Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk sinema tarihinin en beğenilen filmlerinden “İnşaat”ın devam filmi 10 yıl sonra vizyona giriyor. 2 işçimizi en son hapishanede bırakmıştık. Çıktılar, yazlık bir beldeye yerleştiler. Ancak yine ellerinde kazma kürek. Filmin yönetmeni Ömer Vargı’yla ‘İnşaat 2’ vesilesiyle 10 yılda suç ve adalet kavramlarının ne denli değiştiğini konuştuk

        İnşaat, vizyona ilk girdiğinde patlama yapan bir film olmadı. Gelmiş geçmiş en iyi pazarlama yöntemlerinden biri; fısıltı gazetesi sayesinde farkına vardık. Akabinde bir sürü ödül aldı. Özetle; bir gün inşaat sahibi bir ceset getirir. “Olur mu olmaz mı?” derken gömerler. O ilk kazmayı vurduktan sonra devamı gelir. Sonunda para biriktirip İtalya’ya kaçma hayalleri olan 2 inşaat işçisi mağdur olur. Oyuncular Emre Kınay ve Şevket Çoruh aradan geçen onca zamana rağmen hâlâ insanların dönüp dönüp “İnşaat 2’yi ne zaman çekeceksiniz?” diye sorduklarını söylüyor. Kısmet şimdiyeymiş. Film 7 Kasım’da vizyonda. 2 işçimizi en son hapishanede bırakmıştık. Çıktılar, yazlık bir beldeye yerleştiler. Ancak yine ellerinde kazma kürek. Ömer Vargı “Anlat dinleyelim” diyebileceğimiz ender isimlerden. Ancak onun hevesi başka. “Herkesin dünya görüşü filmine yansır. Üstüne bir de anlatma ihtiyacı doğuyorsa filmi iyi çekememişim demektir” diyor.

        İnşaat 2’de de karakterlerin başına benzer olaylar geliyor.Kaderimizden bir türlü kaçamıyor muyuz?

        Kaçarsın kaçmasına da bire bir çabayla zor. Sosyal yapının da buna izin vermesi lazım. Bireyin yaşamının şekillenmesinde toplumun etkisi büyük. Aksi halde ister kader de, ister tesadüf, dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsun. O yüzden bunu bir devam filmi olduğu kadar bir tür tekrar filmi gibi de düşünebiliriz.

        ■ “Hayatta bir kesim var ki onlar istese de istemese de hep olumsuzluk yaşar.” Bunu Ali diyor...

        Bazı kesimler her zaman baskı, ezilmişlik altında yaşıyor. Filmin şarkısında da var; “Dünya âlemde yoksulların suçlu doğacağı üzerinedir hayat.”

        ■ Yırtmak mümkün değil mi?

        Tabii ki mümkün. Ama ellerini uzatsalar suça bulaşabilecek durumdalar. Çok yakınlar. Sen sokakta kavga edemezsin ama çocukluğundan beri buna aşina bir şekilde büyümüş biri olarak çok da basit bir nedenden kavgaya karışabilirsin. Siyasetten, ekonomiden öte bir durum bu.

        Nedir? Sosyal yapı bu tarz insanların önüne fazla seçenek koymuyor. Kendi tercihlerinin ötesinde yaşadıkları bir şey. Çok hoşlarına gitmese de yapmak zorundalar. “İnsan aç kalmayagörsün, inançlarını bile yermiş” diye bir laf var, çok severim.

        Filmde de en masum insanların dahi para, arzu denkleminde neler yapabileceğini gördük... Aslında tek istekleri o sefil hayattan çıkış. Ama kapasiteleri bu kadar. Ne iyi eğitimleri var ne de bir şeyleri başarabilmişler. Şansları olmamış.

        Bir çıkış öneriniz var mı? Sosyal yapınızı geliştirdiğiniz sürece sorunlar ortadan kalkar. Toplumda ekonomik, siyasi bazı konuları kısa vadede düzeltebilirsiniz. Binalar, yürüyen merdivenler yaparsınız ama trafiğin üstesinden gelemezsiniz. Ya da yurtdışından 2 kahraman futbolcu alarak futbol kurtulmaz. Bizdeki çocukları eğitecek insanların iyi eğitilmesiyle başarı gelir.

        İlk filmde o ilk cesedi gömdüklerinde biz eminiz ki kahramanlar filmin sonunda cezalarını çekecek. Ama ikincisinde yakalanmasınlar hatta kaçsınlar istiyoruz. Aradaki 10 senede adalete, suça bakış açımız mı değişti bizim?

        Sanıyorum öyle. İnsanların tutuklanıp sonra masum diye bırakıldığı, bu sefer onları tutuklayanları sorguladığımız bir toplumdayız. Hukuk ne kadar adalet getiriyor, bunu tartışıyoruz. Bir de tabii olayları Ali ve Sudi’nin gözünden izliyor olmak da önemli. Dışarıdan gözlemleyerek “Yahu seçme bunu” dediğiniz şeyi bir de o kişinin ağzından dinlediğinizde insanların tercihlerine hak verirsiniz.

        İnşaat 1 çok talihsiz bir dönemde vizyona girmişti. Evet. 1 hafta önce sinagog bombalandı. Vizyon haftasında da HSBC, İngiltere Konsolosluğu. O hafta sonu çok iş yapan sinema salonlarından birinde sadece bir kişi izledi filmi.

        Ama Türk sinemasının en iyi filmleri arasına girdi. “İyi film öyle ya da böyle değerini buluyor” demeye çalışıyorum... Öyle tabii. Bizimki dilden dile yayılarak başarılı oldu. 10 yıldır da televizyonda reyting alıyor.

        ■ Oyuncular dahil herkes size “İnşaat 2 ne zaman çekilecek?’ diye soruyormuş. Sizce film neden bu kadar sevildi?

        Bir filmi inandırıcı bulduğun ya da karakterleri kendine yakın hissettiğin için seversin. Ali ile Sudi modern Hacivat-Karagöz aslında. Ali daha akıllı, bilmiş gibi ama hemen her konuda yanılıyor. Sudi saf, vicdanlı. Aslında bu avantaj. Safiyane haller içgüdüsel olarak doğru tercihler yapmanı sağlar. Ali gibi bir konuda yeterli bilgisi olmadan çok bilgiç davranmak Sudi gibi hiçbir şey bilmemekten daha iyi değildir. Daha fazla yanlışa mahal verir.

        Son dönemde inşaatlarda yaşanan iş kazalarıyla ilgili ne söyleyeceksiniz peki?

        Bu inşaat sektörünün değil, Türk toplumunun sorunu. Bizde bir kaza oluyor, ancak o zaman madeni, inşaatı konuşuyoruz. Popüler oluyor. Sonrası yok. İşçiye verilen değer bu seviyede oldukça daha çok tartışırız.

        İnşaat 2’nin de devamı gelir mi?

        İlkine başlarken ikincisi yoktu kafamızda. Belki bir 10 yıl sonra yeniden başlarız...

        “Sinema sektörümüz aldı başını gidiyor” diye kendimizi mi kandırıyoruz?

        Sayısal artış kaliteyi de getiriyor gibi bir durum yok. Son 2-3 yıldır her sene 80’er film yapılıyor. Bunların 50-60 tanesinin seyirci sayısı 50 binin altında... Ama neticede iyi işler de çıkıyor.

        Diğer Yazılar