Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Konuştuğum tüm aklı başında bilim insanları şaşkın durumda.

        Pandeminin gidişatında bir tuhaflık var.

        Hesaplar sürekli alt üst oluyor.

        Uzmanlar bir iki ay öncesine kadar “Pandemi Nisan-Mayıs’ta kesin biter, dünya normalleşir” derken birdenbire ortaya çıkan yeni virüs varyantları salgını tekrar alevlendirdi ve dünya yeniden eve kapanmaya başladı.

        Pandemi ile ilgili bugüne kadar edindiğimiz bilgiler de deneyimler de virüsün yeni varyantları ile tamamen değişti.

        “Bu salgın ileri yaş grubunu tehdit eden bir hastalık” diye bilinirken yeni mutasyonlarla gelen varyant virüsler artık en çok genç-orta yaş kuşağını etkiliyor, yoğun bakımları dolduran hastaların yaş ortalaması giderek düştü, çocuklarda COVID görülmez diye bilinirken çocuklarda da vaka artışı hızla artmaya başladı.

        Hastalığın alışageldiğimiz klinik süresi de uzadı, 8-10 günde iyileşir derken ikinci üçüncü haftalarda tablo ağırlaşıyor, sitokin fırtınaları ortaya çıkıyor.

        Virüsün yeni mutantları toplumda daha hızlı yayılıyor ve daha öldürücü gidiyor.

        Gerçekten bu işte bir tuhaflık var.

        Bugüne kadar dünyadaki virüs pandemilerde görülen doğal seyir, virüsün bir süre sonra yeni mutasyonlar oluşturması ve bu mutasyonlarda öldürücü etkisinin giderek azalıp süreç içinde kaybolmasıydı.

        REKLAM

        İspanyol gribi de, H1N1 salgını da böyle bitti.

        Ama bu pandemi çok farklı. Giderek dünyanın gündemini virüsün yeni varyantları alıyor.

        CDC'NİN RAPORU ENDİŞE VERİCİ

        Amerika'da Hastalık Kontrol ve Koruma ve Merkezi CDC (Centers for Disease Control and Prevention) tarafından 2 Nisan’da yeni varyantlarla ilgili bir rapor yayınlandı.

        “Global Varyant Raporları” başlığıyla yayınlan bu yazıda dört önemli varyant tanımlanıyor.

        B.1.1.7: Bu varyant ABD'de Aralık 2020'de tanımlandı. Ama klinik ilk vaka olarak İngiltere'de tespit edildi. Oradan dünyaya yayıldı. Ülkemizi en çok tehdit eden bu varyant.

        B.1.351: Bu varyant ilk olarak ABD'de 2021 Ocak ayının sonunda tanımlandı. Klinik ilk vaka Aralık 2020'de Güney Afrika'da tespit edildi.

        P.1: Bu varyant ilk olarak ABD'de Ocak 2021'de tespit edildi. P.1 ilk olarak Ocak ayının başlarında Japonya'daki bir havaalanında rutin tarama sırasında test edilen Brezilya'dan gelen gezginlerde tanımlandı.

        B.1.427 ve B.1.429: Bu iki değişken ilk olarak Kaliforniya'da Şubat 2021'de tanımlandı ve Mart 2021'de VOC olarak sınıflandırıldı.

        Dikkat ederseniz listenin ilginç yanı tüm varyantların ilk tanımlandığı yerlerle klinik vakaların ilk gözlendiği bölgeler farklı.

        Ama daha da önemlisi yeni varyantlar %40-60 oranda daha fazla bulaşıcı, öldürücü etkileri daha fazla.

        Rapora geri dönelim, raporda; “Bu varyantlar, diğer varyantlardan daha kolay ve hızlı yayılıyor gibi görünüyor ve bu da daha fazla COVID-19 vakasına yol açabilir.”

        “Vaka sayısındaki artış, sağlık hizmetleri kaynaklarına daha fazla yük bindirecek, daha fazla hastaneye yatışa ve potansiyel olarak daha fazla ölüme yol açacak.”

        “Mutasyonlar, virüsün insan hücrelerine yapışmak ve girmek için kullandığı spike proteininde değişikliklerle ortaya çıkıyor. Bu varyantlar bu nedenle potansiyel olarak daha bulaşıcı olabilir, nötralizan antikorlarından daha kolay kaçabilir, daha ciddi hastalıklara neden olabilir veya aşıların etkisi zayıflayabilir”

        REKLAM

        “Bu, virüsün yeni varyantının COVID-19'dan iyileşmiş birini yeniden enfekte edebileceği anlamına gelir” deniyor.

        CDC, özetle Amerikan halkını daha kötü olasılıklara hazırlıyor.

        Buna karşın birtakım araştırıcılar iyi haber olarak da yeniden enfeksiyonun, aşılanmış veya daha önceki bir COVID-19 vakasından iyileşmiş kişilerde primer enfeksiyonlara kıyasla çok hafif olacağını söylüyorlar.

        Ama asıl endişe edilen konu insan vücudunun temel koruyucu mekanizması olan nötralizan antikorların etkisiz olduğu yeni varyantların çıkması.

