Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Öncelikle dün gece yaşanan çatışmaların bazı yayınlarda ve haberlerde verildiği gibi Karabağ’da değil Azerbaycan-Ermenistan sınır hattında gerçekleştiğini vurgulayarak başlamak lazım. Zira Karabağ ile ilişkili bir mesele de olsa yeni bir taktiksel sürecin içerisine girilmiş gözükmektedir.

        Çatışmaları Ermeni silahlı kuvvetlerine bağlı birliklerin Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki Taşkesan, Kelbecer ve Laçın yönündeki saldırıları ile başladı. Aslında yaklaşık bir aydır bu hattaki Azerbaycan mevzileri bombalanıyordu. Dün gece ise provokasyonların yaygınlaşması üzerine Azerbaycan’ın cevabı sert oldu. Ermenistan’a ait bazı askeri noktalar imha edildi. İçlerinde 2 adet S300 de var!

        Bu çatışmaların yoğunluğu ve alanı değişse de 3 temel sebeple devam edebileceğini söylemeliyim. Birincisi Ermenistan’ın 44 günlük savaşın mağlubiyetini sindirememiş olmasıdır. Ermenistan yönetimi karşı bir hamle ile iç siyaset dengesini kurmak, moral desteği sağlamak ve böylelikle masadaki pazarlık gücünü artırmak istemektedir.

        İkincisi, Kasım 2020’den bu yana rahatsızlık duyduğu Zengezur koridoru meselesidir. Her ne kadar ateşkes metninde bu ifade açıkça yazmasa da Azerbaycan yönetimi Laçın koridoruna bağlı şekilde Zengezur koridorunu seslendirmekte bu konuda geri atmamaktadır. Tarihsel bakımdan Zengezur’un Azerbaycan hanesine bir kazanç olarak yazılma ihtimali Ermenistan’da nihai mağlubiyetin simgesi haline gelmiş durumdadır. Hatırlanacak olursa burası 19. yüzyıl sonunda haksız demografik değişimler ile Azerbaycan’dan koparılıp Ermenistan devletine verilmişti. Dolayısıyla şu an yaşanan çatışmalar hem Karabağ savaşının bir izdüşümü hem de yeni bir mücadelenin evresine girildiğinin işaretidir.

        Üçüncüsü ise elbette Hankendi merkezli ayrılıkçı yönetimin statü elde edebilmesi için uluslararası desteğin artırılması amacıdır. Hankendi (Stepanakart diyorlar) ve etrafındaki arazi Dağlık Karabağ adıyla yıllar boyu çözümsüzlüğün adresi olmuştu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev son savaşın ardından “Statüyü yırtıp attık, artık statü falan yok!” demişti. Burayı de facto bir durumda götüren Ermenistan koruma ve tanınma girişimleri tekrar başlatacak gizi gözükmektedir. Tahriklerle çatışmaları Ermenistan sahasına çekme girişimleri yeniden Dağlık Karabağ’ın güvence altına alınabileceği bir diplomatik süreç oluşturmakla ilişkilidir. Zaten bu yönde çabalar başlatılmıştır. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Rusya ile Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşmasını etkinleştirmek için resmi olarak Rusya'ya başvurmaya karar verdi. Ayrıca Güvenlik Konseyi toplantısında Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne ve BM Güvenlik Konseyi'ne da başvuruda bulunulacağı belirtildi. Bunun dışında Paşinyan Rusya Devlet Başkanı Putin'i, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken'i aradı.

        Pek muhtemel ki AGİT Minsk Grubunun yeniden canlandırılması ve ABD’nin sürecin içerisinde dahil edilmek istendiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Avrupa’daki gaz sıkıntısı nedeniyle AB nezdinde eli güçlenen Azerbaycan’ın Brüksel’deki görüşmelerde de güçlü pozisyon alması Ermenistan’ı başka etki sahaları oluşturmaya sevk etmektedir. Bu gelişmeler doğal olarak Rusya’nın arabuluculuğunu göstermek istediği bir yeni heyetler arası görüşmeye sebep olabilir. Fakat Ukrayna savaşı ile gücü ve dikkati farklı bir noktada olan Rusya’nın mevcut çatışmaların tamamen sona ermesine de sıcak bakmayacağı düşünülmelidir. Zira dondurulmuş çatışmalar gerçeği Rus yönetim tarzının da bir parçasıdır.

        Diğer Yazılar