Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ukrayna’daki savaşın kritik cephe hatlarından biri de Rusya ile Avrupa arasındaki enerji alışverişi. Avrupa’ya göre vazgeçilmesi zor bir bağımlılık, Rusya’ya tarafında ise sürdürülmesi gereken bir gelir ve stratejik hamle sahası.

        Kömür, petrol, doğal gaz ve birçok maden Rusya’nın zaman içerisinde batıya karşı kullandığı bir araç haline geldi.

        Özellikle doğalgaz… Avrupa gazının %40'ını Rusya'dan ithal ediyor ve bu da satışlarından günde yaklaşık 450 milyon $ kazanıyor.

        Bakın bu süreci nasıl inşa etmiş Rusya, hatırlayalım.

        1967'de Avusturya'ya ilk Sovyet gazının akmasından bu yana enerji meselesi genellikle karşılıklı bir çıkar ilişkisiyle süregeldi. Rusya'nın gaz satması gerekiyordu, Avrupa'nın da satın alması… SSCB sonrasında belirli bir güven düzeyinde gidebilen enerji senaryosu Rusya’nın Gazprom üzerinden savaşa dahil olduğu bir çevrelemeye dönüştü.

        Bir bakıma NATO’yu kendi sınırlarına yaklaşarak kuşatmakla suçlayan Rusya, bu kez boru hatlarıyla Avrupa’nın göbeğine kadar gelmişti! Rusya adım adım asimetrik bir bağımlılığa yöneliyordu.

        2014'te Kırım’ın ilhak edilmesi ile birlikte bu hedefi ilerletti. Zira bu tarihte Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılığı %30 iken savaşın hemen öncesinde %45’e kadar yükseldi. Almanya bu gidişatta en fazla çevrelenen ülke oldu. Toplam gaz ithalatının %50’si Almanya’nındı artık… Kuzey Akımı 1 ve 2, Almanya’ya pragmatik bir üstünlük alanı açsa da son savaşın seyri Rusya’nın bu hamlesini akamete uğrattı.

        Ve Gazprom 2021'de en vurucu adımı atarak AB ülkelerin gaz dolum tesislerinin yetersiz seviyede kalmasını sağladı. 2021 sonunda depolar en düşük seviyedeydi. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre Avrupa’da gaz depolama tesislerindeki boşluğun yarısı Gazprom’un bu stratejisinden kaynaklandı. Bu noktada hatırlanması gereken bir olay da Trump’ın Temmuz 2017’de Varşova’da halka yaptığı konuşma olsa gerek: “Alternatif enerji kaynaklarına erişiminizi güvence altına almaya kararlıyız, bu nedenle Polonya ve komşuları bir daha asla tek bir enerji tedarikçisine (Rusya) rehin tutulmaz” demiş ve depoların hızla artmasını istemişti.

        Ve depoların yetersizliği, Çin’in salgının ardından aşırı tüketimi, meydana gelen panik havasıyla fiyatlar da rekor düzeyde yükseldi. Bu aşamada gaz tedariki azaltılsa bile Rusya’nın gelirleri sabit kalabilecekti. Nitekim AB'nin ithal ettiği Rus petrolü hacmi %20, kömür %40 düştü, gaz ithalatı arttı. Ve Rusya Ukrayna'daki 2 aylık savaş sırasında AB'ye fosil yakıt satışından elde ettiği geliri ikiye katladı.

        Açıkçası şu ki, 2014’ten savaşa kadar giden sürede AB bu süreci durdurmak için kayda değer bir şey yapmadı!

        Karbonsuzlaştırma politikası, Almanya’nın nükleer santrallerden vazgeçmesi, Avrupa’nın en büyük gaz sahalarından biri olan Hollanda'nın Groningen sahasının kapanması da burada etkili oldu.

        Avrupa ve Rusya arasındaki enerji oyunu bu boyutlara gelmesine rağmen kontrol bir gerginlik altında götürülüyordu. Bir süre yaptırımlar buraya yansıtılmadı. Rusya akışı sürdürdü ancak Ruble ile ödeme zorunluluğunu getirdi. Bu iklimde AB’nin altıncı yaptırım paketi gündeme gelmiş durumda. Rusya’da hemen öncesinde ödemeyi Ruble olarak yapmadıkları için Bulgaristan ve Polonya’ya gaz akışını duraklattı.

        Buna göre AB liderleri, Rusya'dan petrol ithalatını (%27’si) 6 ay içerisinde durdurmayı öneriyorlar. Ayrıca doğalgaz ithalatını bu yıl %66 oranında azaltma ve 2027 yılına kadar bloğun bağımlılığını tamamen ortadan kaldırmayı düşünüyorlar.

        Oy birliği ile alınması gereken bu kararı uygulamak kolay olmayacak. Macaristan ve Slovakya gibi bazı ülkeler Rus gazının kısa vadede alternatifinin olmadığı gerekçesiyle kararı veto ediyorlar. Buna karşın Polonya ve Litvanya’nın enerji arzı güvenliği için attığı yeni adımlar Avrupa için kısmi örnek teşkil ediyor.

        Tabii Rusya açısından da AB'nin ithalat bağımlılığından uzaklaşması istenmeyecektir... Pek muhtemel ki Rusya Avrupa boru hattı (23 ülkeye) ile sattığı gazı Çin'e satamaz. 140 milyar metreküplük bu gaz AB'den başka nereye gidebilir?

        Bu yönüyle bakıldığında Rusya 2014'ten itibaren görmesi gereken önleyici hamleleri şu anda görmeye başladı denilebilir. Hala elinin kuvvetli olduğu açık... Ve eğer Ukrayna bu savaşta direnmeye devam edeceğini gösterdikçe AB'nin gaz konusunda da yeni alternatifler üretmek için zaman kazanması mümkün olacaktır.

        Diğer Yazılar