        Bunların ortaya çıkması insanlığın umudu olan sürü bağışıklığını yerle bir edebilir. Dünyayı yeni bir kaosa sürükleyebilir.

        Asıl korku burada.

        YAKIN GELECEKTE YENİ AŞILAR MI GELECEK ?

        Dünya, bugün bir taraftan yeni varyant virüslerin nasıl kontrol altına alınacağı üzerine, diğer taraftan da mevcut aşıların bu varyantları durdurmada yeterli olup olmayacağı üzerine kafa yoruyor.

        Yeni mutasyonlarda aşının etkisi açısından gözler yeni kuşak mRNA aşıları üzerine çevrilmiş durumda.

        Konuyu anlamak için biraz daha açmak gerekir.

        Yeni mutasyonlar genellikle SARS CoV-2 virüsünün insan hücrelerine tutunduğu spike (taç) bölümündeki proteinlerdeki değişikliklerle oluyor.

        Hatırlarsanız geçen yıl Ocak ayında Çin, pandemiyi açıkladıktan hemen bir hafta sonra virüsün tam genetik dizilimini açıklamıştı.

        Yani virüsün genetik dizilimi de spike proteinlerin yapısı da bugün bilim insanları tarafından çok iyi bilinen bir konu.

        Dünyadaki bazı merkezler genetik mühendislikle bu genetik dizilimi kopyalama, ya da spike proteinlerindeki dizilimlerinde ilişkili değişiklikler yapma kapasitesine sahip.

        Yeni kuşak Moderna ve Biontech Pfizer gibi mRNA aşıları bu teknikle yapıldı.

        REKLAM

        Bu aşılarda SARS CoV-2 virüsünden alınan spike proteinlerinden kopyalanan mRNA parçacıkları sentetik olarak üretiliyor. Aşı olarak uygulanıyor. Vücuda giren mRNA ile vücudun kendi proteini ile birleşiyor. Organizmanın immün sistemi bu proteine karşı nötralizan antikor oluşturuyor ve bağışıklık sağlanıyor.

        Geldiğimiz bu noktada tartışmalar mRNA aşılarının ilk versiyonu olan ve halen pazarda uygulanan bu mevcut aşıların yeni varyant virüs enfeksiyonunda etkili olacak mı, yoksa her yeni varyant virüs için yeni bir mRNA aşısının mı dizayn edilmesi gerekeceği üzerine yürütülüyor.

        İkinci kritik tartışma konusu ise yeni varyant virüslerin doğal bir mutasyon mu olduğu üzerine.

        Konuştuğum tüm uzmanlar “bir virüsün mutasyonlarının virüsün orijinalinden hem yayılma gücü hem de öldürücü etkisinin daha yüksek olmasının beklenen doğal bir süreç olmadığı” kanaatindeler.

        Öyle olsaydı, İspanyol gribi, H1N1 domuz gribi gibi birçok salgında da gelişen yeni varyantlar insanlığı yok ederdi.

        Oysa, bugün bilim dünyasında virüsün doğal bir virüs olduğuna inanan insan sayısı artık çok az.

        Bir yıl önce "Bu virüs doğal bir virüse benzemiyor, laboratuvar kaynaklı bir virüs gibi duruyor" diye yazdığım günlerde Dünya Sağlık Örgütü "Bu virüs doğal bir virüs, yarasadan Çin pazarına gelip insanlara bulaştı" diye açıklamalar yapıyordu.

        Bugün aynı Dünya Sağlık Örgütü virüsün kaynağını araştırmak için büyük bir uzmanlar ekibi görevlendi.

        Dünyanın diğer ciddi merkezlerinde çalışan bir bölüm araştırmacılardan da virüsün şimerik (dizayn edilmiş) bir virüs olduğunu düşündüklerine dair açıklamaları yapıyor.

        CEVABI BİLİNMEYEN SORULAR

        Henüz mutasyonların kaynağı bilinmiyor.

        Ama gerçek olan şu ki doğal ya da dizayn virüs fark etmez yeni mutasyonlar milyonlarca insanı öldürmeye devam ediyor.

        REKLAM

        Büyük bir olasılıkla önümüzdeki günlerde dünyanın gündemini belirleyecek cevaplanması gereken çok önemli sorular var.

        Pandemiden bir yıl sonra yeniden ülkeleri kapanmaya zorlayan yeni virüs varyant salgınları dünyayı nereye sürüklüyor bilinmiyor.

        Virüsteki her yeni mutasyonda ortaya çıkan her yeni varyant için artık ayrı bir yeni aşıya ihtiyaç mı olacak konusu henüz net değil.

        Yeni tabloda yeni salgınlarla mücadele etmeye dünyanın en güçlü ekonomileri ve sağlık sistemleri dayanabilecek mi, kimse emin değil.

        Bugünlerde pandemiyle ilişkili sağlık otoriteleri, bilim dünyası kapalı kapılar arkasında cevabı henüz bilinmeyen bu konuları tartışıyor.

        Batı dünyasındaki inceden panik havasının nedeni de bu.

        Diğer Yazılar