sert tepkiler geldi; hükümet kanadından kesinlikle bir özelleştirme olmayacağı, fabrikanın belirli bir süreyle işletme devrinin gerçekleştirileceği, araziile tesisinve arazi üstündeki her türlü makine ve teçhizatın mülkiyetinindevlette kalmaya devam edeceği ve işçilerin haklarının korunacağı defalarca söylense de konu halen soğumuş değil.

        Son dönemde savunma sanayii tartışmasının neredeyse yalnızca bu işletme devri etrafında döndüğünü görüyoruz.

        Peki,Yunanistan’ın gün aşırı Türkiye’nin güçlenen savunma sanayii üzerinden korku söylemi odaklı medya politikası güttüğü sektörümüzde neler oluyor?

        Türkiye’nin savunma sanayii konusunda kayda değer seviyede güçlendiği aşikar;bu alandakigelişmeleri bir atılım niteliğinde değerlendirebiliriz. On yıl öncesinden farklı olarak artık neredeyse gün aşırı savunma sanayii hakkında konuşmaya başladık.

        Hulusi Akar, fabrikalarda...

        Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın istisnasız her hafta bir savunma sanayii tesisini, fabrikasını, şirketini ziyaret ettiğini ya da bunların faaliyetlerine katıldığını gözlemliyoruz.

        Akar,öncelikle2019’da tartışmalara konu olanArifiye’deki1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğünü ziyaret etti. Muhalefetin eleştirilerineçok net açıklamalarla yanıt vererek ne satış ne de personel tasfiyesi olmayacağının altını çizdi. Asıl amacın atıl kapasiteyi teknoloji ve yatırımla buluşturarak,imal edilenürünlerin dost ve müttefik ülkelere ihracı olduğunu söyledi. Sonraki hafta yine Karasu’daBMC’ninÜretim ve Teknoloji Üssü’nün temel atma törenine katıldı.

        Sihirli Değnek ASFAT

        22 Ocak’ta ise Milli Savunma Bakanlığının yeni şirketi Askeri Fabrika ve Tersane İşletme A.Ş.’yi(ASFAT) yönetim ofisinde ziyaret ederek,brifing aldı. ASFAT, Pakistan’a ihraç sözleşmesi imzalanan 1 milyar dolar bedelindeki MİLGEM korvetleriyle gündeme gelmişti. Yine Hulusi Akar’ın son dönemdeki konuşmalarındanASFAT’ınsavunma sanayiinde adından çokça söz edilen bir marka,özel sektör ile kamu arasında ve hatta yurtdışı satışlarda ortaya çıkan tıkanıklıkların çözümü için sihirli bir değnek olacağını kestirmek güç değil.

        Savunma Sanayiinde Güç Birliği

        Hulusi Akar, hemen ertesi hafta Eskişehir’de bulunan1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü, civardaki Muharip Hava KuvvetiKomutanlığıve TUSAŞ motor üretim tesisiTEI’deincelemelerde bulundu. Eskişehir’de TOBB savunma sanayi meclis toplantısına katılarak firmalarla birebir görüştü.

        Bir kaç gün sonra ise Makina Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) merkezinde incelemelerde bulunup 27 askeri fabrikanın müdürleri ilebaş başa görüşmeler yaptı.

        Hulusi Akar’ınMKEK’teverdiği mesajlar, aslında Türkiye’nin savunma sanayiine ilişkin hedeflerinin sekteye mahal bırakmayacak şekilde uygulanacağını gösteriyor: “Bubirtercihdeğildir,lüksdeğildir, olmasa daolurşeklindekibirkonudeğildir.Egemenliğimiz,bağımsızlığımız,ülkemizin,vatanımızın, milletimizin güvenliğiiçinbubirzorunluluktur.Savunma sanayinin öneminibiliyoruzvebukonudaki çalışmalarımızı aralıksızsürdürmeyedevamedeceğiz. ... Kendi kayığını kendin çekmezsen bir yere gidemiyorsun.”

        ASELSAN’ın“AhdeVefa”sı

        Son olarak salı günü, dünya savunma sanayii listelerinde ilk 100’e giren ASELSAN’ın düzenlediği “Güç Birliği” zirvesine katılarak konuşma yapan Akar, ASELSAN’ın bir “ahde vefa” örneği sergilediğini ifade etti.Zira ASELSAN;Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında,Türkiye’nin silah ambargosuna maruz kaldığı dönemde halkın bağışlarıyla kurulup faaliyet gösteren Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın iştiraki şirketlerden biri. Bugün ise bir dünya devi haline geldi ve bu seviyeye nasıl geldiğini hiç unutmadı.ASELSANGüç Birliği Zirvesi’ne yaklaşık 2500 irili ufaklı firmayı davet ederek, teknolojileri için ithal ettiği parçaları yerli firmaların üretmesi için bunların tamamıyla birebir görüşeceği bir platform oluşturdu.

        Türk Savunma Sanayiinin Yeni Markası ASFAT

        Türkiye’nin savunma sanayiinde kat ettiği aşamaları, rakamlardaki çarpıcı yükselişle görmek de gurur verici. Sektörün 2000’li yılların başına göre kendisini10’akatladığını; 2002’de 248 milyon dolar düzeyindeki savunma ve havacılık ihracatının 2018’de 2,4 milyar dolara yaklaştığınıgörüyoruz. Ciro ve proje sayısıyla birlikte ihracatın geldiği seviye çok önemli. Zira bu,sektörün uluslararası pazardaki itibarı ve yetkinliğinin de kanıtı.

        Söz konusurakamların hızlı biçimde daha da yükseleceğine şüphe yok. Devletin son dönemdeki en önemli savunma sanayii politikası, belki deASFAT’ı kurmak oldu.ASFAT, faaliyet şekli ve kuruluş yasası itibarıyla yarım asrı aşkın süredir çark döndüren askeri fabrikaları, hem teknik hem de idari anlamda yeni bir yüze kavuşturacak; imkanlarını iyileştirecek; modernize edecek ve tam kapasite olarak ihracata yönelik faaliyet göstermelerini sağlayacak. Böylece eskiden yalnızca silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçları için üretim yapan askeri fabrikalar ve tersaneler, artık dünya piyasasına savunma ürünlerisatabilecek.

        ASFAT’ınvizyonundan anlaşılan, aynı zamanda özel sektörün de elinden tutarak,küçük-orta ölçekli şirketlerin küresel savunma sanayii sektörüne girmelerine yardım edecek.

        Bununla birlikte son günlerde çokça zikredilen “Güç Birliği”, kamu, vakıf ve özel sektör iş birliğiyle ileri boyutlara taşınırsa,dünya savunma listelerindeki Türk şirketlerin sayısının artması sürpriz olmaz.

        Görünüşe göre, Türkiye’nin halen Avrupa’dan gizli ambargogörmesi, ABD’de siyasi meselelerin bahanesiyle Türkiye’ye savunma ürünleri satışı konusunda sopa sallanması, Yunanistan’ın gün aşırı Türkiye’yi kendisiylekıyaslayarak “Türkiye kontrol edilemez şekilde güçleniyor” demesi ve korku propagandası yapmasının altında güçlenen savunma sanayii var.

        Tabi ne zaman memlekette böylesi kıymetli işler yapılsa, birilerigelipönüne taş koymaya çalışır. Kendi küçük(!) menfaatleri uğruna kocakocakurumlara zarar vermektendeimtina etmez. Şimdilik,böyle süreçleri yine yeniden yaşamamayı temenni ederek noktalayalım.

        Diğer Yazılar