Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk dış politikası tarihinin en zor ve kırılgan dönemlerinden birini yaşarken bu dönemde Türk Dünyası adına fırsatları ıskalamamak gerekiyor. Türkiye'nin çok yönlü diplomasi dengesini kaybetmesi maalesef bu fırsatları akamete uğratabilir. Bugün en yenilerin birini, Hazar'ın kıyısından bir gelişmeyi sizlere paylaşacağım.

        Yıllar önce, 1999’da Türkmenistan’ın kurucu Devlet Başkanı Türkmenbaşı dönemin Enerji Bakanı’na “Ben sizin siyasetçilerinizi anlamıyorum. Bizim 70 dolardan vereceğimiz gazı siz gidip iki kat daha yüksek fiyatla Rusya’dan alıyorsunuz. Siz hiç halkınızı düşünmüyor musunuz? Bizim doğal gaz rezervlerimiz Türkiye’nin 500 yıllık ihtiyaçlarını karşılamaya yeter” şeklindeki sözleriyle Türkiye’deki hükümete tepkisini dile getirmişti. O tarihte Türkmenbaşı doğal gazın 1000 metreküpünü 70 dolara vermeye hazırdı. Rusya’nın aynı tarihte Türkmenistan’dan alacağı 20 milyar metreküplük doğal gazın 1000 metreküpüne 36 dolar ödediği ve bu gazın Türkiye’ye 117 dolara satılacağı düşünüldüğünde geri çevrilmesi zor olan bir teklifti.

        Ama gerçekleşmedi! Doğrusu Jeo-stratejik koşulların da oluştuğu söylenemezdi.

        Bugün ise benzer bir tartışma yeniden alevlenecek gibi gözüküyor. Zira 12 Kasım’da Türk Konseyi’ne katılma hazırlıkları yapılan Türkmenistan’ın TAPI (Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan hattı) ve TCP (Trans-Hazar Boru Hattı) arasında tercih yapabileceği konuşuluyor.

        Türkmenistan dünya doğalgaz rezervlerinin %11’ine sahip. Başka pazarlara açılmak istese de yıllardır bunu gerçekleştiremiyor ve gazın büyük bölümünü Rusya ve Çin’e veriyor. Burada da bir tür bağımlılık söz konusu… Haliyle ülkenin dış politikasında da belirleyici oluyor.

        REKLAM

        Afganistan’da Taliban’ın yeniden yönetime gelmesinin ardından daha önce üzerinde anlaşılmış olan TAPI projesinin yapılıp yapılmayacağı bir kez daha gündemde. Geçen hafta Türkmen Dışişleri Bakanı Raşid Meredov geniş bir heyetle, Kabil'de Taliban Başbakanı Molla Hassan Ahund ile bir araya geldi. Daha önce Karzai ve Gani döneminde de görüşmeler olmuştu.

        TAPI ile Türkmenistan'dan Afganistan’a oradan da Pakistan ve Hindistan'a yaklaşık 33 milyar metreküp gaz taşınması hedefleniyor. Bunun 14 milyar metreküplük kısımları Pakistan ve Hindistan’a ulaşırken Afganistan’da 5 milyar metreküp kalacak. Ayrıca Afganistan’ın yılda 1 milyar dolarlık bir transfer kazancı elde edebilmesi demek.

        Buna karşın iki önemli soru var.

        Birincisi boru hatlarının güvenliği kısa ve uzun vadede nasıl sağlanacak? Afgan hükümeti daha önceki yıllarda boru hattını korumak için yaklaşık 7 bin askerden oluşan özel bir güç oluşturma sözü bile vermişti.

        Afgan Hükümeti "Bu projenin uygulanması için herhangi bir fedakarlıkta bulunmaktan çekinmeyeceğiz." dese de güvenlik kaygıları bir türlü giderilemiyor. Çünkü 775 km’lik bir hattın geçeceği Afganistan’da Taliban yönetimin geleceği belirsizliğini koruyor. Bir de Pakistan-Hindistan arasında geçiş güvenliği meselesi var. Pakistan bir gün ansızın Hindistan’a gaz sevkiyatını durdurursa ne olacak…

        İkinci soru ise yatırım için gerekli bütçe nereden bulunacak?

        İlk aşamada 10 milyar dolarlık bir bütçeden söz ediyoruz. İlerleyen dönemde 40 milyar dolara kadar çıkabilir. Şuan Çin’in bu yatırımı üstlenebileceği düşünülüyor. Ancak Çin’in zaten jeopolitik olarak bu ülkelerle ekonomik eksenli angajmanları bulunuyor.

        İşte bu noktada Türkmenistan’ın Hazar Denizi'nin altından Azerbaycan'daki boru hattına oradan da Avrupa'ya yaklaşık 30 milyar metreküplük bir gaz ulaştırabileceği bir seçenek olarak beliriyor. TANAP projesinin kapasitesinin 60 milyar metreküpe genişlemesi mümkün ve bu ek transferi Türkmen gazı karşılayabilir. Üstelik gaz fiyatlarındaki artış ve Kuzey Akım 2'nin tamamlanmasıyla Rusya’ya bağımlılığının artacak olması Türkmen gazının bu şekilde transferini akılcı kılıyor.

        Bu projenin hayata geçebilmesi elbette Hazar’a komşu devletlerin uzlaşmasına da bağlı. O kadar kolay değil!

        Azerbaycan-Türkmenistan arasındaki bir kısım ihtilaflar yılbaşında büyük ölçüde çözülmüştü. Kazakistan’da bu meselede destekleyici olacaktır. Tabii İran ve Rusya var… Böyle bir proje Karabağ'daki gelişmeleri de eklersek Türk Dünyasının boru hatlarıyla da birbirine bağlanması demek.

        Neticede bu projenin ilerleyebilmesi için Türkiye’nin güçlü olması, kararlılığını göstermesi ve Türk Konseyi’nin işbirliğini daha da pekiştirmesi gerekiyor. Ve böylesi dönemlerde Türk Dünyası arasında bir takım nifak girişimleri olabileceği unutulmamalı ve uyanık olunmalıdır.

        Diğer Yazılar