Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamın oluşmasının sorumlusu olan yönetime karşı olan güçlerin bir araya gelemediği takdirde iktidar değişikliğinin imkansız olacağını görmek için minimal düzeyde de olsa rasyonel laik eğitime inanan bir ailenin 11 yaşındaki çocuğu olmak yeterli. Böylesi bir dönemde, varlıkları sadece oy bölmeye yarayacak birçok insanın bu gerçeği görmeden aday olmak için gereken 100 bin imzayı bulmak için uğraş göstermelerinin mantıklı bir açıklaması olması gerekir.

        Özellikle son 20 küsur yıldır Türkiye’de "Vasatlığın Demokratikleşmesi" süreci yaşanıyor. Belirli kültürü, becerisi ve bilgisi olmayan insanlar toplumun her alanında star muamelesi görebiliyor. Bunların "başarılarıyla" vasatlık belası toplumu içten içe kemiren bir vebaya dönüşmüş durumda.

        Birçok analizci bu seçimde ilk defa oy verecek genç kesime büyük anlamlar yükleme eğilimindeler. Oysa bu vasatlık belası maalesef en çok da genç kesimin önemli bölümüne musallat olmuş görünüyor. Bunun sorumlusu yönetimin gençlerin eğitimini her türlü gerçek bilimsellikten uzaklaştırmak ve onların beynini inanç söylemi altında her türlü tuhaflık ve hurafe ile doldurmalarının yanı sıra bu kesimin tutkuyla bağlı oldukları sosyal medyanın zaten durma eğilimine çoktan girmiş beyinleri tamamen iptal etmeye müsait yapısıdır.

        REKLAM

        Haklarında büyük ümitler beslenen genç kesimin büyük bölümünün gerçek kültürden, eğitimden, bilimsellikten uzak tutulan beyinleri sosyal medya ortamında iyice yanıp tükenmektedir. Sonunda "like" almalar ve "takip edilmek”le anlamlar kazanmaya çalışan bu yaşamlar ne kadar tuhaf davranırlarsa ne kadar rasyonaliteden uzak yaşarlarsa daha çok beğenileceklerini ve "Trend Topic" olarak çok tartışılacaklarını düşünmeye başladılar. Böylelikle dünyada kaliteli sanatın ölmesine kendi eserleriyle katkıda bulunmuş olan Andy Warhol'un zamanında dediği gibi "Bir gün herkes 15 dakikalığına star olacaktır." kehanetini bu gençler sosyal medya ortamında "yaşamaya" başladılar.

        Ellerindeki cep telefonundaki uygulamalara hipnoz altında gibi gerçeklikten koparak, bakarak yaşayan bu insanlar sonunda sosyal medya etkisiyle sizin kalitesizlikten döküldüğü için tiksindiğiniz gelişmelere muhteşem şeylermiş gibi değer verebiliyorlar veya sizin bir insanın davranışları nedeniyle ondan duyduğunuz gerçek utanç ve acıma duygusu onlar için o insanı yüceltme ve hayran olma vesilesi olabiliyor.

        Üstelik bu tuhaf dünyaya girmek elinde cep telefonu olan her insan için son derece kolay olduğundan vasatlık da hızla demokratikleşmiş durumda.

        Şimdi biz önemli bölümünün beyinleri sosyal medyalarda yanıp tükenmiş halde olan ve ayrıca hiç bir rasyonel gerçek eğitimleri ve bilgileri de olmayan bu genç kesimin belirleyici olabileceği bir seçime doğru gitmekteyiz.

        Sonuçta kendisine bu vasatlık ortamında kolaylıkla adaylık için gereken 100 bin imzayı toplayabilecek bir insanın sadece sosyal medya ortamında yetenek gerekmeyen dans hareketleri yaptı diye oy oranın artabildiği bir ortamdayız.

        Şimdi bu insanların yaklaşan sonucuna bir etkileri olabilir mi, diye konuşuluyor. Efendim tabii ki olabilir. Hatta onlardan bir tanesi seçimi kazanabilir de çünkü her toplum hak ettiği idare tarafından yönetilir. Eğer bir toplum bizde olduğu gibi vasatlığa karşı hiçbir direnme göstermeden bunu sanki çok güzel bir şeymiş gibi hararetle kucaklayıp benimserse bu seçimde bence ya var olan yönetim yeniden seçilecektir ya da sadece dansa benzeten bir şeyler yaptığı için sevilmeye başlayan bir başkan ile yola devam edilecektir.

        Ha, bunun sonucunda Türkiye’nin varlığının tehlikeye düşecek olması da sadece bir süre sosyal medyada "Trend Topic" olup sonra da yeniden trend olacak bir topic bulununcaya kadar yani 15 dakikalığına üzerinde düşünülecek bir şeydir artık maalesef.

        Diğer Yazılar