Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yarın ki AB zirvesinin önemli maddelerinden biri Suriyeliler konusu olacak gibi görünüyor. Ancak ne olursa olsun Türkiye’nin bugüne kadar taşıdığı yük ve ödediği bedelin bir karşılığı yok!

        Hal böyleyken Türkiye’nin sorunları ağırlaşmakta ve bunların çözümüne yönelik çalışmaların yeterince irdelenemediği bir siyasal/sosyal iklimle yüzleşmekteyiz.

        Bana kalırsa bugün dış politikada, ekonomide ve yönetim sisteminde yaşanan sorunların yanında Türkiye’de en çok üzerinde durulması gereken alanlarından biri Suriyeliler meselesidir.

        Resmi verilere göre Türkiye şu an 4 milyona yakın Suriyeliyi misafir ediyor. Ediyor etmesine de geçici koruma statüsü verilen bu insanların geri dönüşüne yönelik belirsizlik giderek artıyor. Zira ülkedeki savaş koşulları etkisini korurken Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerindeki belirsizlik de geri dönüşe ilişkin gerçekçi bir masa etrafında buluşabilmeyi imkansızlaştırıyor.

        Bu sıkışmışlık, bu konudaki girişimlerin insan hakları ve gönüllülük esasına dayalı olarak yürütülmesi zorunluluğu ile birleşince “uyum” kavramı gerçeğiyle de karşı karşıya getiriyor.

        Geniş bir boyuttan bakıldığında bu sadece devletin kaynaklarının nasıl ve nereye harcandığı veya salt bir bölüşüm mücadelesi olarak da irdelenmemeli. Bu başlıklara ek olarak orta ve uzun vadede Türkiye’nin demografi odaklı ciddi bir milli sorunu haline gelme potansiyeli bulunmaktadır. Birkaç gün önce TÜİK’in açıkladığı 65 yaş üstü istatistikler bile kısmi bir dayanak olarak kabul edilebilir. Buna göre "yaşlı" olarak sınıflandırılan 65 yaş üstü grubun nüfusa oranı yüzde 9,5'e yükseldi. Ve bu devam ettiği takdirde 2080'de her dört kişiden biri "yaşlı" grubunda yer alacak.

        Açıkçası bu meselede Türk milletinin muhtemel kaygılarını ve eleştirilerini görmezden gelmenin ya da bir tür “hainlik”, “bozgunculuk” şeklinde konumlamanın bizatihi toplumu içten içe daha da gerdiğini, öfkelendirdiğini belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla bu meselenin ötelenmesi gelecekte daha büyük sosyo-ekonomik problemlerin yığılarak altından kalkılması zor bir evreye taşıyabilir.

        İŞTE SON ANKETİN SONUÇLARI

        İNGEV TAM (İnsani Gelişme Vakfı Türkiye Araştırma Merkezi) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliğinde gerçekleştirilen İnsani Gelişme Monitörü Araştırması vatandaşların ne düşündüğünü anlamak bakımında önemli. İlk defa paylaştığım bu araştırma 26 şehirde bilgisayar destekli telefon görüşmesi yöntemiyle şekilde gerçekleştirilmiş. Çalışma kapsamında 1774 görüşme yapılmış olup hata payı ±%2,3...

        Elde edilen sonuçlara göre ülkedeki en gergin toplumsal ilişkilerinden biri Türk vatandaşları ile Suriyeliler arasında…Geçen yıla göre bu oranda bir gerileme görülse de halkın %44’ü bu ilişkiyi “çok gergin” olarak tanımlıyor.

        Halkın %73’ü “Suriyelilerin en kısa zamanda geri dönüşü sağlanmalıdır” ifadesine katıldığını belirtiyor. En dikkat çeken yanıtlardan biri de %80’lik bir kesim “Artık Suriyelileri vatandaşımız gibi görmeliyiz” ifadesine katılmadığını ortaya koyuyor.

        Buna karşın Suriyeli bir tanıdığı olanlar ve olmayanlar arasında anlamlı algı farkları olduğu ortaya konuluyor. Örneğin Suriyeli bir tanıdığı olanların geri dönüş hemen sağlanmalıdır” ifadesine katılım oranı %68 iken, Suriyeli bir tanıdığı olmayanların katılım oranı ise %77 seviyesinde.

        Doğru bilinen yanlışların da oldukça yaygın olduğu görülüyor. %59’luk bir kesim Suriyelilerin devletten maaş aldığını düşünürken %45’lik bir kesim de “Suriyeli esnafın vergiden muaf olduğuna” inanıyor. Doğru bilinen yanlışlardaki en kritik düşüş, “Suriyelilerin istediği üniversiteye sınavsız girebildiği” algısında yaşanmış. Mart 2020’de toplumun %60’ı bu ifadeye katılırken, Kasım 2020’de bu oran %39’a gerilemiş. Bir hatırlatma yapmak gerekirse devlet üniversitesinde okumak isteyen yabancı öğrenciler ancak “Yabancı Öğrenci Sınavı”na girerek aldığı puana göre seçim yapabiliyor; özel üniversiteler ise yabancı öğrenciler için kendi sınavlarını uyguluyor.

        Diğer Yazılar