Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu sözler bundan 103 yıl önce haksız ve hukuksuzca idama mahkum edilen milli şehit Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in son sözleridir.

        35 yaşında vatanseverliğin bedelini ağır şekilde ödeyen Kaymakam Kemal Bey’in şehadete uzanan mücadelesi, o dönem Türk milletini emir kulu, Türk devletini de müstemleke yapmak isteyenlerin onu kurban seçmesiyle neticelenmiştir.

        Hatırlamak gerekirse, I.Dünya Savaşı’nda ülkenin farklı yerlerinde işgalci güçlerle birlikte hareket eden ve Türk ordusuna, Türk halkına yönelik saldırılar gerçekleştiren işbirlikçi Ermeni grupların, Komitacıların faaliyetleri tahammül edilmez boyutlara ulaştığında Tehcir Kanunu (14 Mayıs 1915) çıkarılır. Dâhiliye Nezâreti, o sıra Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili olan Kemal Bey'e gönderdiği telgraf ile: "Kazanın dâhilinde bulunan Ermenileri 24 saat zarfında yola çıkaracaksınız, bunların sevk edileceği istikâmet Suriye'dir." talimatını bildirir.

        Kaymakam Kemal Bey zaten tehdidin boyutlarını gören bir kamu görevlisi olarak emri yerine getirir. Hatta rivayet odur ki, bu karardan hemen önceki gün, bölgedeki Ermenilerin kanlı bir saldırı yapma hazırlığında olduğu kendisine söylenmiştir.

        Savaş bitip, İttihat ve Terakki muhalifleri iş başına gelince İtilaf devletlerine şirin gözükmek için Tehcir kararını uygulayanlara yönelik adeta bir kumpas çemberi kurulmuştur. Asıl amaç “Türkler, bu konuda suçlarını kabul ediyorlar. Bu sebeple yargıladılar ve idam ettiler.” denilmesini sağlamaktır.

        REKLAM

        Kaymakam Kemal Bey de bu ihanet çemberine seçilen ilk kurbanı olmuştur.

        Bir kez Konya istinaf mahkemesinde beraat kararı alan Kemal Bey bu kez divanı harbe sevk edilmiş ve yargılanmaya başlamıştır. Asılsız iddialar, yalancı şahitler ile suçlanan Kemal Bey tüm iddiaları reddetmiş ve alınan kararın meşruiyetini mahkemede savunmaktan geri durmamıştır. Mahkemenin ilk başkanı Hayret Paşa, kendisine yapılan baskılar nedeniyle istifa etmiştir. Yeni görevlendirilen Nemrut Mustafa Paşa ise hükümetin telkinleriyle tarihin en haksız ve vicdansız kararını vermiştir.

        Her ne kadar Padişah ilk etapta kararı onaylamak istemeyip, Şeyhülislamdan fetva istese de itilaf devletleriyle işbirliği yapan Damat Ferit hükümetinin yönlendirmesiyle fetvayı beklemeden idam kararını onaylamış ve bu hukuksuzluğa ortak olmuştur.

        10 Nisan günü Beyazıt meydanında son nefesini veren Kemal Bey idam sehpasında halka dönerek şunları söyler: "Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bu gün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet!.."

        "Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine çocuklarımı emânet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin,.. Amin!.,"

        Bu durum Türk milletinin vicdanında kabul görmemiş ve halkın istiklaline olan bağlılığını pekiştirmiştir. Cenazenin defnedileceği gün (11 Nisan 1919) İstanbul’da insanlar ayaklanmış, özellikle gençler “Türklerin Büyük Şehidi” yazılı bir çelenk getirmişlerdir. Kemal Bey'in idamı milli uyanışa katkı sağlamış ve Mustafa Kemal’in önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’na destek artmıştır.

        REKLAM

        Ve Atatürk’ün girişimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi, 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in Milli Şehit olduğunu kabul etmiştir. Atatürk bu gelişmeleri bizzat takip etmiş ve maddi/manevi destek sağlanmasını emretmiştir.

        Nitekim Kemal Bey’in kızı merhum Müşerref Gürenci’nin (2008 yılında kaybettik) anlattığına göre, Atatürk, dedesini Konya’da kabul eder ve aralarında şu şekilde bir konuşma geçer:

        Atatürk - “Gel bakalım devletin babası”.

        Arif Bey - “Aman Paşam devletin babası sizsiniz”.

        Atatürk - “Sen öyle bir evlat yetiştirdin ki oğlun bu meşaleyi tutmasaydı biz ateşi yakamazdık. Işık tutan senin oğlundur” der.

        Son olarak Kemal Bey'in üzerinden çıkan vasiyete de yer vermek gerekir. “Merhum sevgili oğlum Adnan'ın bulunduğu Kadıköy Kuşdili çayındaki kabristanda yavrumun yanında gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy’ünde sakinidirler.(…) Defin masrafı teyzeme tevdi buyurulmalıdır. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: Millet ve memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna Fatiha!.. Perişan zevcem Hatice'ye, yavrularım Müzehher ve Müşerrefe muavenet edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını vatandaşlarımdan beklerim.(…) Türk milleti ebediyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar, inşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacaktır".

        Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i saygı ve rahmetle anıyorum.

        (Bugün Milli Şehidimizin aziz hatırası için Boğazlıyan ilçesinde düzenlenen resmi programda bir konferans vereceğim…)

        Diğer Yazılar