Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sayın Fahrettin Koca, öncelikle size geçmiş olsun diyorum.

        Kısa bir süre önce siz de Covid geçirdiğinizi açıklamıştınız. Tekrar sağlığınıza kavuşmanızdan mutlu oldum.

        Salgının başlangıcından iki yıl sonra, sizden yaklaşık iki ay önce ben de Covid geçirmiştim.

        Yeni mutasyon virüsler, biraz da aşıların etkisiyle vücutta ancak bir grip kadar etki yaratsa da, korona günlerinde insan, salgının aramızdan aldığı binlerce insanın yaşadığı duyguları düşünmeden edemiyor. Bedensel olmasa da psikolojik yorgunluk birkaç hafta sürüyor. Sanırım siz de hissetmişsinizdir.

        Sayın Bakanım, dün medyada bir açıklamanızı okudum.

        Avrupa’da tekrar vaka sayılarının artmaya başladığını belirterek, "Bu durumun bize yansıması genellikle 3-4 hafta sonra oluyor, bizde de vaka sayılarında artış olabilir” diye uyarmışsınız.

        Haklısınız. Yeni bir dalga geliyor.

        Bilimsel çalışmalar, virüs mutasyon geçirdikçe aynı kişide re-enfeksiyon ya da başka deyimle tekrarlayan Covid enfeksiyonları olmasının güçlü bir olasılık olduğunu, hatta her yıl birden fazla tekrarlayan Covid enfeksiyonları olabileceğini bildiriyor.

        RNA virüslerinin hızlı mutasyonuna da RNA aşılarının ayak uydurması da zor görünüyor.

        Bu yeni süreçte salgın yönetiminde stratejiler de değişiyor.

        Bildiğiniz gibi salgın yönetiminin üç temel ayağı var.

        Birincisi korunma, yani toplumun yaygın olarak aşılanması.

        İkincisi erken tanı, yani hastalığı henüz vücutta hasar oluşturmadan tespit etmek.

        Üçüncüsü de tedavi, hastalığın oluşturduğu enfeksiyonun ve bu enfeksiyona bağlı organ hasarlarının tedavisi.

        Siz, pandemi sürecinde hem korunma hem de tedavi konusunda Avrupa’daki birçok ülkenin önünde başarılı bir süreç yönettiniz.

        Yeni süreçte, salgın yönetiminde bu üç temel stratejinin önem sıraları değişti.

        Artık yeni mutasyonların hafif semptomlarla grip gibi geçmesi nedeniyle tedavi protokollerinin bir anlamı kalmadı.

        Yine eski aşıların koruyucu etkisinin azalması nedeniyle aşılanmamış kesim dışında kalan toplumun çok büyük aşılı kesimi için de yeniden aşılanmanın gerekliliği tartışılır oldu.

        Bu üçlü sacayağında yeni mutasyonların bir anda çok hızla tüm topluma yayılım göstermesi nedeniyle hastalığın erken tanısı çok önem kazandı.

        Ancak erken tanı konusunda kısıtlamalar nedeniyle Avrupa ülkelerinin çok gerisinde kaldık.

        Türkiye, tüm Avrupa ülkelerinde Covid'in 15 dakikada tanısını koyan nükleik asit temelli hızlı antijen test kitlerinin eczane satışına dolayısıyla vatandaşın erişimine izin vermeyen tek ülke olarak kaldı.

        Vatandaşın test yaptırması için ya hastane kapılarında, kendisinde Covid olduğundan şüphelenip gelmiş, muhtemelen bir kesimi de enfekte diğer insanlarla birlikte PCR kuyruklarına girecek, muhtemelen orada enfekte olacak ya da maliyetin 4-5 katı yüksek paralar ödeyerek özel laboratuvarlara gidecek.

        Sayın Bakanım, danışmanlarınız ya da bu testlerin eczane satışlarının yasaklanmasını savunan eski Bilim Kurulu üyelerinin bu konuda size aktardığı gerekçeleri bilmiyorum.

        Ama uzun yıllar immünoloji alanında da çalışmış, anabilim dalı başkanlığı yapmış bir öğretim üyesi olarak bu gerekçeleri anlamış değilim.

        Gerekçe, eğer bu testlerin hassasiyetinin düşüklüğü ise bunun bilimsel zemini yok. Bütün Amerika, Avrupa bu testi kullanıyor, isteyen vatandaşlarına devlet ücretsiz gönderiyor. Vatandaş evinde kendi testini kendi yapıyor.

        Çin, Güney Kore, Japonya birçok ülke toplumdaki taramalarını bu testle yapıyor, Türkiye’nin de içinde olduğu birçok ülke yine ülkeye girişlerinde havaalanı taramalarını bu testlerle yapıyor.

        Gerekçe, eğer toplumdaki Covidli hasta sayısını takip etmekse, siz de biliyorsunuz ki bunun artık hiçbir anlamı kalmadı, toplumdaki herkes Covid geçirdi, ayrıca enfeksiyonu sürekli tekrarlıyor, sayı hesabı tutmak diye bir kavram kalmadı.

        Türkiye de şirketlere bu testlerin satışı serbest ama vatandaşa satışı yasak.

        Bunun nedenini merak ediyorum.

        Bu konu ile ilgili bilmediğimiz başka gerekçeler varsa toplumun bu konuda acil olarak aydınlanmasına ihtiyaç var.

        Sayın Bakanım, Türkiye’de Covid testlerinin eczanede vatandaşa satış yasağını savunan uzmanlar ya da önceki Bilim Kurulu üyelerini bu gerekçelerle ilgili bir açıklama yapmaya davet ediyorum.

        Sizden ricam, bu konuda ilgili kuruluşları acilen toplantıya çağırıp bu konuyu yaklaşan yeni pandemi fırtınası öncesi yeniden değerlendirmeniz.

        Konu çözülürse kendisinde ya da ailesinde Covid’den şüphelenen vatandaş hem hastane kapılarında kuyrukta beklemez hem kapı kapı karaborsa hızlı test aramaz hem de devletin PCR’a verdiği milyonlarca dolarlık yükü azalır.

        Diğer Yazılar