Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PEGASUS uçağı pistten çıktıktan sonra Hürriyet’in haberi nasıl verdiği iletişim fakültelerinde bir “çerçeveleme” egzersizi olarak incelemeye değer.

        14 Ocak tarihli ilk haberde öne çıkan bazı unsurlar:

        - Uçağın denize 25 metre kala yamaca saplandığı o ürkütücü kare “mucizenin fotoğrafı” olarak sunulmuş.

        - Haberin girişinde uçağın “belirlenemeyen nedenle” kontrolden çıktığı söyleniyor, devamında ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden bir profesöre dayanılarak sorunlu pistin zeminine vurgu yapılıyor.

        - Haberde pilotlara alkol testi yapıldığı ve alkollü olmadıkları vurgulanıyor. Ayrıca pilotun ifadesine de geniş olarak yer veriliyor. Pilot normal inişi gerçekleştirdiklerini, hızlarını azalttıklarını, tam manevra yapacağı sırada “bilemediğimiz bir nedenden” ötürü sağ motorun aniden hız aldığını anlatıyor. Pilotların yolcuları tahliye etmesine yardımcı olmaları, rutin anonsları yapmalarıyla sürüyor haber. Kabin ekibinin de verdiği ifadede yolcuları sakinleştirdikleri yer alıyor.

        SORUN ZEMİN

        Ertesi gün “Sağ motor koptu” başlığıyla Trabzon’daki kaza haberine devam ediyor gazete:

        - Bu sefer pilotun adı var. 41 yıllık tecrübeli bir pilot olduğu da vurgulanıyor.

        - Pilot dünkü ifadesinde söylediklerini biraz daha ayrıntıyla tekrar ediyor: “Normal bir iniş gerçekleştirdikten sonra uçak durmadı, uçak durmayınca kontrol otomatik olarak bana geçti. Fren yaptım, uçak sol tarafa yöneldi, bir kez daha fren yapınca uçak sol taraftan pistten çıktı.” Kazanın ardından hemen yardım istediğini de vurguluyor.

        - Yardımcı pilot zeminin ıslak oluşuyla uçağın yavaşlamadığını ekliyor. Bu bilgi bir gün önce KTÜ öğretim üyesinin kazanın zeminden kaynaklanabileceği ihtimalini de destekliyor.

        YAZILMAYAN İHTİMAL

        Pegasus haberini sadece Hürriyet’ten okuyan biri, uçak firmasının herhangi bir sorumluluğu olmadığını, pilotların ellerinden geleni yaptığını, sorunun Trabzon Havalimanı’nın pistinde olduğu kanaatine sahip oluyor.

        Dünkü Habertürk’e konuşan ve Trabzon’u iyi bilen bir başka pilot ise Hürriyet’in haberinde yer almayan bir ihtimalden söz ediyor: “Kaptan yanlışlıkla reverse kapatacağım diye gaz kolunu tam ileri itmiş olabilir. Hiçbir motor kendi kendine gaz açmaz. Reverse arızası da olabilir. Reverse kapatırken gazı full açmış da olabilirler.” Evet, hava şartları, Trabzon Havalimanı’nın tehlikeli bir pist oluşu da etkenler dahilinde. Sonuçta bu kazanın bir gerekçesi var, “bilinmeyen bir neden” değil, gizemli bir kaza da değil. Detaylı incelemenin bitmesi zaman alacak. Asıl gerekçeyi öğrenene kadar Hürriyet’in önceliği ise haberlerde uçak firmasına zarar vermemek.

        Peki neden? Bu da günün bilmecesi olsun.

        ***********

        TRT 2 İYİ FİKİR

        SON zamanlarda TRT’yi takip ediyor musunuz? TRT Arşiv projesinden beri Instagram’da takip ediyorum. Arşivden çok renkli görüntüleri buluyorlar ve mutlaka her gün ilgimi çekecek bir video koyuyorlar.

