Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bugün günlük yaşamımızda ve okullarda kimi zaman rastladığımız, yanlarından geçtiğimiz özel gereksinimli/ özel eğitim alan çocuklarımıza ve onları hayata kazandırmakla görevli öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekmek istiyorum.

        Bu meseleyi sizlerle paylaşmama sebep olan ise verilen eğitimin özel ve özgün olması… Ve tespit edilenin dışında ondan daha fazla sayıda bu çocukların varlığı.

        Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma, özel öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu, down sendromlu olan bireylere yönelik eğitimlerim yapıldığı kurumlar…

        Son yıllarda özel gereksinimli bireylerin gelişimi adına önemli adımlar atıldı, buna yönelik kurumların ve verilen desteklerin sayısı arttı.

        Bu kurumlar şahıslar tarafından işletilen özel kurumlar da olsa aslında devlete bağlı kurumlar çünkü öğrencilerin eğitimi için 12 ay boyunca devlet desteği sağlanıyor. Hatta devlet eğitimde kamera sistemine geçerek yapılmadığı halde ücreti alınan ders saatlerine son vermek istedi.

        2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Milli Eğitim İstatistikleri yayınına göre 2864 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi var. Bu kapsamda 384.471 özel gereksinimli bireye 29.672 öğretmen eğitim veriyor. Ayrıca 10 bine yakın personelle toplamda 40.000 kişi görev yapıyor.

        REKLAM

        Maalesef sorunlar da artmaya ve en önemlisi ticarethane anlayışı biraz daha öne çıkmaya başladı. Burada işletmecilerin de bazı açmazları varsa onlara da bakmak lazım. (Köşemiz onların görüşlerine de açıktır)

        Bu konunun bir başka önemli yanı da şu. Kimi veliler bu özelliklere sahip çocukları olduğu halde çeşitli sebep ve kaygılarla ne doktora ne de eğitime yönleniyorlar. Tabii bu durumdaki çocukların bir kısmı da hayata ve topluma kazandırılabilir olduğu halde bu fırsattan mahrum kalıyor.

        Bir diğeri de buna karar veren velilerin çocuğunun engel durumunu aşmaya yönelik prosedür ve süreçlerle yoğun bir çaba ve strese adım atması… İnanın onları çok iyi anlıyorum.

        Gerçekten bu durum göründüğü kadar kolay değil… Sabır istiyor, emek istiyor ve elbette emanet ettiğimiz çocukların uygun ve yeterli bir eğitimle ilerlemesini vazgeçilmez kılıyor.

        Gelin görün ki uygulamada bazı sıkıntılar var. Kimi çocukların durumu devlet desteğini aşan bir seviyede olduğu için ek ücretle eğitim destekleniyor. Tabii herkes de bunu veremiyor. Kimi zaman ise gittiğiniz kurumda yeterli ilgi ya da istediğiniz kalitede bir eğitimle karşılaşamıyorsunuz.

        Mutlaka işini iyi yapan kurumlar da mevcut ama bu tür problemler bazı aileleri süreçten ve mücadeleden uzaklaştırıyor ya da yanlış bir eğitim sürecine yaklaştırıyor.

        Birebir duyduğum ve şahitlik ettiğim problemlerden biri de bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin başta ücret olmak üzere özlük hakkı problemleri, motivasyon güçlükleri… İşletme sahipleri genelde katkı/kâr esaslı ücretlendirme ve buna göre daha uzun çalıştırma tercihinde bulunuyor. Doğal olarak öğretmenlerin bir kısmı bunu sürekli bir iş ya da yer olarak görmüyor. Bu arada hem çalışıp hem KPSS’ye de hazırlananlar az değil. Zaten en temel problem mezun sayısındaki artışlar, devletin açtığı kadro ve alım sayısının örtüşmemesi.

        REKLAM

        Örgüt yönetimi ve örgütsel davranış üzerinde yaptığım çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlardan biri de şu ki: iş tatmini, yaşam tatmini ve işe bağlılık arasında ciddi bir ilişki söz konusu. Bunun odağında da alınan ücret ve barınma/iş güvencesi ihtiyacı geliyor. Anket yöntemiyle yapılan araştırmalarda özel eğitim okullarında görev yapan öğretmenlerin algılanan stres düzeyi yükseldikçe iş tatminlerinin azaldığı şeklinde bir sonuca ulaşılıyor.

        Buralarda çalışan öğretmenler özel eğitim alan öğretmenleri, zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleri, dört yıllık çocuk gelişimi mezunu, uzman öğreticiler, fizyoterapistler, psikologlar, odyologlar ve dil konuşma terapistleri olarak sıralanabilir. İş kanuna tabiler ve doğal olarak her yıl sözleşmeleri yenileniyor.

        Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği'nin tarafıma ulaştırdığı rapora göre ücret problemini özetleyen bir örnek var. Şöyle diyor raporda "Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde görev alan bir eğitimcinin bir ayda yapacağı katkı ile aldığı ücret arasında oldukça farklılık oluşuyor. Eğitimciler asgari ücret veya biraz üstünde maaş almakta ayrıca sigortaları asgari

        ücretten yatırılmaktadır."Bununla birlikte belirtildiğine göre iş güvenceleri yok, kıdem tazminatı ve emeklilik ikramiyesi bulunmuyor ve kamudaki benzer yasal izin haklarına sahip değiller.

        Şimdi diyorum ki gelin bu özel çocuklarımızın gelecekleri adına konuyu masaya yatıralım ve daha iyiyi bulalım. Böylece daha önce atılan doğru adımlar da zarar görmesin...

        Diğer Yazılar