Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) resmi başvurusu Devlet Başkanı Zelenskiy tarafından yapılırken üyelik başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği tartışmalara sebep oldu. Zira savaşın ve müzakere masasının dinamiklerini değiştirebilecek bu karar aynı zamanda Birliğin de geleceğini etkileyebilecek bir nitelik taşıyor.

        Geri dönüp bakıldığında aslında bugün yaşananların temelinde de bu üyelik süreci vardı. 2013 yılında AB ile bir ortaklık anlaşması kabul edilmiş ancak Moskova'nın yoğun baskısıyla o zamanki Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç imzalamayı reddetmişti. Sonrasında olaylar başladı ve Kırım’ın işgaline kadar gitti.

        Peki böyle bir katılım savaşa karşı veya savaşı sonlandırmak için ne kadar iyi bir fikir?

        Rusya Kiev'i kuşatıyor ve başardığında daha önce olduğu gibi yeni bir yönetime zorlayacağı kesin. İşte bu da sebeplerden biri...

        Öncelikle AB'nin genel eğilimi ve iç mekanizması değerlendirildiğinde bunun şu aşamada bir aday ülke olma konumuyla sınırlanacağı belirtilmeli.

        Avrupa Birliği Konseyi kabul ederse, Avrupa Komisyonu'ndan bir görüş vermesi istenecek. Üyeliğin kabulü için tüm ülkelerin oy birliği gerekiyor. Dün akşama kadar Polonya, Letonya, İrlanda ve Yunanistan da dahil olmak üzere 10 üye ülke, Ukrayna'ya hemen aday statüsü verilmesini istiyordu. Adaylık hususunda da farklı düşünen ülkeler olabilir.

        Örneğin Belçika Başbakanı De Croo, Zelenski'nin konuşmasından hemen sonra “AB üyeliği tamamen farklı bir şey ve çok daha uzun bir süreç” dedi. Aslında Zelenskiy de AB parlamentosundaki konuşmasının ardından milletvekillerine yaptığı konuşmada daha temkinli biçimde "Önümüzde daha uzun bir yol var. Bu savaşı bitirmeliyiz. Ve sonraki adımlar hakkında konuşmalıyız” dedi.

        REKLAM

        Fakat yine de 10-11 Mart’ta liderler tarafından görüşülmesi beklenen bu konuda “aday ülke” statüsü gelecek gibi gözüküyor.

        Bu durumda Ukrayna tıpkı Türkiye, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Sırbistan gibi AB aday ülkelerinden biri olacak.

        Tam üyelik ise uzun yıllar alabilecek, 35 alanda müzakereleri kapsayan bir süreç. AB’ye en son katılan ülke 2013 yılında Hırvatistan’dı ve başvuru sonrası süreç 10 yıl sürdü.

        AB’nin bağlayıcı olan sözleşme maddeleri dikkate alındığında başka bariyerler de var. Mesela birliğin çözülmemiş sınır anlaşmazlıkları olan ülkeleri kabul etmemesi gerekiyor. Bir de şu var ki 40 milyonu aşkın nüfusuyla Ukrayna, 450 milyonluk AB içerisindeki güç dengesini değiştirecek bir potansiyele sahip.

        Hatırlarsanız Avrupalı ülkelerin Türkiye’ye karşı da en büyük savunmalarından biri buydu.

        Şimdi Ukrayna bir tür hızlandırılmış prosedürle savaşın ortasında aday ülke olmaya hazırlanıyor. Zira kanaatimce bu başvurunun kabul edilmesinin de sebebi bu savaşın neticesine ve sonrasına Ukrayna lehine etkide bulunabilmek.

        Şöyle ki tek başına Ukrayna ile savaşmak ile AB üyesi bir Ukrayna ile savaşmanın farklılıkları var. Birincisi yaptırımları daha da artırabilmek için…

        Yeni yaptırımların artması hususu olası bir AB üyeliği ile açısından bağlayıcı bazı maddelere sahip. Avrupa Politika Merkezi’nden Georg Riekeles AB'nin üye bir ülke saldırıya uğradığından yardım etmesini gerektiren bir maddeye sahip olduğunu hatırlatıyor ve şu soruyu soruyor? “Ukrayna üye olsaydı ve Donbas'ta çatışmalar öyle başlasaydı ne olurdu?"

        Şu anda AB’nin 4. yaptırım paketi görüşülüyor. Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg tarafından belirtildiğine göre yeni yaptırımlar en güçlü Rus "oligarkları" hedef alacak. İsimleri henüz belli değil ancak 4 Mart Cuma günü, AB üye ülkelerinin Dışişleri Bakanları ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile özel bir toplantı yapacak.

        İkincisi Ukrayna’nın siyasi anlamda geleceğinin AB ile devam edeceğinin resmen tescillenmesinin masada Ukrayna’yı rahatlatacak bir kazanım, Rusya’ya ise askeri olarak bir başka boyutta taviz verilebilmesini sağlayabilir. En azından Rusya’nın sert isteklerinden bazılarına karşı kullanılabilir. Kaldı ki teknik olarak AB üyeliğinin mutlaka NATO üyeliği demek olmadığı da açık.

        Tabii Rusya’nın bu durumu ne ölçüde kabul edebileceği meçhul… Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexander Grushko “Böyle bir devleti saflarına kabul etmek, Avrupa Birliği'nin kendi kendisi yok etmesi anlamına gelecektir.” dedi.

        Ama her ne olursa olsun NATO’yu ötelemekle ile AB’ye üye olmak arasında ters bir koşul bağımlılık olsa Ukrayna bu aşamada tercihini pek muhtemel AB üyeliğinden yana kullanır olurdu...

        Diğer Yazılar