Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıllar önce şu anda İstanbul’un önde gelen onkologlarından olan arkadaşım ile yaptığımız sohbette uzun yıllar hiç aklımda çıkmayan şunları söylemişti bana:

        "Amerika’da kalıp çalışma imkanım vardı ama ABD’de hastalara yönelik yerleşmiş protokoller var; hastaların hiç bir özelliği dikkate alınmadan her hastaya aynı tedavi uygulanıyor. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir yaklaşım. Bunun dışına çıkılmadığı durumlarda iyi doktorluk yapılması imkansız diye döndüm ABD’den."

        Yani her kansere yönelik tedaviler kurallara, protokollere bağlanmış ve hastanın özelliklerinegöre bunun dışına çıkılmasına izin verilmiyor. Doktordan hiç bir yaratıcılık beklenmiyor sadece o kurallara uyması bekleniyor.

        Sadece bu nedenle kaç hastanın gereksiz yere öldüğü üzerine bir çalışma yok ama sayının hayli büyük olduğunu da tahmin ediyorum.

        *

        Özel nedenlerle aylardır ABD’deki üniversiteleri kapsamlı biçimde inceliyorum, ders müfredatlarına bakıyorum. Özellikle tıp eğitimi üzerine konsantre olmuş durumdayım.

        Ve gördüm ki ABD yıllar sürmüş olan o hatalı yaklaşımından çıkmak için var gücüyle uğraşıyor.

        Soner Yalçın’ın 'Kara Kutu' kitabıyla gündeme getirdiği tıp aleminin durumu tartışmalarıyla birlikte bu diyeceklerimin de düşünülmesi yararlı olur kanısındayım.

        Geleceği farklı kuracaksak tüm boyutlarıyla meseleleri bilip tartışmaktayarar var.

        *

        Amerika gelen her hastaya aynı ilaçlarverilmesi, aynı tedavi şeklinin uygulanması yaklaşımınınyanlışlığını sonunda görmüş ve bundan çıkmaya çalışıyor. Öğrencilerin girmesi çok zor olan tıp fakültelerindeki derslerin içeriğini de buna göre değiştirmeye başlamışlar.

        Artık modern tıp eğitiminde iki kavram sıkça görülüyor.

        Birisi ‘presicion medicine’ diğeri de ‘integrated medicine’.

        Bu iki kavramın 21’inci yüzyılın geri kalanında tıp eğitimine damgasını vuracağına inanılıyor.

        *

        ‘Presicion medicine’ 'kişiye özel tedavi' anlamınageliyor. Yani doktor artık gelen hastanın tedavisi için, sadece o hastalığın tedavisi için kitaplarda neyin yazdığına değil o hastanın diğer vücut özelliklerine de bakarak kararlarını verecek. Özellikle hastanıngenlerine bakılması, genlerin incelenmesi de bu yaklaşımdaağırlıklı rol oynuyor. Bu nedenle ABD’de tıp fakültelerinin ve hastanelerin ortak yaralanacağı büyük bir gen bilgi ağı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da tabi ki büyük bir sağlık etiği tartışmasını beraberinde getirmiş durumda. Bu tartışmanın büyüyerek sürmesini bekleyebilirizama 'genomics’den yani genlere dayanan tedavi sürecinden kaçınmanın da yolu yok gibi gözüküyor.

        *

        'Integrated medicine' ise gelen hastanın sadece hastalığına değil ona insan olarak yani özel yaşamıyla, adetleriyle, sosyal ilişkileriyle, aile ve ekonomik yapısıyla yaklaşıp kararlar alınmasını ve tedavi için geleneksel tıbbın yanında alternatif tıbbın da imkanlarından yararlanmasını söylüyor.

        Burada alternatif tıp, geleneksel tıbba alternatif değil onu tamamlayan bir şey olarak ele alınıyorve hastaya yönelik 'holistic' (bütüncül) yaklaşımlar getiriliyor artık doktorlara bu şekilde eğitim verilmesinin doğru olduğu tartışılıyor Amerika’da.

        *

        ‘Humanities in medicine’ kürsülerindeki etik hocaları atılan her adımı sorgulayıp felsefe bölümleri ile ortak güzel çalışmalar yapıyorlar bu konularda.

        Yani anlayacağınız gelecek dönemlerin doktorlarının nasıl yetiştirilmesi gerektiği konusunda çok kapsamlı tartışmalar yapılıyor ABD eğitim sistemi içinde.

        Diğer Yazılar