Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıldönümüne küçük bir katkı: Sarıkamış Kumandanı Hafız Hakkı Paşa'nın yayınlanmamış günlüğünden savaşa giriş maceramız...

        Bu sene Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıldönümü olduğu için Avrupa'da yoğun etkinlikler yapılıyor. Bizde dünya savaşı konusundaki muammaların başında harbe girmemizin kıvılcımını teşkil eden 29 Ekim 1914'teki Karadeniz baskınının emrinin kime ait olduğu sorusu gelir. Bugün bu sayfada bilinmeyen bir belgeye, Osmanlı Ordusu'nun o günlerdeki önemli kumandanlarından Hafız Hakkı Paşa'nın günlüğünün ilgili bölümüne yer veriyorum.

        AVRUPA'da ve Amerika'da günlerden buyana ardarda hüzünlü toplantılar yapılıyor, sergiler açılıyor, konferanslar veriliyor.

        Bütün bu faaliyetler, Saraybosna'da 28 Haziran 1914'te yaşanan ve Birinci Dünya Savaşı'nın kıvılcımı olan suikasti, dolayısı ile de savaşın yüzüncü yıldönümünü hatırlamak...

        HAFIZ HAKKI PAŞA

        BİRKAÇ AY ÖNCE BAŞLADI

        28 Haziran 1914'teki suikastin ardından, yani Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük Franz Ferdinand ile karısının, Gavril Prinçip adında Bosnalı genç bir Sırp milliyetçisi tarafından katledilmesinden sonraki iki ay içerisinde o senelerde iki düşman bloğa ayrılmış olan Avrupa ülkeleri birbirlerine harp ilân etmişlerdi. Batı dünyası, savaşın yüzüncü yıldönümü için bundan birkaç ay önce başlattıkları etkinliklerle şimdi milyonlarca kişinin hayatına mâlolan dünya savaşı felâketini hatırlamaya çalışıyor.

        PADİŞAHIN CİHAD FETVASI

        Savaş 1914 yazında patlamış ama Türkiye harbe birkaç ay sonra, Yavuz ve Midilli zırhlılarının 1914'ün 29 Ekim'inde Karadeniz'deki Rus şehirlerini bombardıman etmesi ile girmiştir. Rusya, İngiltere ve Fransa o senenin 3 ve 5 Kasım günleri arasında Türkiye'ye ardarda savaş ilân etmiş, Türkiye bu devletlere 11 Kasım günü savaş açmış ve zamanın hükümdarı Sultan Reşad 14 Kasım'da cihad fetvası yayınlatmıştır.

        Birinci Dünya Savaşı yıllarından bir ittifak fotoğrafı: (Soldan) Bulgar Kralı Ferdinand, Sultan Reşad, Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph ve Alman İmparatoru Wilhelm.

        Daha önce birkaç defa yazmıştım: Birinci Dünya Savaşı, son dönem Türkiye tarihi için çok önemli bir hadise idi, zira uğradığımız büyük bozgunun neticesinde koskoca bir imparatorluk elimizden çıkmıştı ve dolayısı ile önümüzdeki Kasım ayında savaşın yıldönümü vesilesi ile ses getirici ve kalıcı etkileri olan programlar düzenlemeli idik.

        Ama, Genelkurmay Başkanlığı savaşa girişimizin yıldönümünü beklemedi, Avrupa'nın anma takvimine uydu ve önceki gün cephelerde bundan yüz sene önce çekilmiş fotoğrafları Anadolu Ajansı vasıtası ile basına servis etti.

        Genelkurmay'ın yayınını görünce ben de bir yayın yapayım ve Birinci Dünya Savaşı'na katılmamız konusunda çok tartışılan bir "yazılı emir" ile ilgili olarak arşivimde bulunan bilinmeyen bir günlüğün bazı bölümlerini neşredeyim dedim: Dünya Savaşı'nın ilk aylarında önemli görevlerde bulunmuş olan Hafız Hakkı Paşa'nın günlüğünün birkaç sayfasını...

        Hafız Hakkı Paşa'nın hatıralarından dünya savaşına girişimiz ile ilgili kısım.

        Savaşa girmemizin kıvılcımını teşkil eden Karadeniz baskını hakkında, yani baskının kararını ve emrini kimin verdiği konusunda ortaya bugüne kadar çok sayıda iddia atıldı. Tarihçilerden bazıları Alman Amiral Wilhelm Souchon'un kumandasında Karadeniz'e açılan gemilerin bombardımanı zamanın güçlü adamı Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa'nın emri ile yaptığını söylerken, diğer tarihçiler Ruslar'a karşı girişilen saldırının Türkiye'yi savaşa sokmak için Almanlar'ın beklenmedik bir oyunu olduğunu iddia ettiler.

