Bir efsane daha sona eriyor, BİNBİR GECE yarın bitiyor
EFSANE, hem de ne efsane. Paranın, gücün, iktidarın hayatın hiçbir sorununu çözmeye yetmeyeceğini gösteren, sağlıklı bir ilişki kurmanın bütün güçlüklerini gözler önüne seren bir efsane. Evladının hayatını kurtarmak için 150 bin dolara patronuyla birlikte olmayı kabul eden Şehrazat’ın öyküsü olarak başladı. Binbir Gece ilk bölümlerinden itibaren, kendisine hemen büyük bir seyirci kitlesi yarattı. Adını ekranın en çok tartışılan yapımlarının arasına yazdırdı. O günlerde herkes aynı meseleyi konuşuyordu, “Bir anne, çocuğunun hayatı için neleri göze alabilir?” Ancak ikinci sezondan itibaren, dizinin öyküsünde bariz düşme, senaryosunda derin ihmaller başladı. Şehrazat, Onur ile hayatını birle ştirmiş, bütün ömrünü adadığı oğlu Kaan, sonunda Onur’u babası olarak kabul etmişti. İşte o günlerde aileye yeni bir çocuk daha katılmış, Onur’un küçük kızı Nilüfer de Şehrazat tarafından kendi öz evladı gibi sevilmiş, benimsenmişti.
Fakat ne olduysa, müzmin mutsuz çift yollarını bir kez daha ayırdıktan sonra oldu. İyilik meleği Şehrazat, oğlunun bütün açlamalarına, bütün yalvarmalarına rağmen bir daha Kaan’a, Onur’un yüzünü göstermedi. Aynı iyilik meleği tuhaf kadın, kalbi sanki taş kesmişçesine Nilüfer’le bütün bağını kesti. Ve tutup, senaryo bu ya, yeni bir aşka daha yelken açtı Şehrazat.
Ve minik Kaan’ın ağzından, bütün anne-babaların canını yakan o soru süzülüverdi: “Anne, ona da baba demek zorunda mıyım?” Benim için zaten uzun zaman önce bitmişti . Binbir Gece. O bölümden sonra, görev icab- bile olsa içimden hiç seyretmek gelmedi. Binbir Gece, ekranın gayet iyi başlayıp, inanılmaz bir hal alan dizilerine örnek olacak. Reytingi iyi gidiyor, seyircisi zaten izliyor diye olabildi ince sakız gibi çekilip uzatılan bütün yapımlar, ekran yolculu.unu böylesi tatsız finallerle noktalayacak. Keşke tadında bırakmayı bilselerdi.
Hepinize iyi haftalar...