Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AİLE ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Evlilikte İletişim ve Yaşam Becerileri Kitapçığı'nı yenilemiş. Kitapçıkta çiftlere evliliğin selameti için tavsiyelerde bulunuluyormuş.

        Bana sorarsanız bunların içinde en önemlisi, "Romantik filmlerdeki aşkların etkisiyle beklenti çıtanızı yükseltip hayal kırıklığı yaşamayın" şeklinde olanı.

        Bizim kuşak bu nedenle "heder oldu" çünkü. Şahsen evlenmemiş olmamı da buna bağlıyorum!

        Biz, Ediz Hun'ların etkisiyle "cinsiyetini rafa kaldırmış" sevgililer bekledik...

        Saçımızın bir teline vurgun olan...

        Asla vazgeçmeyen...

        İcabında "verem" olan...

        Fakat çıka çıka "etten kemikten" adamlar çıktı karşımıza!

        Kadınlar Türkan Şoray Kanunları'yla "doğanın kanunları" arasında gidip gelirken erkekler daha çok Tecavüzcü Coşkun'a meyyal ama kendine Ediz Hun süsü vermiş... "Yarım yamalak" ilişkilerin insanıydık.

        Fakat bugün hâlâ bir tehlikenin var olması şaşırttı beni doğrusu. Etkisinde kalınacak romantik film mi kaldı?

        Yahut etkide kalacak kadın, erkek?

        Romantizm komediyle "inceltiliyor" artık filmlerde... Tehlike yok yani, meraklanmayın!

        Atatürk'ün boyu

        "EN büyük benim babam" sendromu bu.

        Çocukluktan kalma...

        Bütün çocukların babası dağlardan, gemilerden, binalardan büyüktür.

        Çocuk fiziki büyüklükten anlar ancak. Senin baban çok "yardımsever" deseniz ne anlar?..

        "Atatürk'ün çocukları" da "çocuk" kaldı biraz. 1.74'te ısrar etmeleri bundandır. Kendileri bunun bir önemi olmadığını bilseler bile "komşunun çocuğu" anlamaz diye korkarlar. "1.84" deseler, o bile hoş görülmeli.

        Enseyi karartmayalım

        SAMSUN'lar Sinop'lar olmasa iyi, ama olacaktır. Çetin Altan'ın ifadesiyle "enseyi karartmamak" gerekir.

        Kim "tereyağından kıl çeker" gibi kolay olacağını söyledi bu işin?

        Üstüne kalem oynatılmayacak konular

        * SURİYELİ çocukların Yeni Cami önünde dilendirilmesi...

        * Türkiye'de dâhi çocukları saptayacak uzmanların olmayışı...

        * İzmir'de bir hastanenin acil servisinde kalp krizi geçiren hastaya cep telefonunun ışığıyla müdahale edilmesi...

        Ne deseniz "eksik" kalır.

        Ne oldu onlara

        NEREDEN nereye aklıma geldi şimdi... Şebnem Schaefer diye güzel bir kız vardı... Bir de onun "bekâreti"... Ne oldu onlara?

        Bindiği dalı kesen kanal

        "KAYIP Şehir" bitiyormuş!

        Buna karşılık "İntikam" sürüyor. Ne "diyalog" var oysa ne "oyunculuk" ne "inandırıcılık".

        Ey "sahiciden kaçan", "müsamereye koşan" seyirci! Ne diyeyim sana?

        Ama Kanal D'ye bir diyeceğim var. İzlenen dizinin günüyle, saatiyle oynaya oynaya "bindiği dalı kesen kanal" olarak tarihe geçtin!

        MIŞ/MUŞ

        * Fotoğraf çeken, yol tarif eden gözlük geliştirilmiş.

        Güzelim buluş bize "takip, taciz, özel hayata tecavüz" şeklinde yansıyacaktır!

        * İngiltere'de bir kadın "sürücü adayı" ehliyet sınavında 107. kez geçer not alamamış.

        O daha ziyade "trafik canavarı adayı"!

        Diğer Yazılar