        Bugün bu sayfada, dünya savaşına girdiğimiz sırada Osmanlı Genelkurmayı'nın ikinci başkanı ve birkaç ay sonra yaşanacak olan Sarıkamış faciasının da önemli aktörlerinden olan bir askerin, Hâfız Hakkı Paşa'nın bende bulunan yayınlanmamış günlüğünde savaşa iştirakimiz konusunda yazılı olanların bir kısmını naklediyorum.

        SARAYA DAMAT OLDU

        Hafız Hakkı Paşa, 1879'da Manastır'da doğdu. 23 yaşında Harbokulu'nu bitirip kurmay yüzbaşı oldu, Balkanlar'daki çetelerle uğraştı, bir ara Viyana'ya askeri ataşe olarak yollandı, Sultan Beşinci Murad'ın torunlarından Behiye Sultan ile evlenip "dâmâd-ı Şehriyâri", yani "hükümdar damadı" unvânı aldı ve ve 1914'te henüz yarbay iken Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na getirildi.

        7 Aralık 1914'te Kafkas Cephesi'ndeki 10. Kolordu'nun kumandanı oldu ve Sarıkamış bozgunu sırasında "Paşa" yapılarak Üçüncü Ordu'nun kumandanlığına tayin edildi. Ancak paşalığı 1.5 ay kadar sürecek, âkıbeti Sarıkamış Harekâtı sırasında Allahuekber Dağları'nda can veren askerlerin akıbetiyle aynı olacak ve tifüse yakalanan Hafız Hakkı Paşa hayata 1915'in 15 Şubat'ında, Erzurum'da veda edecekti.

        SAATİ SAATİNE KAYDETMİŞ

        Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'na girdiği 1914 Kasım'ından itibaren günlük tutmaya başlayan ve özellikle Sarıkamış harekâtının bazı anlarını saati saatine kaydeden Hafız Hakkı Paşa'nın bu günlüğünün tamamını önümüzdeki haftalarda yayınlayacağım...

        İşte, Sarıkamış faciasından bahsederken "Yarabbi! Bu felâkete ben sebep oldum, yine ben tamir edeceğim" diye yazan Hafız Hakkı Paşa'nın Karadeniz bombardımanının emrini kimin verdiği konusunda yazdıkları ve savaşın ilk günleri ile alâkalı hatıraları...

        "GİZLİ EMİR KASAMDAYDI, ENVER ALDI, 'YAPMA' DEDİM, DİNLEMEDİ!"

        HAFIZ Hakkı Paşa, Alman Amirali Souchon'un kumandasında Karadeniz'e açılan gemiler 29 Ekim 1914'te Rus limanlarını bombardıman ettikleri sırada Almanya'da idi ve Almanya ile o senenin Ağustos'unda bir askerî ittifak anlaşması imzalamış olan Osmanlı İmparatorluğu'na silâh ve teçhizat gönderilmesi konularında görüşmeler yapıyordu.

        Paşa, bombardıman haberini aldığı ânı ve sonraki günlerde yaşananları, özellikle de bombardıman ile ilgili yazılı emri günlüğüne bazı cümleleri düşük de olsa kaydedecek ve şöyle yazacaktı:

        * 29 Ekim 1914: ...Maateessüf, sabah donanmamızın düşman donanmasıyla harbe tutuştuğu haberi geldi ve hemen dönmeğe mecbur olduk.

        Alman erkân-ı harbiyesi (genelkurmayı) ile temas ettik, ...erkân-ı harbiyenin bizden şunları istediğini anladık:

        - Hemen Karadeniz'de hareket.

        - Mısır istikametinde mümkün mertebe çabuk edilecek.

        - Cihad-ı mukaddes ilân etmek.

        Ben, bunların üçünü de saçma addediyorum. Fakat ne yapayım, madem ki müttefik! Dik Alman kafası, lâf anlatmak da kabil değil. Bir kere de harp başlamış. Artık olacak!

        Harp nasıl başladı:

        Donanma kumandanına şöyle bir emir hazırlanmış idi:

        "Rus donanmasını mahvederek Karadeniz hâkimiyetini kazanmak".

        Bu emir benim kasada duruyordu. Ancak icabında ve zamanında verilecekti. Bizim hareketimizden evvel nâzır (Harbiye Nâzırı Enver Paşa) emri istedi. "Suchon'a vereceğim, kapalı bir zarf içinde. 'Lâzım olduğu zaman emri aç!' diyeceğim" dedi.

        Ben şüphelendim. Rica ettim, dinlemedi.

        Halbuki iş büsbütün başka türlü olmuş ve Suchon kendisi Alman kafasıyla açmış, yapmış etmiş. Bizi vakitsiz bir harbe sürüklemiş. Bundan sonra artık vaziyeti selâmete çıkarmak için canla başla çalışmak lâzım.

        * 3 Kasım 1914: İşe dairede başladım.