        Arşive girmemeye çalışıyorum; çünkü bir kere dalınca saatlerim geçiyor. Geçenlerde kendi kendimi kontrolsüzce “Kim Bunlar” ve “Gençler” dizisini izlerken buldum.

        TRT Genel Müdürü İbrahim Eren şimdi TRT 2’nin de geri döneceğini açıkladı. Kapkaranlık Türkiye’de devletin gözetiminde bir gençlik platformuydu TRT 2 ilk açıldığında.

        DEVLETİN GENÇLİĞİ

        Yaşayan gençlik ile devletin zihninde tasavvur ettiği arasında ciddi bir uçurum vardı. Ama her yerde olduğu gibi kimi çatlaklardan sızıntılar ışık saçıyordu. Yabancı filmler, rock şarkıları ve “Yalan Rüzgârı” dizisi... O zamanlar insanın bileklerini kesmesine neden olacak kadar sıkıcı “Akşama Doğru” programının bile çıtası çok daha yukarıdaydı.

        Bilindik anlamda televizyonun bile izlenmediği bir çağda TRT 2’ye gerek var mı? Kesinlikle var. Çünkü en azından bir kanalın reyting yarışına girmeden, başka hiçbir yerde yayınlanmayacak içeriğe yer vermesi gerekiyor. Eren tam da bunu hedefliyor. Yapabilecek mi, devletin kanalı bunu becerebilecek mi? TRT Arşiv projesine bakarak umutlu olduğumu söyleyebilirim.

        ***********

        NEDEN?

        MUHALİF kesim Devlet Bahçeli’nin eleştirilmesine hak veriyor, ama Kemal Kılıçdaroğlu söz konusu oldu mu onca gafa, başarısızlığa ve saçmalığa rağmen müthiş bir korumacılığa girişiyor. Bunun nedeni Bahçeli’nin doğrudan, Kılıçdaroğlu’nun çaktırmadan ve dolaylı olarak iktidara destek vermesi mi?

        ***********

        LİSE YILLARIMIN SESİYDİ

        BENİM için Dolores O’Riordan’ın sesi, liselerarası müzik yarışmasına hazırlanan bir arkadaşımın sesiyle özdeş. Biz yukarıda sınıfta dersteyken o ve birkaç şanslı kişi yarışma bahanesiyle aşağıda prova yapıp okulu The Cranberries’in “Zombie” şarkısıyla inletirlerdi. Bir anlamda lise yıllarımın fon müziği de oldu bu şarkı.

        Lise insanın yaşarken çok önemsediği, kurtulur kurtulmaz da hafızasının derinlerine attığı bir dönem. The Cranberries’in müziği de böyleydi. 90’lı yıllarda Türkiye’ye gelen MTV’de sabahtan akşama kadar çalan “Zombie” ve “Ode to My Family” gibi şarkıları o yıllardan sonra bir daha dinlemedim, hatta unuttum.

        46 YAŞINDAYDI

        Geçenlerde, kendi kendime tam da 90’lı yıllarda geçen bir gençlik filmi sahnesine en uygun şarkının hangisi olacağını düşünürken aklıma geldi “Ode to My Family”. Lisedeyken arkadaşlarımızdan kaset ya da CD ödünç alarak, radyoda veya televizyonda yeniden çalmasını bekleyerek büyük bir sabırla bu şarkıyı tekrar dinleyebilirdik. Birkaç ay önce bir hafta boyunca durmaksızın “Ode to My Family” inledi kulağımda.

        Dün Dolores O’Riordan’ın ölüm haberini alınca donup kaldım. 46 yaşındaymış meğerse; yaşı bizden o kadar da büyük değilmiş. O yıllarda aramızda bir çağ var gibi görünürdü. Gençliğimizden insanlar bu dünyadan ayrılınca bizim de bir parçamız gidiyor.

        Not: Hafızam beni yanıltmıyorsa bizimkiler yarışmada ikinci oldu, solist arkadaşım ise sonradan şarkıcı olmadı.

        Diğer Yazılar