        1. Ordulara evâmîr-i müvecceheyi (uygun emirleri) vermek lâzım mı?

        3. Ordu fazla tedafüî (müdafaaya dayalı) hareket ediyor. Düşman beş kolla ilerliyor, cephesi geniş, kuvvetleri zayıf. Binaenaleyh bazı kollara taarruzla muvaffakiyetler kazanılabilir. Karakilise, sol cenahta İşhan'da Ruslar pek zayıf. Oralardaki süvari ve piyadelerimiz onları pekalâ tard edebilir. Azerbaycan istikametinde şiddetle ilerleyebilir. Böyle bir emir yazdırmak isterim. Karargâh-ı umumi (genel karargâh) maateessüf bu Almanlar yüzünden çorba. ...Bronsar (Alman General Fritz Bronsart von Schellendorf) Almanlar'a karşı zayıf. ...Onun için iş çıkarmak güç.

        Gece uyuyamadım. Enver'e gittim. Tam yukarıdaki mealde Üçüncü Ordu'ya bir emir yazdırdım.

        Dördüncü Ordu: Akabe'deki 20 Jandarma çekilmişler. Müdafaaları iyi olmuş. Fakat neticede kaçmışlar. Zeki Paşa'ya yine büyükçe yazdık: Akabe tahliye edilmemeli ve İngilizlerin her taarruzu şiddetli geri atılmalı.

        Şam'daki Sekizinci Kolordu'nun askeri iyi değil. Mısır ateşini becerebilmeleri güç. Onun için oraya iyi bir fırka göndermeyi düşünüyordum. Allah razı olsun nâzır da düşünmüş.

        * 4 Kasım 1914: Emir hazırlandı: Dördüncü Kolordu'dan bir fırka sekizinciye, Halep'teki 12. Kolordu İstanbul'a.

        Biz yok iken Nâzır (Enver Paşa) 10. Kolordu'yu Erzurum'a nakle karar vermiş. Ben evvelce bunun aleyhinde idim. Fakat Bulgarlar('dan), Yunan'dan şimdilik bir şey yok. Ruslar da taarruza geçti. O halde pekâlâ olur. Yalnız nâzır bu fikre evvelce razı olmalı idi. Ben teklif ettimdi. Muharebe 15 gün teehhür olsun (ertelensin), 10. Kolordu'yu İstanbul'a ya da Erzurum'a nakleylesin. Razı olmadı. "Tehlike var" dedi. Halbuki şimdi tehlike daha çok. Cenab-ı Hak muhafaza etsin. Herhalde Allah artık bize yardım edecektir.

        Orduya ve millete hitaben beyannameyi ve Nâzır'ın emrini 3/4 Kasım gecesi yazdım.

        10. Kolordu yedi alay ve iki sahra topçu taburu ve müteaddid (çok sayıda) kuvvetler ile yarından itibaren nakledilecek. Hamidiye (savaş gemisi), Batum'a gidecek. Midilli (zırhlı) bizzat muhafazayı yapacak. Yavuz ve zırhlılar Sivastopol tarafına düşman donanmasına...

        Üçüncü Ordu'nun iaşesi esasen fena idi. Bugün arpa gönderttim. Gece de elli bin lira! ...Yalnız arpa eksik onu da buradan gönderiyorum. Allah razı olsun, İsmail Hakkı Paşa çalışıyor.

        Ordu Kumandanlarının salâhiyeti (yetkiyi), mükâfat, liyakat madalyası üzerinde kılıç olmak üzere veya bir cesaret madalyası düşündüm. Nâzır kabul etti. Bunun bugünkü kanun şubesinde iradesi (padişah emri) yazılıyor. Bunları gümüş ve altından (bastırıp) ordu kumandanlarına göndereceğiz.

        ...Şehitlerin eytâmını (yetimlerini) düşünmek. Mahallerine telgrafla sual soruldu.

        * 5 Kasım 1914 akşam vaziyeti: 3. Ordu'nun vaziyeti: 22. Kolordu'nun iki fırkası Deveboynu'nda, bir fırkası İnciçukuru'nda.

        13. Kolordu Hınıs'tan yolda.

        9. Kolordu 2 fırkasıyla Erzurum ve garbında (batısında), bir fırkasıyla şimalde (kuzeyde) Kilis Yaylası civarında.

        Üç hudut taburu, Tortum garbında (batısında) düşmanla temasta.

        İkinci Süvari Fırkası, Köprüköy garbında düşmanla temasta.

        Birinci ve Dördüncü Aşiret Fırkaları, Topçudağı ile Köprüköy arasında.

        Birinci-İkinci Süvari Fırkası, Karakilise'de.

        Van jandarma fırkasıyla bir ihtiyat süvari livası (tümeni) Van civarında.

        Bu vaziyet iyidir...

        Diğer Yazılar